content

09 Tem

Aydınlanma, Romantizim, Marksizim ve Dinler

Aydınlanmacılığın Nietzsche'den esinlenen hedefsiz postmodernist eleştirisi, içinde birçok bakımdan romantizmin izlerini taşımaktadır ve mevcut düzenin sınırlarını aşamadığı gibi onun birçok bakımdan açıkça savunucusudur da. Son yıllarda sosyalizmin dolayısıyla ilerlemeci düşüncenin peş peşe aldığı ağır yenilgilerden dolayı, Marksizm kitlesel etki bakımından gerilemiş durumdadır.

Kendisini yeni biçimlerde belli eden romantizm, Marksizmin zayıflamasına paralel olarak güç kazanmaya başlamıştır. Bu kendiliğinden anlaşılır, çünkü Aydınlanmacılığın kazanımlarını ortadan kaldırmak için, onun açmazlarını eleştiren fakat tarihsel kazanımlarını korumak isteyen Marksist eleştirinin de zayıflatılması, hatta mümkünse ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Bu nedenle, Aydınlanmacılığa ilişkin tüm tartışmalarda Marks dikkate alınmak zorundadır. Ancak Marks'ın ciddiye alınmak zorunda oluşunun tek nedeni bu değildir. Diğer neden, Marks'ın aynı zamanda burjuva toplumunun karşı karşıya bulunduğu sorunlara ilişkin yapılan tartışmalarda en temel sorunların üzerine eğilmiş olmasıdır.

Dolayısıyla bugün Marks'ı göz ardı ederek tek bir ciddi bilimsel, felsefi, siyasi ya da toplumsal sorunun aklı başında, ciddi ve anlamlı tartışılması mümkün değildir.

Bunun en iyi örneği toplumsal eşitsizliğin eleştirisidir. Bütün eşitsizliklerin temelinde, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetten kaynaklanan toplumun sınıflara ayrılmış olmasının yattığı, dolayısıyla toplumdaki eşitsizliklerin ortadan kalkması için üretim araçları üzerinde toplumsal mülkiyetin sağlanması gerektiği düşüncesi yeni değildir.

Bu düşünce değişik biçimlerde Marks'tan çok önce savunulmuştur, ancak bu düşüncenin bilimsel olarak gerekçelendirilmesi ve uygulanır kılınabilmesi için mümkün yollarının gösterilmesi ilk olarak Marks tarafından gerçekleştirilmiştir.

Marks burjuva toplumunun temel sorunlarına eğildiği, bunları bilimsel olarak açıkladığı ve mümkün olabilecek alternatif önerileri geliştirdiği için, kendini sürekli yenileyen Hegel diyalektiği gibi canlı kalmaktadır. Bu nedenle, bu yazımın konusu Aydınlanmacılığın toplum düşüncesi ve Marks'tır.

Immanuel Kant'ın kendi aklını kullanma cesaretine sahip ol diye yazmasının nedeni, o yıllarda özellikle Prusya ve diğer Alman krallıklarında entelektüeller arasında Fransız devrimine ilişkin yoğun tartışmalarda ortaya atılan bir soruya, Fransız devrimine ideolojik dayanak oluşturan Aydınlanmacılık düşüncesinin ne olduğu sorusuna cevap vermektir.

Aydınlanmacılığın bütün düşünürlerini birleştiren düşüncelerden birisi insanın en azından gizil olarak akıllıAydınlanmak insanın en kutsal hakkıdır. olduğudur. İnsan akıllı olduğu için, doğa ve topluma hükmeden yasaları öğrenerek, bilgilenerek aydınlanabilir.

İnsan, dinlerden ifade edildiği gibi, şeytana uyduğu için günahkâr ya da bir halk deyiminde dile getirildiği gibi çiğ süt emdiği için kötü değildir; aksine insan ilkesel olarak iyidir. Ancak insanın iyi olabilmesi için aydınlanması gerekmektedir.

Aydınlanmacılığı eleştiren üç temel akım vardır. Bunlar; yeninin karşısında şaşkınlığa düşen ve eski iyi zamanlara, değiştirilemez politik istikrara yeniden dönmek isteyen romantizm ve düşüncelerini hem aydınlanmacılığınromantizmi eleştirerek formüle eden ve yönünü geriye değil geleceğe çevirmiş, burjuva toplumunun çelişkilerini aşarak yeni daha uygar bir toplum kurmayı amaçlayan Marksizm'dir. Bir diğer ise Din'lerdir. açmazlarını hem de

Romantizm de, Marksizm de, İslamcılık da, Hıristiyancılık da, Budizmcilik de, Hinduzimcilik de ve diğer yeni dinsel akımlar da, doğmalara dayalı insanı, toplumu bütün olarak kavrayamayan akımlardır. Bu akımlar tartışma konusu edilmeye devam ediyor. İnsan ve toplum karşılığı olmayan düşünceler, tartışma düzeyinin ötesine geçememektedir.

Değişime dönüşüme gelişmeye kapalı olan, dogmalara dayalı yaklaşımların, insanlığa düşünce bazında katkısı olmuştur olacaktır. Onun ötesinde yaşamın bizzat içinde anlamı olmadığı olamayacağı açıktır. İnsan ve toplum değişmekte dönüşmekte, gelişmektedir.

Günün Söz: Çok yönlü düşünceyle beslenen insan, gerçeği algılar.

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank