Ayaz Bebekli Ülke
Yeni yıla hep umutla girmek isteriz. Kimisi çok para olsun diye, cebine para koyar. Kimi bayanlarda uğurlu gelsin diye gecenin bir yarısında kırmızıyla donlanırlar! Kimisi pijama terlik dediğimiz PTT''nin cılız ve sönük kutlamalarında, kimisi de, ayaz bebeğini naylon brandadan sızan soğuğa teslim edilen ölümün acısında… İşte ayazdan ölen 40 günlük bebeğin konulduğu koskocaman bir tabut! Aslında biliyor musunuz, bu büyük tabutun içinde yolsuzluğa bulaşan bedenlerin tüm günahları da var! Tertemiz ve günahsız bebek, kirli yüzleri gördüğünde bir kez daha titreyecek ve minicik elleri yakalarından hiç inmeyecek!
Allah kimseye yeni yılda para sayma makinesi alacak kadar zenginlik vermesin!
Bir değil, iki değil, üç-dört-beş hiç değil! Tam altı adet para kasası, bir odada… Ve kokmuş ayakların terk ettiği para kutularındaki milyon Dolar ve Euroların deste, deste halleri! Ayaklar çamura saplanmış vıcık, vıcık! Yürüdükçe balçık sıçrıyor ele yüze ve yüzler düşmüş suratlar görünmüyor!
Ve Allah hiçbir babayı oğlunun yaptıklarıyla yüz üstü bırakmasın ve başlarını önüne eğdirerek cevizi gizli gizli yedirmesin!
Devlette tam tamına 28 yılımı verdim. Kendi çapımızda da olsa devletin bir kâğıdını korumayı ve fuzuli yanan elektrikleri söndürmeyi düşündük. Aldığım paranın hakkını fazlasıyla nasıl verebilirim, kurumumu daha fazla nasıl kara geçirebiliriz, ne yaparsak ileriye taşıya biliriz? Diye mücadele verdim.
Ve son zamanlardaki Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunun baş döndüren gelişmelerini detaya kaçmadan birlikte özetleyelim:
Olayın ortaya çıkması ve tutuklamaların ardından iktidar, yapılan operasyonu, gezi olaylarında olduğu gibi, Dış Güçlere, ABD ve İsrail''le de örtüştürerek, iktidarına karşı darbe yapıldığı tespitiyle ABD''deki Gülen Cemaatiyle olan kavgasının boyutunu da alevlendiriyordu. İktidar, yolsuzlukla ilgili tutuklamaların ardından ne yaptı? • Emniyette yaklaşık 400 polisin yeri değiştiği gibi Cemaate yakın olanların diğer kurumlarda da ayıklanacağını, Sayın Başbakan Erdoğan Cemaatin inine girilerek devletin çetelerden ayıklanacağını söylemiş (İyide bu 400 kişinin cemaatçi oldukları alınlarında mı yoksa sicillerinde mi yazıyordu?) Yerine getirilenler kimler? Onlarında alınlarında AKP''li diye mi yazıyor? Ve 11 yıldır bu temizlik neden yapılmamıştı? İlginç bir konuda bu olsa gerek!)
Bir gecede Emniyetin “Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirilerek, yargının yürütmeden istediği operasyonun bir üst makama bilgi verme mecburiyeti getirildi. Buraya bir nokta koyup, aralarında Sayın Başbakan Erdoğan''a yakın bir isminde olduğu, iş adamları, bürokratlar ve kabinedeki bakanların yakınlarının olduğu 41 kişinin gözaltına alınmasını talep eden Savcı''nın ikinci operasyonu olan sarı zarflı isteğine İstanbul Emniyeti sabaha kadar yaptığı toplantı sonrası rest çekerek, gözaltı operasyonu için düğmeye basmadı.
Savcı ise, ismi belirtilen kişilere operasyonun olacağını haber verildi, diye Vali, İl Emniyet Müdürü ve Mali Şube Müdürü hakkında soruşturmanın başlatıldığı öne sürülüyor! İlginç ki ne ilginç gelişmeler! Cumhuriyet tarihinde şimdiye kadar görmediğimiz Yargı ve Yürütme arasındaki devlet krizi! İşte ‘Adli Kolluk Yönetmeliği''nin acilen konulma nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyor! Bu yönetmeliğinde iptali için de bazı Hukuk örgütleri Danıştay''a dava açmış!
Nerde kalmıştık? Evet, İktidarın bu yolsuzlukların ardından aldığı önemli kararlarından bir diğeri de, Adliye de görev yapan gazetecilerin Emniyet binalarına giremeyecek olmalarıydı.
Yıllardır basının ne durumda olduğunu yazmaktan dilimizde tüy bitmişti! Şimdide gazeteciler ancak emniyetin vereceği bilgiler ışığında yazabilecekler! Vatandaşın haber alma özgürlüğü Anayasa''da korunmasına rağmen burada da kısıtlanmış durumda! Basın Özgürlüğünde 176 ülke arasında neden 154''ncü olduğumuz belli oluyor. Gelecek yıllarda dibe vurmazsak kimse şaşırmasın!
Üç bakan istifa verdi.
İkisi farklı, üçüncüsü olan Şehircilik Bakanı ise daha farklı bir istifa çıkışı yaptı!
Bakan Bayraktar NTV''ye telefonla bağlanarak şunları söylüyordu: “İmar talimatlarını Başbakandan aldım. Oda istifa etsin!" İşte fişek gibi bir açıklama! Bence tarihi bir açıklama!
Başbakan ne diyor? “ Hedefte benim…"
Ve Başbakan''ın boğazı düğümlenerek açıkladığı yeni kabinesi... Bir zamanlar “Yok, aslında birbirimizden farkımız, aslında biz Osmanlı Bankası''yız" diye bir reklam vardı, nedense o aklıma geldi!
Son sürat gelişen yolsuzluk yolculuğunu hep birlikte izlemeye devam ederken Mahatma Ghandi''nin bir sözü aklıma geldi: “Bir insanı ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Eğer uyumuyorsa da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz nafiledir." Bu da hala uyuyanlara kapak olsun derim!
Cemaatle İktidar arasında ‘Beddua'' ve ‘Dua'' trafiği oldukça hızlandı. Bende dua ediyorum ki; İnşallah ilk seçimde öyle bir iktidar gelsin ki:
Özellikle vatandaşın kanını faizlerle emen bankaların, borç batağından biran önce maaşlarını iyileştirerek kurtarsın,
Aynı sınırlar içinde yaşadığımız ve bu güzel ülkemizi Kurtuluş Savaşı''nda birlikte kurtaran Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve diğer tüm etnik halkın birbirine sımsıkı sarılarak güven duyduğu, kimsenin kimseyi arkasından kuyusunu kazmadığı, ülkesini bölmeyi düşünmeyen ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı kimliği altında demokrasinin en iyi nimetlerini sunarak, dünyada göğsümüzü kabartsın,
Telefonların dinlenmediği, kimsenin fişlenmediği, özgürce düşündüğü ve düşüncesini açıklarken hiçbir şekilde yaftalamayan, yalnızca Cumhuriyeti ve vatandaşını korumak ve kollamakla görevli emniyet görevlilerinin vatandaşının özgürlüğüne yol açmasına vesile olan,
Yine kimsenin iktidarını bile protesto ederken şiddet görmediği, içeri alınmadığı, ötekileştirilmediği, özel yaşamına karışılmadığı, okullarında yine çağdaş ve bilime yönelik eğitimin yapıldığı, bunun sonucunda da eğitimde dünyada ilk sıraları paylaştıran,
Sanatıyla, sporuyla ve çağdaş yaşam kıstaslarını gösteren verileriyle dünyada ilk sıralara taşıyarak halkını gururlandıran,
Artık darbe, eski politikacılar ve din üzerinden nemalanmadan geleceğe yönelik halkın refahını gözeten, muhalefeti demokrasinin gereği sayarak özgür bir siyaset sunan,
Kurumların, siyasilerin ve bürokrasiyi rüşvet ve yolsuzluğa bulaştırmadan, devletin bir kuruşunun dahi hesabını verebilen ve şeffaflaşan,
Kimsenin yargının adaletsizliğinden şüphesinin olmadığı, davaların bir an önce bağımsız yargı önünde sonuçlanmasını, yargıçların siyasetle iç içe olmadığı ve yalnızca hukuk normları üzerinden kararlar vermesini sağlayan,
Ülkemizi dünyada onurlu, bağımsız ve saygın bir ülke ile anılmasının sağlanması ile komşularımızla iyi geçinmemizi sağlayıcı ülkemiz çıkarlarını düşünen ciddi bir dış politika üretebilen,
Kadın şiddeti, trafik, yangın gibi insanların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen olayları yok edebilen ve çevreye önem veren,
Sonuçta herkesin gerek ekonomi gerekse sosyal yaşam yönünden rahat ve mutlu olduğu bir ortamı sağlayan, yalan söylemeyen, çıkar gözetmeden yalnızca halkının gülümsemesine odaklanan onurlu siyasilerin bir arada olduğu iktidarın gelmesini yürekten diliyorum…
Ne dersiniz?
Herkesin 2014 yılını şimdiden en içten duygularımla kutlar, hep mutlu ve sağlıklı olun!