Aynaya Bakmaktan Korkan Yüz Çirkindir.
Aynaya bakan göz, güzel çirkin ayırt etmez. Ne görüyorsa onu söyler. Güzel çirkin ayrımı yapan göz değil, akıldır. Akılda aynaya bakmaz. Aynada kendine bakana da ayna hiçbir zaman, hiç kimseye güzel çirkin de demez, Onu söyleyen akıldır. Akla yol gösterip yön veren de gönüldür. Gönül akla yol gösterip yön verir. Göz aklın gör dediğini görür. Ancak gözün gördüğüne gönlün izin verdiği oranda katılır. O nedenle de aklın gönle gücü yetip sözü geçmez. Çünkü gönül, yüce Allah’ın nazargahıdır. O nedenle de yaratıcı Allah katında güzel çirkin ayrımı yoktur; İyi, kötü ayrımı vardır. Ayna hiç kimseye güzel çirkin demez, iyi – kötü ayrımı yapmaz.
Çünkü o görmediğini değil, gördüğünü söyler. Ama akıl, gözün görüp gönlün katlanmadığı hiçbir şeyi söyleyemez. İşte bu yüzden akılda her şeyi yüzümüze söyleyemez. Çünkü hiçbir akıl, ayna kadar cesur değil. Aynanın cesareti cehaletindendir. Hiçbir ayna, en küçük aklın bilgisine sahip değildir. Ama gözün görüp gönlün katlanmadığı şeyleri de gördüğünde söylemekte de hiçbir tereddüt edip, çekince göstermez. Göstermeyi de aklının uçundan bile geçirmez.
O yüzden aynaların görüntü verme / görüneni yansıtmaları dışında hiçbir görev ve sorumlulukları yoktur. Buna mukabil gözün bakma hakkı var, akıl dilemezse seçme hakkı yok. O da tıpkı ayna gibi.
Buna mukabil her aklın seçip beğenme özgürlüğü var. Her akıl, özgür seçimde yine kendi aklını beğenir. Yine kendi aklını seçer. Kendini seçen aklın da kendini beğenmişliği yüzünden her şeyi bizim yüzümüze söyleyecek olan ayna, kadar akıldan daha cesurdur. Çünkü bize görünür olan hiçbir şeyimizi saklayıp gizlemeden gösterir. Akıl, aynaya bakıp kendine kötü ve çirkin diyecek ya da yüze bakıp kendine ya da bir başkasına iyi – kötü ayrımını yapabilecek bir bilgiye sahip olmadığı için ancak gözün görüp ona söylediğini söyler. Gözün gördüğü neyse aklın söylediği de o’dur.
Akıl, aynaya baktığı o ana kadar elde edip topladığı tüm bilgi birikimiyle benliğinde oluşturduğu kişisel veri tabanına bağlı bir kültür, bir şahsiyet, bir kimlik oluşturur. Her insan yaratılışı gereği, hem kendine, hem başkalarına kendi benliğinde oluşturduğu bu kimlikle bakar. Baktıklarını da bu kıstas, bu kimlik ölçüleri içinde değerlendirir. Her benlik, benliğindeki bu oluşumu kendi gelişimine paralel geliştirir. İnsan bir şeyler öğrenince kendini farklı görmeye başlar. Ama maalesef hiçbir akıl, baktığını göremez
Çünkü o bakmaz, göz bakar. Gözde ne görüyorsa onu akla söyler. Akılda dil vasıtasıyla iç benliğin sesini dışarı vurur. Çoğu zaman aynaya bakan her akıl, en çok kendini beğenir. Çünkü her akıl kendi başına yeter. Yüz aynadan, ayna akıldan, akıl gönülden daha cesurdur. Aynalar güzellerle konuşur, çirkinlerle konuşmaz. Aynaya bakmadan başkasını eleştirmek doğru değildir.
Her şeye rağmen aklını kullanan her kula Allah en doğru yolu gösterir. Allah hiçbir kul aklına çelme takmaz. Yeter ki kul, kulluğunu yapsın.
Utanılacak şey yapıp yüzünü kızartmasın.
28.08.2013 Cahit KARAÇ