Ayten’i Hep Yazacağız
Aklıma geldikçe…
İnsan olmanın gereği…
Adaletin yerini bulması…
Dökülen kanın yerden kalmaması…
Eli kanlı caninin aramızda dolaşmaması…
İlgili-yetkilinin gevşememesi için sürekli yazacağım.
*
Yazılmalı ki konuşulmalı.
Konuşulmalı ki çalışılmalı.
Milas Meslek Lisesi öğrencesi Ayten’in cinayeti faili meçhul kalmamalı.
*
Tam 149 gün önceydi…
Yaşamın baharındaki Ayten, okul tatil olunca ailesinin yanına geldi.
Çok mutlu olduğunu söylüyordu.
Evden bakkala diye çıktı, bir daha dönmedi.
Günlerce sözde arandı, tarandı, izine rastlanamadı.
*
İki hafta sonra evinden 500 metre uzakta çantası bir köylü;
45 gün sonra cansız bedeni AKUT tarafından bulundu.
Başına taşla vurulmuş, bıçaklanmış, battaniyeye sarılmıştı.
*
O günden, bugüne…
Soruşturma arpa boyu yol alamadı.
İhbar, istihbarat boş çıktı.
İpucu, delile rastlanamadı.
Olay soğudukça, çalışma azaldı.
*
17 yaşındaki Ayten’in babası Necati Kıvılcım, karakol nöbetçisi gibi.
Her dakika haber bekliyor.
Çaresizliğini bilerek umutla…
Evlat acısının çökerttiği anne, tespih çeker gibi mırıldanıyor:
“ Neden, niçin, kim?”
*
Yazacağız; inancımız, mesleğimiz gereği.
Emniyet Genel Müdürlüğü de yazdı.
Resmi sitesinden kamuoyuna:
“ Emniyet hizmetleri içerisinde Kriminal Polis laboratuvarları, insan haklarına uyularak delilden sanığa gitme yöntemiyle gerçek suçluların tespiti konusunda önemli misyon üslenmiştir”
*
Sahiden güzel yazmışlar di mi?
*******************
Ayten Kıvılcım