Ayva Reçeli
Bu sabah kanadı kırık kuş gibi çırpındım gönlümde. Havanın ağırlığından mı yoksa benim tembelliğimden mi? bilmiyorum işe gelmek için zoraki hazırlandım. İçimden “Emeklimi olsam acaba?” diye düşündüm. Sonra aklıma, “Annemin dolabına bir bakayım ayva reçeli ve çeçil peynir alayım, yoldan da yanık simit alırım dairede arkadaşlarla toplanarak sıcak çay eşliğinde bir güzel kahvaltı yaparız.” düşüncesi geldi. Mutfağa yönelerek önce bir poşet aldım sonra dolabın kapağını açtım.
Kars’ tan gelen çeçil peyniri naylon torbaya koyarak poşete yerleştirdim. Ardından gözüm reçel kavanozunu aradı. Kendimi bildim bileli kış oldu mu bizim evden ayva reçeli eksik olmazdı. Kavanozlar dolusu reçelin kimisi rende kimisi dilimli, kimisi kırmızı, kimisi ayva kehribar sarısı olarak mutfağımızın her bir köşesinde bolca olurdu.
Bizde alışıktık her kahvaltı sofrasında ayva reçeline uzanmaya. Ben tatlı niyetine de tüketirdim. Kâseye doldurduğum rende ayva reçelini dövülmüş cevizle süsler çayın yanında tatlı olarak tüketirdim.
Kış mevsiminin ayak sesleri duyulunca babamı bir telaş alırdı. Eskilerden kalan alışkanlıkla olsa gerek, uzun soğuk günlerin ve gecelerin tedarikine başlardı. Ben en çok da ayva reçeli hazırlığını severdim. Mutfak masasının bir başına annem, diğer başına da babam otururdu. Biz kardeşlerde onların yanlarına dizilirdik.
Ortadaki büyük leğenden aldığımız ayvaları soyar babama verirdik o da sabrın keyfiyle ayvaları tek tek rendelerdi. Bu işlemleri yaparken muhabbetin lezzeti, bereketi karışırdı her bir dilime. Annemin, babama şaka yollu ilişmelerine babam bıyık altı gülüşüyle verdiği cevapların güzelliğini mutlulukla seyrederdim.
Ben de muhabbette baba tarafından olduğumdan annemin ilişmelerinden payımı alırdım elbet. El meclisindeki zarafet ve bilgisini aile meclisinde de esirgemezdi bizden babam.
Bir gün böyle bir sohbet ortasında annem babama dönerek, “Şeref yanlış anlama seni kıskandığım falan yok ama şu Asya güzeli şiirindeki o kız kim. Ballandıra ballandıra yazmışsın. Geceleri düşüme geliyor, gündüz hayalime.” deyince babam önce kıskanılmış olmanın gururuyla gülümsedi. Sonra annemin gizli kıskançlığındaki kızgınlığını görünce yerinde kalktı ocakta kaynayan ayva reçelini karıştırmaya başladı. Sonrada anneme dönerek, “Kim olacak sensin. Asyalı değil misin? O şiiri sana yazdım.” Dediğinde annemin o mağrur hali görülmeye değerdi.
Meğer ne güzel günlermiş onlar. Bu seneki kışta ne babamın telaşı var, ne de dolabımızda ayva reçeli. Ben ise hala onun yaptığı kehribar rengi ayva reçelini arıyorum. Gidişini kabullenememenin tesirinden olsa gerek babamla olan her bir şeyi her yerde arıyorum. Uzandığımda elime değsin istiyorum.
Kapıdan içeri girip elini öptüğümde alnımdan öperdi ve benim alnımdan bir tek babam öperdi. Öpmesini özledim.
Ben babamın yaptığı ayva reçelini özledim.
2015/ ANKARA