Ayağa Kalkan Vicdanların Safında Olmak…
Ayağa kalkan vicdanların safında olmak... Ne büyük bahtiyarlıktır...
Dünyanın neresinde zulüm gören biri(leri)ni duysam, okusam, haberim olsa kendimi onların yerine koyarım. Acılarını, trajedilerini hissetmeye çalışırım.
'Ben ve yakınlarım olsa o trajedinin içinde, ne hissederdim, içimdeki nefret, düşmanlık nasıl büyürdü? Şiddeti ve zulmü uygulayanlara karşı neler yapmak isterdim?'
Sonra kendimi onlardan sayarım. Onlar gibi hissederim. Farklı etnik yapıda olduğum için katledilseydim, topraklarımdan sürülseydim. Dilimi, dinimi, mezhebi, kültürümü yok saysalardı, şiddet uygulasalardı. Benim farklılığım kabul edilmeseydi, yok sayılsaydı, bana benzeyen; dindaşlarım, ırkdaşlarım, inançdaşlarım, yol arkadaşlarım zulme uğrasaydı.
Ne yapardım? Yok sayar mıydım, yapılan zulmü? Yoksa isyan mı eder-dim? Irkdaşlarımı katledenlere karşı nefret mi büyütürdüm yoksa dönemin zihniyetlerinden mi nefret ederdim?
Yapılan zulmü kabul edenlere ve yapanlara karşı nefret büyüse trajediyi uygulayan topraklarda acım azalır mıydı?
Aynı politik görüşleri paylaşmadığı için dünyanın her hangi bir yerinde egemenler tarafından kim olursa olsun, işkencelerden geçirilenlerden, onlardan sayardım kendimi.
Aynı acıları hissederdim. Dünyanın başka yerlerinde bulunan ve başkaları için aynı acıları hissedenlerin safından olmaktan dolayı onur duyardım.
Amerika'da bir Kızılderili… Amerika'da bir zenci… Hindistan'da bir Müslüman… Rusya'da bir Çeçen… Afganistan'da bir Afganlı… Çin'de bir Tibetli… Çin'de bir Türk… Avustralya'da bir Aborjin… İngiltere'de bir İrlandalı ve İşkoçyalı… İspanya'da bir Katalan-… Almanya'da Naziler tarafından katledilen bir Yahudi… Ortadoğu'da bir Filistinli… İran, Suriye ve Irak'da bir Kürt… Yunanistan ve Bulgaristan'da bir Türk… Sırbistan'da bir Boşnak, bir Arnavut...
Kendi ülkemde; bir Ermeni, bir Rum, bir Kürt, bir Alevi…
Hayvanlardan farklı olmak
Türkiye'de etnik olarak bir Türk, Müslüman Sünni olmama rağmen, bu topraklarda acılar çeken, zulme uğrayan, sürgünlere uğrayan; Ermeniler, Yezidiler, Rumlar, Kürtler, Aleviler'e yakın hissettim kendimi. Aynen dünyanın başka yerinde acılara, zulme, sürgünlere uğrayan insanlara karşı hissettiğim gibi.
Dünyanın herhangi bir yerinde bana, bize benzemeyen birinin acısını hissetmek insan olduğumu anımsatır bana.
Herhangi birinin acısında, vicdanım büyür. İnsan olduğumu anımsarım.
Hangi hayvan, 'dünyanın bir başka yerinde başka bir hayvan acı görüyor' diye acı duyar ki? İşte o hayvandan farklı olduğumu bilmek, insan olduğumu hissettirir bana…
Daha büyük bir vicdan
ayağa kalkacaktır
19. yüzyılın başlarında bu topraklarda büyük bir trajedi yaşanmış. Bunu görmemek için kör ve duygularını yitirmiş olmak gerekiyor.
'Ermeniler Türkleri kesmiş. Asıl zulme biz uğramışız' sözleri bugün bu topraklarda sayıları 60 binlere belki de daha az olan Ermeniler gerçeğini, yüzbinlerce Ermeni'nin nereye gittiğini, sormamıza engel mi?
Türkiye'nin neresini dolaşsanız Ermeniler ve Rumlar gerçeği gözünüzün içine girer. Sonra sorarsınız nerede o insanlar? Uçtular mı? Gönüllü mü göç ettiler? Nereye gittiler? Dinozorlar gibi büyük bir gök taşı çarptı da, yok mu oldular?
Yaşar Kemal'in İnce Mehmet romanında yazdığı gibi, "o güzel insanlar o güzel atlara binip gittiler" mi?
Sonra duyarsınız, okursunuz, görürsünüz… Birileri bir trajediyi anlatır, yazar… Siz nefret edersiniz, kendi topraklarınızda yaşanan trajedi karşısında suskunluğunuza.
Yavaş yavaş, kendi ırkınızın, kendi inancınızdan olanların katliamlara izin verdiğini bilmeye başlarsınız.
Sonra yaşanan büyük trajedi karşısında, bir avuç kendi ırkınızdan, inan-cınızdan insanların ayağa kalktığını gördüğünüzde içinizden; işte dersiniz; sizden birilerinin emir verdiği trajediler ve acılar karşısında ayağa kalkan vicdan var. Derin bir rahatlık hissedersiniz. Ret eden de insandır, kabul edende.
"Biraz daha yalnız, biraz daha eksik" değilsinizdir. Biraz daha çoğalmışsınızdır. Biraz daha fazlasınızdır.
Birgün bu topraklarda, kendi ülkenizin faşistlerinin, ırkçılarının yaşattığı trajediler karşısında ayağa kalkacak daha büyük bir vicdan olacaktır. 24 Nisan'da bu topraklarda yaşanan onun habercisidir.
İşte o büyük vicdanın ayağa kalktığı gün, daha kalabalık olacağız; 'bir daha aynı zulümler yapıl(a)masın, yapanların isimleri lanetliler olarak anılsın' diye. Ve ben dünyanın her hangi bir yerinde, zulüm gören her hangi bir insana destek verirken, kendi topraklarında yaşanan trajediye duyarsız kalmamış bir insan olarak, o büyük günde kendimi daha bahtiyar ve daha insan hissedeceğim.