Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın!
Gün geçtikçe toplum kendi kabuğuna daha çok çekilerek dışarıda olan olaylara tepkisiz kalmayı tercih ediyor. Herkes bir sus pus içinde yaşıyor, ne zaman zarar kendine veya sevdiklerinden birine gelse bir feryat figan kopuyor ki sormayın. Başlıyorlar bol keseden atmaya nerde bu devlet nerde bu millet diye. Ben bu kişilere sormak istiyorum başkasının başına bir şey geldiğinde, haksızlığa uğradığında elinde çekirdekle televizyonda Brezilya dizisi gibi seyrederken iyiydi de şimdi onlar seni aynı şekilde seyrederlerken kötümü oldu.
Maalesef herkes duyarsızlaştı, aman banenecilik aldı başını gidiyor. Saygı çerçevesinde, yasalara uygun olarak sorunlar hakkında konuşulmalı, tartışılmalı, çözüm önerilerinde bulunmalı. Olaylar karşısında sadece şikayetçi değil, aynı zamanda çözümcülde olmalıyız. Sesimizi mümkün olduğunca uzaklara ve geniş kitlelere duyurmaya çalışmalıyız. Bugün bir başkasına gelen bir zarar, eğer konuşulmazsa ve çözüm bulunmazsa çığ gibi büyüyerek belki bize veya sevdiklerimize de zarar verebilir. Düşünen ve üreten bir toplum olma hayalinden hiç vazgeçmeyin, unutmamalıyız ki işlenmeyen demir pas tutar. Bizlerde düşünmekten ve konuşmaktan vazgeçersek beyinlerimiz pas tutacaktır. Türkiye’ninde şu anda içinde bulunduğu durum maalesef budur.
Toplum içinde sorumluluk bireylerden başlar, bireyler toplulukları, topluluklarda devleti oluşturur. Bu sebepten dolayıdır ki toplumlar hak edildikleri gibi yönetilirler. Bizler her birimiz bu konuda duyarlı olmalıyız kendimizi düşünmüyorsak bile gelecek güzel günler için çocuklarımız ve torunlarımız için bir olmalı ve doğru olanın yanında olmalıyız.
Sen susarsan, ben susarsam nasıl aydınlık ve refah bir ülkeye kavuşuruz. Yalnız, konuşmak, kavga etmek, talan etmek, öldürmek değildir. Konuşmak savunduğun doğru kadar karşındaki kişinin doğrusunu da bilmek demektir. Konuşmak, erdemli ve saygılı olmayı, başkalarının özgürlüklerine zarar vermemeyi gerektirir. Konuşmak, bazen karşındakinin konuşması için veya bilmediğin bir konuda susmak demektir. Yani konuşmak içi boş değil dop dolu konuşmaktır. Bizlerde bu usturup ile konuşmalıyız.
Yılana izin vermeyelim ki bir gün dönüp dolaşıp bizi sokmasın. Hepinize aydınlık, güzel, hakların konuşulduğu ve tepkisiz kalınmayan günler diliyorum.
Öncelikle gazetemize hoşgeldiniz efendim. Güzel görüşleriniz ve yorumlarınız içinse şimdiden başarılı hayat diliyorum Saygılarımla...
Temmuz 10th, 2010 at 01:02Hacer hanım teşekkür ederim. Hoşbulduk...
Temmuz 10th, 2010 at 01:09Rica ederim efendim bimukabele...
Temmuz 10th, 2010 at 01:23Gazetemize hoş geldiniz Metin bey
Yazınıza katılmamak mümkün mü ?
Tabi ki yılan öldürülmeli
Yılanın dokunmamasının mümkünatı yoktur mutlaka yapacağını yapar
Ama şu da bir gerçek ki, haklılar adam yerine konmazsa, suçluların hakları masumların haklarını fersah fersah geçer ve eli kanlı katiller şehidlerden daha masum gösterilirse, masymların hakları hırsıza yolsuza arsıza emanet edilirse, evine giren hırsızı döven veya öldüren o hırsızdan daha çok hapse sokulursa İNSANLAR YILANDAN DEĞİL SOLUCANDAN BİLE korkar hale gelir.
Cesur insanlar çok kolay satılıyor b bir gerçek
Nasreddin hoca ve Timur un fili hikayesi malum
Temmuz 10th, 2010 at 19:57