content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
25 Kas

Bandırma’ya Da Bir Asteriks!

24 Kasım 2007 Cumartesi günü, Bandırma’da muhteşem bir protesto eylemi gerçekleştirildi.

Benzerleri daha önce Bergama’da, Salihli’de, İstanbul Boğaz Köprüsü’nde gerçekleştirilen protesto eyleminin konusu günlerdir, hatta haftalardır Bandırma kamuoyunu meşgul eden, fosfat zenginleştirme tesisleriyle ilgiliydi.

Sahil Yeniceliler, kendi köylerinde geçtiğimiz hafta yaptıkları eylemle yetinmediler, bu eylemlerini daha çok ses getirmesi amacıyla, Bandırma’nın cadde ve meydanlarına taşıdılar.

Bence de çok iyi yaptılar.

Kendi köylerinde, ünlü protestocu eylemci Oktay Konyar’ı getirip, onun liderliğinde, köy içindene başlattıkları protesto yürüyüşlerini, tesislerin yapılacağı yere kadar sloganlar eşliğinde sürdürdü.

Fakat, baktılar ki bu eylem fazla yankı bulmadı, başta Sahil Yenice’nin uyanık Muhtarı Yaşar Panç başta olmak üzere, Bandırma’da kendilerine siyasi ve sivil destek aramaya başladılar.

Petrol-iş Bandırma Şubesi, bu desteği gönüllü olarak üstlenince, protesto eylemlerinin boyutu hem daha büyüdü, hem de Bandırma’ya taşındı.

Ve bu taşınma, Bandırma ile sınırlı kalmadı. Medya aracılığı ile de tüm Türkiye’de ciddi bir yankılanma, ciddi bir ses getirisi sağladı.

Burada bir hakkı yerine teslim etmek gerekir diye düşünüyorum. Bu sesin gelmesinde en büyük etken de kuşkusuz Oktay Konyar oldu.

Sahil Yenice Köyü Muhtarı Yaşar Panç, daha önce Bergama köylülerini nasıl örgütlediğini, onun ardından da Salihli köylülerini, aynı şekilde protesto eyleminde bulundurduğunu, hatta İstanbul Boğaz Köprüsü’nde bile eylem yaptırdığını hatırlayınca, ilk işi Oktay Konyar’ı bulup, kendilerine yardımcı olmasını istemek aklına geldiğini vurguluyor.

Yine yeri geldiğinde küçük bir saptama yaparak, yazımıza devam edelim.

Kamuoyunda, Oktay Konyar’ın bu tür eylemlere profesyonel bir yaklaşım sergileyerek gittiğini ve her katıldığı eylemden de para aldığı iddiaları da bulunuyor.

Hem de öyle az buz bir para değil, dolarla belirlenen ve her bir gün için 5-10 bin dolar arasında değişen bir takım rakamlar havada uçuşuyor.

Bizim yurdum insanının sineğin yağını hesapladığı, hatta televizyonda şöhret olan bir takım magazin maymunlarının, bir takım toplantılara bir iki saatlik katılım karşılığında 10-20 bin dolar gibi paralar talep ettiği dikkate alınınca, Oktay Konyar ile ilgili böyle bir iddia da fazla abartılı gelmiyor insana.

Muhtar Yaşar Panç’a sordum. Para aldığı konuşuluyor diye... Öyle bir şaşkınlık yaşadı ki anlatamam. “Pes be Cihan bey... Bizzat ben konuştum. Ben çağırdım. Allah seni inandırsın, ne para lafı etti ne de pul lafı... Yol masraflarını bile kendi cebinden karşılayıp geldi... Biz de mümkün olduğunca, kendi köyümüzde ağırlamaya çalışıyoruz. Tek kuruş para istemediği gibi, paranın lafını bile etmiyor. Böylesine bir iftirayı atanlara da yazıklar olsun...” diye ekledi.

Yine gerek basında, gerekse kamuoyunda Oktay Konyar’la ilgili DTP’lilerle çok sık görüştüğü, sosyalizm propagandası yaptığı, Roj TV’ye çıktığı iddiaları da yer alıyor.

Bu konuya da açıklık getiren Muhtar Panç, “Vallahi, günlerdir beraberiz, hiç mi hiç böyle bir konuya girmedi. Bu tür konular hiç konuşulmadı. Aslında bunları uyduranlar, köyümüze gelseler de görseler Oktay Konyar’ın nasıl bir örgütlenme içerisinde olduğunu... Hepimizi bilinçlendiriyor, hepimizle tek tek ilgileniyor. Eğer o söylenen görüşleri varsa da, bizi ilgilendirmez, kendisini bağlar...” diyerek, bir anlamda Oktay Konyar’ın söylenildiği, daha doğrusu iddia edildiği gibi biri olmadığını belirtiyor.

Olayın bu yönünü burada kesip, biz asıl konuya gelelim.

Evet, Oktay Konyar liderliğinde protesto eylemi yapan Sahil Yenice köylüleri, bence başta Bandırmalılar olmak üzere, tüm Türkiye’ye ciddi anlamda, büyük bir ders verdiler.

Bu çevre bilinciydi... Yaşadığı ortama sahip çıkma dersiydi... Kendinden sonraki kuşakların da, yaşadıkları topraklarda sağlık ve huzur içerisinde yaşamasının mücadelesiydi...

Hepsinden de önemlisi, kendi sorunlarına sahip çıkabilecek en etkili kişilerin yine kendilerinin olduğunun göstergesiydi.

İlgisiz toplumların, ilgisizlikleriyle nerelere vardıklarına karşılık, duyarlı toplumların neleri kazanabileceklerini, seslerini nasıl duyurabileceklerinin yansımasıydı Sahil Yenicelilerin protestosu.

Kendi adıma, canı gönülden kutluyorum.

................................

Bir de şu var ki, aslında Sahil Yeniceliler kendi topraklarına sahip çıkarken, Bandırma’yı da kurtarıyorlardı. Fakat, ne yazık ki Bandırma böyle bir kurtulmanın hâlâ farkında bile değil.

Her zamanki gibi, mışıl mışıl tatlı uykusunda.

Top atılsa bile bu tatlı uykudan uyanmamakta öylesine bir direnç gösteriyor ki, bu direnci, kent ile ilgili sorunlarda göstermiş olsaydı, sanırım bugüne kadar birçok şey kendiliğinden hallolmuş olurdu.

Sahil Yenice’nin hemen yanı başına yapılacak bir fosfat zenginleştirme fabrikası, aslında birebir Bandırma için tamamen bir kansorejen üretim tesisleri hüviyetine bürünecek.

Yılın neredeyse üçte ikisi bölümünde esen poyraz rüzgarları ile Sahil Yenice’den kenti sürekli asit yağmurları altında tutacak olan bu tesisin en fazla etkisi altında kalacak olanlar bizleriz... Yani Bandırma’da oturup, Bandırma’da yaşayanlar.

Sahil Yenicelileri, sağlık açısından o kadar fazla etkileyeceğini hiç mi hiç sanmıyorum.

Tüm bunlara rağmen Sahil Yeniceliler, büyük bir duyarlılık gösterip, hem köylerinin Çalışkanlar köyüne dönmesini istemiyor, hem de Bandırma’yı kurtarıyor.

Bizler, yani Bandırmalılar ne yapıyoruz?

Hiiiççç!.. Sadece seyrediyoruz.

Sanki, sinema salonundayız ve beyazperdede komedi tarzında bir film oynuyor da, bizler de kahkahalarla, bu filmi izliyoruz.

Sadece bir iki siyasi kimlik, destek veriyor görüntüsü içerisinde Sahil Yenicelilerin yanında yer alıyor. Bir de olaya başından beri destek veren Petrol-iş Sendikası var.

O kadar. Başkaca hiçbir siyasi ve sivil toplum örgütü yok yanlarında...

Tabii bu arada yerel basının desteğini de unutmamak gerekir.

Olaya başından beri tepki gösteren, karşı çıkan, tüm Türkiye’de duyulmasını sağlayan yerel basın bu konuda da görevini fazlasıyla yerine getirmiştir.

Ne yazık ki, tüm bunlara rağmen, birebir kanser riski ile yaşamaya yönelik bir musibetin başımıza dert edilmesine karşın, Bandırma olarak ne bir protestoda bulunuyoruz, ne de en küçük bir tepkimizi dile getiriyoruz?

Belki, Sahil Yenicelilerin bu tepkisine karşın, o asit üretim tesisleri köye kurulacak. Belki o köylüler bir zaman sonra bulundukları o cennet toprakları terk edip başka yerlere göç etmek zorunda kalacaklar.

Olsun da köyde 300 hane olsun. Onların gitmesi daha kolay. Ya Bandırma!.. Şimdiki 120 bin nüfusu, gelecekte muhtemel 200 bin nüfusu nereye göç ettireceğiz..

Oktay Konyar yetişşşş. Gel bizi de kurtar ne olur!

..................................

Yazımın bu bölümünü Sahil Yenice’de, yapılmak istenilen fosfat zenginleştirme tesislerinin köylerinin yakınlarına kurulup kurulmaması ile ilgili referandum sonuçları geldikten sonra yazıyorum.

Sonuç; 422 hayır, 0 evet!..

Gerçi, herhangi bir resmi geçerliliği olmayan halk oylaması, ama katılımın yüzde yüz olduğu ve çıkan sonucun da, yüzde yüz oybirliği şeklinde gerçekleştiğini düşünürseniz, son derece anlamlı bir ders çıkartmak da mümkün.

Özellikle, bizlerin. Yani Bandırmalılar’ın.

Her sorununu, bir başkasına ihale edip de, sadece kentteki iki-üç siyasi ve sivil toplum kuruluşunun üzerine yıkma becerisi gösterip, içinde bunaldığımız sorunlarına sahip çıkmayan bizlerin!..

Sahil Yenice köylülerinden, Bandırmalılar olarak alacağımız çok ders var. Onların, bu birlik ve beraberlik ruhunu kendimize örnek alabilirsek, inanıyorum ki, bizim önümüzde dayanabilecek bir tek sorun dahi kalmayacak. Aslında Sahil Yenice kendini değil, Bandırma’yı kurtardı. Emin olun...

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank