Ayyıldız Ruhu Çanakkale!
Çanakkale, son kale, son topraktı Çanakkale. Son bayrak, son inanç. Yedi başlı canavar saldırmıştı, amaç; dikmekti hilalin yerine haç. Yok sayıyorlar, öldü biliyorlardı bin üç yüz yıllık İslâm’ı, dört bin yıllık Türk’ü!
Zannettiler ki son darbeyi vurmak için yeterli olan küçük bir tükürüktü.
Edirne, Afyon, Adana, Rize, Van, Siirt, Kars, Maraş, Niğde, koştular cepheye, öyle bir kükrediler ki aslan gibiydi hepsi de. Yürekleri Mekke idi, heybetleri Ötüken Dağları, koptular anadan, yardan, bir an olsun ödün vermediler; Şanlı Bayrak’tan, Vatan’dan, Şehriyar’dan…
Gülleler yağıyordu yağmur gibi, dolu gibi, Mehmet’imin siperine, umurlarında bile değildi, Kelime-i tevhitle kalkıyorlardı hücum seline.
Rabbine kavuşurken gülümsüyordu, o güneş yanıklı nur yüzleri,
Kahrediyordu işte bu sahne, yurduma çullanmış o melun kâfirleri.
Yere düşen bedenlerle öyle bir duvar örüldü ki, tunçtan, demirden,
Elller, ayaklar, kollar, bacaklar kopuyordu neferlerin her birinden.
Yine de sinmiyordu serden geçenler, atılıyordu düşman hattına,
Eli kopmuşsa koldan, kol kopmuşsa omuzdan, kimin umurunda...
Tek kol, tek bacak kalmış hâlâ savaşmakta vatanın nigehbanları,
Beli bükük ak saçlı anaların daha yok, bunlar en son evlatları.
Ne dağlar, tepeler, ne boğazlar geçit vermedi, kapandı alçakların yolu,
Burası Türk’ün toprağı, sinesinde yaşatmaz namahremi Anadolu.
Kılıcı unuttu kın, sönmeyi unuttu ateş, yaşamayı unuttu Mehmetçik,
Düşman nasıl bir beşer ki, insanlığı unutmuş, tek yaptıkları iğrençlik. “Sizlere taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” dedi Yarbay Mustafa Kemal, Gözleri ateş saçıyordu Sarı Kurt’un;/ “Al alabiliyorsan İstanbul’u geç de al.”
Şaşırmıştı düşman erinden generaline kadar, kaçıyordu; “İşim ne burada?” Yaradanın yazgısıdır bu, bilinsin ki, bu millet sonsuza dek Anadolu’da.
Selam olsun komutandan erine, namus için doğrulup kükrediler, Onlar Çanakkale’de açmış, peygamber kokan en nadide güldüler.
Onlar!Bu mukaddes toprağın solmayan çiçekleri!
Onlar! Ölümün öldüğü gün doğan sonsuzluk erleri!
Onlar! İşte onlar! Dinmeyen ezanımın susmayan müezzinleri!
Onlar! İşte onlar! Kahraman milletimin gencecik Mustafa Kemalleri!
Kıymetli abicim merhaba! Çanakkale Zaferinin 100. yılı için yazdığım bu şiiri size gönderiyorum. Birde sizin sesinizden tüm Türkiye duysun istiyorum. Perşembe günü Adem bey ile yaptığınız programda günün anlam ve önemine binaen okursanız güzel bir etkinlik olur diye düşündüm.
Biraz ağır ama MERTÇE söyleyim siz bu şiiride çok güzel seslendirirsiniz. Adem Bey selamlar ve Gn.Y.Yönet. niz. Hatice Hanım'ı çok takdir ettim kendisine hürmetler sunuyorum. Programda çok iyiydiniz.
Geleceğin aynasında Güneş gibi parlayın demiyorum artık parlamaya başladınız bile. Esen kalın.(Kaynak Kişi Ömer GÜRDAL Jandarma Binbaşı)
BİR AYET
Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.
BİR HADİS
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.
BİR SÖZ
Hatalarım var. Çünkü İNSANIM!