Ayı Sevgisi Yada Emperyalistlerin Pisliği!
Hani hep deriz ya: bilerek yaşayanlar gerçekten yaşayanlardır. Bilgelik.. Bilerek yaşamak aslında öyle zor bir şey değildir. Şu bir gerçektir ki, ne istediklerini bilmeyenler bulduklarını da anlayamazlar..Evet, sevgili dostlar bilineceği bilinmesi gerektiği gibi bilmeliyiz.
Bunun bir başka yolu asla ve kat’a yoktur.
Samimiyet bir başına yetmez. Önemli olan samimiyet doğru bilgi ile bir anlam ifade eder.
Yoksa her şey, şu meşhur ayı hikayesinde olduğu gibi seyredebilir.
Nası mı? Mevsim yaz. Hava sıcak mı sıcak, adamın biri dağda yürüyor. Aaa bir de ne görsün. Orada koca bir ağacın gölgesinde bir ayı uyuyor.
Heyhat! olacak bu ya..
Koca bir yılan ayıyı sokmak üzere. Adam alelacele yılana yaklaşıyor ve eline uygun büyüklükte bir taş alıp yılana vuruyor. Tabii yılan orada kıvrılıp ölüyor.
Ayı panikle uyanıp bu durumu görünce çok ama çok duygulanıyor. Adama minnet içinde kalıyor ve adamın ardından yürüyor. Adam epey bir süre yürüdükten sonra yorulup bir ağacın altına gelip gölgesine uzanıyor.
Derken uyuyup kalıyor.
Velhasıl. Adamın yüzüne bir sinek gelip konuyor. Adam bu sinekten rahatsız oluyor ve fakat uyumaya da devam ediyor. Orada çömelmiş efendisine bütün bir koruma hissiyle yanıp tutuşan ayı bu durumu görüp adamın başucuna gelip sineği kişeliyor. Sinek, uçup bir tur atıp yine gelip adamın yani minnet içinde olduğu efendisinin yüzüne konuyor.
Bu durum bir kaç defa tekrar edince ayı çok sinirlenip yerden kocaman bir taş alıp uyuyan adamın yüzündeki sineğe bütün bir gücüyle akşediyor.
Adamın yüzü kanlar içinde, ezilip oracıkta ölüyor..
Hikaye bu..
İşte bu aşka, bu sevgiye "ayı sevgisi" deniyor. Böyle bir cahilce sevgi asla sevgi değildir.
Demek ki samimi olmak bir başına yeterli değildir.
Her zaman dediğimiz gibi: Doğru bilgi ve sevgi, ikisi bir şeydir. Bazılarımızın yarı yolda dökülüp kalması, çoğumuzun, çocuklarının başlarımıza kara bir bela olması,çevrenin bilmem neler adına kıyımcı olmaları, daha nice şeyler..
Hepsi de bilinçli bir toplumun olmayışından neşet ediyor..
O zaman yapacak tek bir şey kalıyor..
Eğitimli, donanımlı, demokratik, çağcıl değerlerle bezenmiş bir ortamın olması topyekun akleden bir toplum olmamızla yakından ilintilidir.
Yoksa Yüce Allah’ın hepimize bahşettiği aklı yerli yerinde kullanmazsak;dünyadaki emperyalistlerin teknik ve teknolojik pisliği içimizi ve dışımızı kirletmeye devam edecektir…
‘Allah Pisliği Akletmeyenlerin üzerine yağdırır.’ (10/100)
Düşünüp ibret alanlara ne mutlu…
Kaynak: ‘Sevgi Aşk ve Sevişmek’ adındaki kitap E. Ali Okur-Yüksel Mert)