Aziz Nesin’in Dediği Doğru Değilse!
“Gemiden Eksene İşmam Anayasa Mahkemesinde” başlıklı yazımda Anayasa Mahkemesinin iptalle ilgili vereceği kararın çok önemli olduğuna vurgu yapmıştım. Kutuplaşmalara doğru giden siyasi arenada hep iki ihtimal düşünülüyordu: İptal başvurusu kabul edilecek yada reddedilecek. Anayasa mahkemesi beklenmedik ve alışık olmadık bir şekilde bir çeşit kısmi iptal kararı verdi. Yani orta yolu bulma kararına gitti. Amiyane ifadeyle topu taca attı.
Anayasa Mahkemesi’nin bu yaklaşımından, CHP hazzetmezken değişiklik paketini hazırlayan AKP asıl amaçladığını kaybetmekle birlikte buruk bir memnuniyet duydu.
Adı geçen yazımda ifade ettiğim üzere vatandaş tüm bunları, Yunan mitolojisindeki Tanrıların birbiriyle kapışması gibi tepedeki iki gücün birbiriyle mücadelesi olarak görmektedir. Zeus konumundaki Anayasa Mahkemesi Olimpia’nın aşağılarındaki halkı işaret etmiştir. Yarışan her yarışçının kendince taraftarları vardır. Eşitlik durumda karar vermek her zaman güçleşir. Mekke kabileleri en büyük şerefe erme olarak gördükleri ‘siyah taşı’ yerine koymada savaşla sonuçlanabilecek meziyet yarışına girdiklerinde adil ve potansiyel insan Hz. Muhammed, herkesin memnun kaldığı adil bir karar vermişti. Hz. Muhammed’in ümmeti, Olimpia eteklerindeki halk konumundaki Türk halkı da tepedeki bu kavgada kendinden istenen kararı adilane ve tarafları memnun edecek şekilde verecektir.
Çünkü, anayasa değişikliği paketinde onu direkt ilgilendiren, ona Olimpia’ya çıkma yolunu açabilecek bir düzenleme söz konusu değildir. Bu paket geçse de geçmese de yine her halükarda Olimpia’dan yönetilecektir. Halk şu noktayı çok iyi görmektedir: ‘Kavga, güçlerin hükmetme kavgasıdır’.
Halktan insanları putların ve onlar adına hükmedenlerin sultasından Hz. Muhammed’in Allah’a inanma daveti kurtarmıştı. Onun çağrısı kalpleri hürriyete kavuşturmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin memur vatandaşı açısından bakıldığında bu değişiklik onunla direkt ilgili görünmüyor. Artı ve eksisiyle memur vatandaşa pekte yeni şeyler getirmeyecek. Güzellik tanrıçası Afrodit değil de Venüs olacak şekilde bir değişiklik sonrası memur yine aynı maaşı alacak; her ay başı hesaplara dalıp borçlarla, kartlarla, kredilerle boğuşacak ama her şeye rağmen görevini aksatmadan en güzel şekilde yürütecektir. Öyle ki putlar ve tanrılar benzeri etkilerden uzak bu ülkenin tüm vatandaşları kendilerine bırakılan hakemliği adilane yapacaklardır.
Aslantaş Barajı temel atımında, gözlerinde müthiş bir ümit ışığı gördüğüm yoksul köylü vatandaşı Rahmetli Babamın Demirel sevgi ve beklentisini unutamam. O ümit ve beklentiyle tüm köy yetişkinleri traktörle Demirel’i görmek için Karatepe’ye gitmişlerdi. O gün Adana’dan Karatepe’ye Demirel’i taşıyan helikopteri bir çocuk olarak bende görmüş ve Olimpia’yı seyreden Olimpuslu bir çocuk gibi seyretmiştim. Hemen yanı başımızdaki barajın(1984) sulama suyu ancak köyümüze 2000’lerde gelebildi. Sonraki yıllarda daha da fakirleşen rahmetli babamın hayal kırıklığını çevresindekilerden en iyi ben gözlemleyip yaşadım.
Şayet Aziz Nesin’in dediği doğru değilse Osmanlıdan bu yana hep istenilip alınmış ama pek verilmemiş temiz yürekli masum Anadolu insanı, hakemliğine başvurulduğunda yukardaki gerçekleri görmesi açısından muhtemelen ortayı bulacaktır. Büyük bir ihtimalle yüzde elliye yakın küçük bir farkla bu pakete evet diyecektir.
Onun vereceği böyle bir karar hükümeti sevindirmeyeceği gibi muhalefeti de memnun etmeyecektir. Belki seçim açısından biraz umutlandıracaktır. Yüzde elliye yakın böyle bir evet Kılıçtaroğlu’na yolunda devamı sağlayacaktır.
Referanduma kadar hükümeti zor duruma sokacak herhangi bir olumsuz gelişme yaşanmadığı sürece halkın eğilimini bu minval üzere görüyorum.
Sadece seçimle ve referandumla hatırlanan Anadolu’ya ve Anadolu insanına yatırım yapılması gerekliliği bu ülkenin en büyük gerçeğidir.
Sayın Hasan Bey yazınızı okudum. Çok keyifli bir diliniz var. Yalnız Aziz Nesin'in dediği demişsiniz ama açıklamamışsınız. Saygılar...
Ağustos 7th, 2010 at 21:56aziz nesinin dediğinden kasıt meşhur şu sözüdür:"türk halkının %60'ı aptaldır". herkesçe malum olunduğu için sözü ifade etmeye gerek duymadım. sayın mesut kaymakçı'ya ilgisinden dolayı teşekkür ediyorum.
Ağustos 9th, 2010 at 15:25Sevgili Hasan Tülüceoğlu ben de öyle anlamıştım da. Bu ifade bu yazının estetiğine pek uygun düşmedi. Şunun için ki halka hakaret etmek halkı hakir görmek "toplumun aydını"nın işi değil. Aydın insan hakaret etmez, düzeltmez. Hakaret etmek acziyettir. Ayrıca dünyanın her yerinde halk pek düşünmeyi sevmez. Saygılarımla...
Ağustos 9th, 2010 at 17:51