Aygün Olayı ve Kaçılan Gerçekler…
Yaklaşık bir aydır ülkenin güneydoğusunda, kilit noktadaki bir coğrafya fiilen Türkiye Cumhuriyeti devletinin kontrolünden, sevk ve idaresinden çıkmış durumda. Medya sansür uyguluyor, hatta sosyal medya bile sus-pus... Bir-iki cılız ses de bastırılıyor ancak o bölgede gerilla savaşı değil, artık tamamen cephe savaşı var... İlçe merkezleri HPG tarafından ele geçirilmiş, giriş-çıkışlar tutulmuş...
Bu şartlar altında Aygün'ün kaçırıldığı geceye dönelim; silahlı HPG birlikleri Dersim'in giriş-çıkış noktalarında araçları durduruyor. PKK daha önce de, özellikle 90'larda onlarca kez yol kesmişti. Ancak bu olay, basit, sıradan bir yol kesme eylemi değildir.. Bu uygulama resmen, bir güvenlik denetimidir. HPG artık bölgede, aynı polis, jandarma gibi, iç güvenlik uygulaması yapmaktadır. Aygün olayından sonra, örgüte yakın kaynaklardan Amed Haber Ajansı, Twitter'da duyuru yapıyor; "CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, HPG güçlerince göz altına alınmıştır." Bu kelime, bu açıklama bile tesadüfi değil, bilinçli seçilmiştir... "Kaçırmak, alıkonulmak" terörist, çapulcu, başıbozuk işidir. "Gözaltı" kelimesinin ise doğasında bir tahakküm, bir üstünlük vardır. Gözaltı kelimesinin alt metni, "yargılamak" olarak okunur, gözaltındaki adam suçsuz bulunursa salınır, yoksa tutulur, tutuklanır... Yine örgütün yaptığı açıklamalardaki Akgün'ün "hukuki süreç tamamlanınca" salıverileceği ifadesi, açıkça bir yargılamaya işaret etmektedir. Yargılamak ise "hakim" olanın elindedir... Yani HPG bu olayla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne çok derin anlamları ve alt metinleri olan bir mesaj vermiştir; o coğrafyada seçilen vekilin meşruluğundan, bölgede devletin hiç bir yaptırımı, gücü kalmadığına, hatta o devletin kendi temsilcisini bile korumaktan aciz olduğuna kadar bir çok açıdan bu olayın sebep ve sonuçları tartışılmalıdır.
Ne var ki CHP de, hükümet de, ordu da, hatta MHP gibi diğer siyasi kanatlar da, içinde bulundukları durumun ve geldikleri noktanın tam bir yenilgi, teslimiyet ve acz ifadesi olduğunun farkında... Bu yüzden, Aygün'ün hayatının tehlikede olmamasının verdiği rehavetle de, konuyu saptırdılar, siyasi kayıkçı kavgasına dönüştürdüler, gerçeklerle yüzleşmekten, bunları Türk ve Kürt halklarına itiraf etmekten kaçtılar...
Ülkenin güneydoğusunda devletin otoritesi, gücü, erki ve yetkileri tamamen devre dışı kalmışken halen "Cambaza bak!" yapan politikacılar ve kurumlar, sadece Kürt halkının değil, Türk halkının da sorunlarını çözmekten, isteklerini karşılamaktan, hatta en temel hak ve özgürlüklerini dahi yerine getirmekten uzak olduklarını bu olayla bir kez daha ispatlamışlardır.
Kaan Göktaş
twitter.com/kaangkts | facebook.com/kaangkts
Dipnot : Ben bu yazıyı ilk kaleme aldığımda, Aygün HPG'nin elindeydi. Yazıyı yayına verdiğim saatlerde ise Aygün serbest kaldı ve yaptığı ilk açıklamaki vurgular da bu yazdıklarımı doğrular nitelikte oldu...