content
01 Eyl

Bâkî Selâm Eder Ellerinden Öperim

İstanbul beyefendisi bir mimar ağabeyim var; az görüşürüz, öz görüşürüz. Yıllar önce mesleğim vesilesiyle tanıştım. Bir gün yine bir iş için ofisindeyim; görüşmemizi bitirdik, kalkmak için çayımın bitmesini bekliyorum. Havadan sudan konular da bitmiş olmalı ki sıra coğrafyaya geldi ve bana nereli olduğumu sordu. Maraş'lı olduğumu söyleyince duraksadı, koltuğuna biraz daha yaslandı ve 'dur sana bir hatıramı anlatayım' dedi..

Buyurun birlikte dinleyelim..

"Lise çağlarımda idim. Altmışlı yılların başları.. Bir keresinde turist rehberliği yapan kuzenimle ayrı ayrı yerlerden gelip Maraş'ta buluşmamızı gerektiren bir durum hasıl oldu.
İkimiz de Maraş'a daha önce hiç gitmemiştik. Buluşacağımız günü kararlaştırdık, iş nerede buluşacağımıza gelince bir müddet düşündük. Sonunda dedik ki; 'burası bir şehir olduğuna göre mutlaka bir hükûmet konağı vardır, tam onun önünde buluşalım'.

O gün Maraş'a vasıl olup hükûmet konağını bulduğumda vakit erkendi ve yoldaşım henüz gelmemişti. Ben oralarda vakit geçirirken binanın yan tarafında, içine bir kişinin sığabileceği barakalarda sıralanmış arzuhâlcilerden biri buyur edip oturmam için bir iskemle gösterdi. Selamlaşıp oturdum. Herhalde her halimden yabancı olduğumu anlamış olmalıydı.

Şundan bundan konuşup dururken vakit de öğle olmuştu. Bir ara hemen geleceğini söyleyerek ayrıldı ve on dakika geçmeden geri döndü. Sohbete kaldığımız yerden devam ederken yarım saat kadar geçmişti ki, bir baktım önümüze koca bir tepsi geldi. Az önceki 'hemen geliyorum'un sırrı anlaşılmıştı. Ama ne tepsi birader! Fırında pişmiş kuşbaşı, pirzola, sebze.. Allah ne verdiyse.. Neyse başladık yemeye.

Ben bir taraftan yiyorum ama bir taraftan da etlerin çeşidine-miktarına bakıp 'bu adamın eti ne budu ne ki bu kadar nevaleyi sipariş etmiş, bir kendisinin sığabildiği bu daracık yerde bu yemeğin parasını kaç günde kazanacak!' diye düşünüyorum. Düşündükçe de yediğimin boğazımdan geçmesi zorlaşıyor!.. Derken bu fasıl da bitti ve çok geçmeden yoldaşım geldi. Biz de fazla oyalanmadan izin isteyip kendi yolumuza devam ettik. Fakat adam bu misafirperverliği ile beni şaşırttığı yetmemiş gibi, vedalaşırken 'geceyi Maraş'ta geçirecekseniz akşama da muhakkak eve beklerim' demez mi!."

Mimar ağabeyim, mekanı dar gönlü geniş o zatla müteakip yıllarda uzun bir süre mektuplaşmışlar, daha sonra irtibatları sekteye uğramış. Hatta hafızasını epey yokladı ama o an adını hatırlayamadı. Zannım o ki hatırlayabilse en azından bir selam gönderecekti.

İmdi; şu arzuhâlcinin ettiğine bakar mısınız!. Üzerinden tam kırk yıl geçmişken, İstanbul'un bir köşesinde dinlediğim bu hadiseden, bir Maraş'lı olarak koltuklarım kabarmasın da ne yapsın!. Hayır, bu çok önemli değil. Asıl önemsediğim yanı şu: Bir adam, belki hayat boyu bir daha hiç göremeyeceği, birkaç saatliğine iskemlesini tahsis ettiği bir Tanrı misafirine -kelimelerin tam manasıyla- varını yoğunu ortaya koyarak, ivazsız garazsız hâlisâne duygularla bir ikramda bulunuyor. Ve -ben bütün kalbimle inanıyorum ki- bu hasbîlik sebebiyle kırk yıl ve bin küsur kilometre mesafede hem kendisinin, hem memleketinin hayırla ve sitâyişle anılmasına sebep oluyor.

"Garip kuşun yuvasını Allah yapar" sözünü duymayan yoktur. Aktardığım bu hadise bu sözü bile bambaşka bir anlama bürüyüverdi. Sen samimi olursan, imkanların ne derece sınırlı bile olsa bir küçük iskemle, bir tepsi yemek, iki çift kelam ile oturduğun yerden hem kendine hem memleketine tahmin bile edemeyeceğin kertede hayra ve iyiliğe sebep oluyorsun. Hasbî olmak işte böyle bir şey..

Hasbî olmanın getirdiği sonuçları, bir kısmı çok yakınım olan başka insanların hayatında da gördüm. Bu hasleti düstûr edinenlerin lehine olmak üzere, 'iki kere ikinin dört etmediği' hallere şahit oldum. Ama gel de bunu 'kazı garantiye almadan ördeği gözden çıkaramayan'lara anlat!.

Samimiyetinin semeresinden kendini, memleketini ve beni nasiplendiren o arzuhâlciye bâkî selâm eder, ellerinden öperim..

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank