Aydınların Sorumluluğu
İnsan; ilk zamanlarda üretim yaparken doğa ile mücadele etmiştir. Doğaya egemen olma çabası bilgi elde etme ve bunun birikimini sağlama çabasına yöneltmiştir. Paleolitik çağ insanı avcılık ve toplayıcılıkla doğal gereksinimini karşılarken elde edilen bilgiler genç kuşağa usta çırak yöntemiyle aktarılıyordu. Bilgi eğitimi yapaydı. Neolitik çağda ise hayvan evcilleştirme ile tarımın yapılışı amprik bilgi artırımını oluşturarak üretim özümlenerek uygulanmıştı.
Sonraları ise kentsel yaşam süreci toplu yaşama olgusunu ortaya çıkarır. Ekonomik, sosyal ve siyasal yapılanma, maden işleme ve sudan yararlanarak teknolojik gelişiminin motoru oldu. Deneysel bilgi edinme ve uygulama çabaları ile bilgiyi düşünme, ilkeleri belirleme bilim anlayışını ortaya çıkardı. Bilim kendi mantığı içinde yeni bilgiler üreterek ilerledi. Bilimsel çalışma yapanlar zamanla öğretim ve eğitim işini üstlenince eğitim kurumları doğdu. Bilim kuruluşları bu aşamalarla çağdaş yapıya geldi. Araştırma ve geliştirme planlaması ile üniversitelerin toplumsal işlevi çok yönlü ve çok boyutlu gerçekliklere kavuştu.
Çağdaş üniversite, toplum tarafında yönlendirilen, denetlenen ve topluma hesap verme durumunda olan kurumdur. Üniversiteler, toplumun kaynağını kullanırlar. O halde topluma karşı sorumluluğu büyüktür. Bilim kuruluşu olan üniversiteler, sanayi ile işbirliği yaparak ülke ekonomisine, bilim dünyasına katkıda bulunmak zorundadır.
Üniversitede tek tip, düşünce de olamaz, uygulama da. Bilim yuvaları toplumdaki aydınları yetiştirme yerleridir. Bu nedenle sorumlulukları büyüktür. Kalkınmakta olan ülkemizde sorumluluk duyan insanlar yetiştiren bilim yuvalarında rolü büyüktür. Üzerine düşen görevi yüksek sorumluluk bilinci ışığında yapmaya çalışmalıdır.
Türkiye’nin temel sorunu, aydınların kimlik bunalımı içinde olmaları ve toplumları ile yabancılaşmalarıdır. Aydınlar bir siyasal, sosyal ve ekonomik çıkar gruplarına göre, ayrı dünyalarda yaşar. Bunun sonucu olarak, kendi toplum beklentilerinden uzak kaldıklarından kargaşalıklara yol açılır. İnsanın yüklendiği görev, toplum ve devlet içinde aldığı aktif rol, sorumluluğun esasını teşkil eder. Sorumluluğun başlangıcı insandır. İnsan; insan oluşunu düşündüğü ölçüde, kendine, ailesine, topluma, devlete, insanlığa karşı sorumluluk duyar.
Bu nedenlerle yığınlardan ayrılan, kabullenilmiş bir seleksiyon yolu ile farklılaşan aydınlar, fikir ve yönetim üretimi yapar. Değişken ve seyyar bir kütle olarak, halkla kültür farkına sahiptirler. Bu nedenle de menşe, seciye, tahsil ve görüş bakımından ayrıdırlar. Bunun sonucu olarak çeşitli çıkar gruplarının, fikir akımlarının emrindedirler. Bunlarda mevcut iç dünya ve çevre aydınların yönünü belirler.
Aydınlardaki mevcut birikimi kitleye aktarmada yayın ve haberleşme araçları ile teknoloji rol oynar. Çağımız aydını iç dünyasında öfkeli ve küskündür.
Aydınlar’ın, genellikle kültür değişimine öncülük etmek, değişeni daha popüler kılarak yaygın hale getirmek, yeni bir zevkin ve üslubun öncülüğünü sürdürmek ve halkın siyasal sosyal tercihlerini etkilemek, kültürü oluşturmak ve politik roller oynamak gibi rolleri vardır.
Aydın genel olarak, dürüst, uyanık, cesur, bilgi hamalı olmayan parlak zekalı, yaratıcı güce sahip, bilgisini kısa sürede pratiğe aktarabilen, toplumu ile kaynaşabilen ve gerçek uğrunda her savaşı gözönüne alabilen bağımsız bir güçtür. O, zamanın bilgisine sahip olacak, toplumun dilini, edebiyatını, sanatını, tarihini bilecek, düşünce akımlarına yabancı olmayacak, peşin hükümlere iltifat etmeyecektir.
Aydın’ın görevi, bilimsel düşünce ile Türkiye’nin kendine has değişim yasalarını bulmak ve bu yasaları uygun ve gerçekçi hamleleri bilimsel ve gerçekçi programlar haline getirmektir.
Bilinmesi gereken, halk aydın bütünleşmesinin, kalkınmanın, gelişmenin, sağlıklı toplum ve devlet olmanın ilk şartı olduğudur. Türkiye’de halkın ve devletin sorunlarını çözecek verimli çalışma, aydını bir kast, halkı bir yığın olmaktan kurtaracak çalışmadır. Bu ise ancak ve ancak insanın aydınlanması ve bilinçlenmesi ile mümkündür.
Günün Sözü: Bilgisini yansıtamayan insan, hangi unvana sahip olursa olsun cahildir.