Aydın olmak…
Ülkemizde ne yazık ki, tüm milli-manevi-kültürel değerler tam anlamı ile dejenere olmuştur. Daha doğrusu, yok edilmiştir.
“Aydın kişi” kavramı da bunlardan biridir. Ulu-orta kullanılan, lâyık olmayan herkese yapıştırılan, boş/anlamsız
bir etiket haline getirilmiştir. Yeter ki, yandaşınız olsun. Yeter ki, ülke bütünlüğüne saldırılsın. Bu yüzden de yıllardır, bir “Aydınlar Bildirisi” enflasyonu yaşanmaktadır.
1-Hasbelkader, bir akademik unvana sahip olabilirsiniz. Tanınmış bir artist-romancı-şarkıcı-köşe yazarı; bir politikacı-bir mesleki kuruluşun başkanı; olabilirsiniz. Ama bu sizi aydın yapmaz. Hele, hele vatan için, bizim için, (evdeki genç eşini, karındaki veya kundaktaki yavrusunu, yaşlı ana ve babasını, düşünmeden) hayatını ortaya koyan; şehit olan-yaralanan-sakat kalan Mehmetçiklerimize-polislerimize-tüm güvenlik güçlerimize laf söyleyemezsiniz. Suçlayamazsınız. Hakaret edemezsiniz. Gözü dönmüş, insanlık hiç nasibi kalmamış, dış mihrakların uşağı, seri katillere destek olamazsınız. Bu yakıp-yıkmalara, teröre, seri cinayetlere, insanlık dışı olaylara karşı, sessiz kalamazsınız.
2-Gerçek anlamda “Aydın” olabilmek için.
a) Tam anlamı ile bir entellektüel birikime, zekâya, olgunluğa sahip olmak gerekir. Öz kültürümüze, Batı ve Doğu kültürlerine; sağlıklı tahliller yapabilecek, düzeyde vakıf olunması şarttır.
b) Gerçek aydın; olgun, hoşgörülü, tarafsız, herkesin fikrine değer veren, politik ve ideolojik taassuplardan uzak, kimseye dalkavukluk etmeyen, şahsiyetini-hiçbir bedel mukabili-satmayan, saygıncılığına ve dürüstlüğüne toz kondurmayan, çıkar kaygılarından uzak, sağlıklı değerlendirmeler yapabilen; kimsedir.
Saçma-sapan bildirilere imza atanları bir inceleyelim. Bu vasıflara sahip, tek kişi bulabilir miyiz?
c) Şahsi ve samimi inancım odur ki; 80 milyonluk ülkemizde, gerçek anlamda aydın vasıflarına sahip, bin kişi bile bulamayız..
Kaldı ki; bu çöplükte, güzel kokulu güllerin yetişmesi mümkün müdür? Bu dejenere, bu materyalizme esir düşmüş, tüm değerlerini kaybetmiş, çağ dışı ve gayri-milli eğitimin hüküm sürdüğü ortamda, gerçek anlamda aydınların yetişmesi ve etkili olması düşünülebilir mi? Hainlerin, karaktersizlerin, çıkarların, döneklerin, haksızlar karşısında sessiz kalan ödleklerin, dindarlığı, kimseye bırakmayıp da-Hz. Allah(cc) korkusunu terk edenlerin; hakim olduğu bir toplumdan, ne bekleyebiliriz?
3-AKP'nin icraatlarını hiç beğenmeyebiliriz. Mevcut tabloyu, şiddetle tenkid edebiliriz. Kırıntısı bile kalmamış olan; demokrasi-hukuk düzeni-fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyeteri için cansiperane gayret gösterebiliriz. (Ki, acizane yıllardır, bunun gayreti içindeyim.)
Ancak; Ülke bütünlüğünü tehdit edenlere, ihanet şebekelerine, eli kanlı sapıklara, destek veremeyiz. Elbette; bu kadar ihanete ve nankörlüğe de tahammül edemeyiz…
Not: Üretken bir evladımızı kaybettik. Mustafa Vehbi Koç vatanını seven, dürüst, tevazu sahibi bir işadamıydı. Cenabı haktan rahmet diliyorum. Koç ailesinin ve çok değer verdiği milletimizin başı sağolsun.