Ayağa Kalk Bayburt’lu…
AYAĞA KALK BAYBURT’LU...
YAĞMA EDİLEN ZİYÂİYE KÜTÜPHANESİ KİTAPLARI İLE KALENİN ANAHTARLARINI KURTAR!
Dünyanın en büyük ve uzun ömürlü imparatorluğu Osmanlı’nın son kalesi, bölünmez bütünlüğü esas olan Anadolu’da Bayburt ve Bayburtlu olmak ayrı bir özellik ve güzellik taşır.
Çeşitli kaynak ve iddialara göre Türkiye ve Dünyanın çeşitli yerlerinde BEŞ MİLYON Bayburtlu vardır.Türkiye haricinde, Çin, Japonya, Avustralya, İran, özellikle Tebriz, Azerbaycan, Kafkasya, Mekke/Medine, Almanya Hollanda, Fransa ve diğer yerler...
BAYBURT coğrafyasında 123 Sahabenin kabirleri vardır.
BAYBURT: Anadolu kültür ağacının ilk çekirdeği, ilk beşik, birinci medeniyet merkezi, ikinci Hayber, İkinci Plevne’dir.
Hazreti Ali’nin oğlu Muhammed Hanefi Bayburt Korut (Koruk) düzünde küffarla savaşmış, Selvi ile evlenmesi; efsanelere, hikâyelere konu olmuş ve burada şehit düşmüştür. Mezarı Berne (Balca) köyündedir.
"Paypert" eser ve araştırmalara göre; Ermenice de Yüksek Kale demektir. Bayburt’un tüm il, ilçe ve köy isimlerinin hiç birisinin Türkçe olmaması gibi.. "Pay-i Part" dan gelir, dilde yuvarlanarak bu formunu almıştır. Pay-i Part yani Part’ların yurdu.. Partlar; Perslerin kuzey kolu veya ikinci devre (Fars adına geçmeden evvelki) adıdır. Ayrıca Arşaklılar da denir Kuzey Persler olan Partlara. İlkokul düzeyindeki haritalarda dahi bu geçer. Arşak Ermenicedir. Zaten Ermenilerle Kürtler, Perslerin uzantısıdır. Bayburt da işgal yıllarında zulmeden generalin adı da Arşak’tır. Halk arasında ‘Kör Arşak’ derler. Pers-Part-Fars.. Üçü de aynı kelimenin değişmiş halidir. Törük, Türük, Türk meselesi gibi.. Anlamı da İranilerin kutsal hayvanı simgesi totemi olan Aslan dır. Dilimize ve diğer dillere anlamı daralarak sadece dağ kedisi yani Pars olarak geçmişse de asıl anlamı kedigiller ve genelde de aslandır. Nitekim Şah dönemi eski İran bayrağında Mecusi-Zerdüşti simgeler olarak Güneş vs. ve de Aslan vardı.
Bayburt tarihini; yabancı, özellikle Ermeni kaynaklarında değil, kendi tarihimizde okumak gerekir. PAİPERT ismi yanında: DARÜL CELAL (YÜCELER YURDU) DÂRÜN NECAT (KURTULUŞ DİYARI) isimleri boşuna verilmemiştir, neden kullanmayız?
İPEK YOLU karargâhlarından biri Bayburt, konaklama yeri tarihi transit otelidir. Bayburt’ta konaklar, balmumu ve bal yüklü deve kervanları geçer. Seyyah Marco Polo hatıratında geniş bir şekilde anlatır.
IV.Muradın Revan seferinde Bayburt GİV (Alınyurt-Gençosman) köyünden götürülen Genç Osman kelle koltuğunda savaşmış, şehit düşmüştür. Bugün Irakta Bayburtlu Genç Osman Caddesi vardır.
Gönül erenlerinden Osman Efendi, 40 gün Çoruh Nehrini Hart Ovasına bağlayarak, Rus atlı askerlerinin işgalinin önüne geçmiş, Hart (Aydıntepe) ilçemizde şehit düşmüştür, kabri oradadır.
Uydurma ve yalan söyleyen tarihin yalan sayfaları arasında bulunan HART İSYANI, Şeyh Eşref Olayı, Bayburt için bir lekedir, aslı/astarı yoktur.
Millî Mücadelede Afyon Kurtkaya tepesinde arkadaşlarıyla birlikte şehit düşen Yüzbaşı Agâh Efendi şehitliği ile Kop Şehitleri ve diğer şehitlikleri ziyaret edenlere fatiha okunurken, kemikler sızlamakta, ruhlar rahatsız olmaktadır.
Bayburt Kaymakamı şehit Nusret gıyabi uydurma bir kararla idama mahkum edilmiş kahraman bir vatan evladıdır.
Devr-i Sabıkta Bayburt’a büyük zulümler yapılmış, anasının başından ehramlar zorla açılmış ve bugün tarihe geçen: “Madem biz Bayburtluyuz bu hükümeti istemezük ve İnönü’nün yaptırdığı köprüden de geçmezük” sözü ile Bayburt değerlerine ters düşen bir orkestra konserini Cumhuriyetin körpe yıllarında kapıları kapatarak Bayburt halkına zorla dinleten bir zihniyetin karşısında: “Bayburt Bayburt olalı böyle zulumat görmedi” sözünü tarihe çivilemiştir.
Osmanlının ilk Şeyhülislamı Molla Fenari, Bayburt Yakutiye Medresesinde Şeyh Ekmelüddin’den icazet alarak Bursa’ya gönderilmiş, ahiliğin Anadolu’da ilk temsilcilerinden Emir Muhammed, ‘Şeriatın Göğsü’ olarak nitelendirilen Sadr-ü Şeria, Ahmed-i Zencani, Hüseyin Danişmendi, büyük şair Zihni, oğlu hattat Ahmet Revâyi, bilgi kişi Dedemkorkut, İrşadiler, Celali, Hicrani, Seydi Yakup ve kırklar yediler, erenler Bayburt’u dünyaya tanıtmışlar, sayısız eserler bırakmışlardır.
Dünyanın en büyük kalelerinden biri olan LÜLÜ tarafından yapılan BAYBURT KALESİ’nin adı ÇİN-Ü MAÇİN KALESİ, diğer bir adı (BURC-U SARI- ÜÇ HİSARLI kaledir. Kanuni zamanında 15 bin kişilik bir koloninin içerisinde iskân edildiği, çinilerinde biriken ışınların karanlık gecelerde Bayburt sokaklarını aydınlattığı bir kale… Bayburt kalesi ile Aydıntepe ilçesinde bulunan yer altı şehrine bir yol gittiğini bilir misiniz? Hıristiyan dünyasının Protestan mezhebine mensup Hıristiyanlara zulmettiği yıllarda, kaçıp Aydıntepe (Hart) yer altı şehrini yaptıkları, orada yaşadıkları gerçeğini kaçımız biliriz?
Bayburt Moskof ve Rus işgalini bütün şiddetiyle yaşamıştır. Ermeni çeteleri tarafından toplanan 380, bazı kaynaklarda 510 kişi taş mağazalara doldurularak, üzerlerine gazlı bezler atılmak suretiyle cayır cayır yakılmış, tarihi Açıkhava müzesi özelliğini taşıyan bu mekan bugün maalesef işhanı olmuştur.
Beyböyrek Hikâyelerinin geçtiği Bayburt Koruk düzünden kaleye uçan Dengiboz (Bengiboz) isimli atın ayak işleri kale içindedir. Hikâyelerde kaleden de Duduzar Tepe’ye uçmuştur.
Dedekorkut Kitabı’nın orijinal metinleri içinde Bayburt kalesinden bahsederken Beyreğin Hikayesi bölümünde bir kaç yerde "Parasarın Bayburd Hisarı" lafzı geçer."Parasar" dediği Anadolu’nun Roma ve Helenistik dönemden önceki sahipleri yani Ermeni ve Kürtlerin de kök kavmi olan "Persler" dir.
Bayburt o tarihlerde Persler’in önemli kilit bir kalesi ve ticaret yolları üzerinde mühim bir yer idi. Dedemkorkut, ya da bu hikâyeleri ilk defa I. Murad devrinde kaleme alan meçhul kişi diline böyle kolay geldiği için Parasar demiştir. Parasar ın Bayburt Hisarı demek; Pers’in Bayburt Kalesi demektir.
Avrupa topraklarının tümü üzerinde 12 bin çeşit bitki/çiçek bulunurken, sadece Bayburt topraklarında onbin çeşit bitkinin/çiçeğin mevcut olduğu, bir zamanlar bu topraklar üzerinde 27 bin arı kovanının bulunduğu, kervanların buradan balmumu ihraç ettikleri, Marsilya ve Fransa’ya kadar götürüldüğü, İpekyolu güzergahı olduğu, seyyah Marco Polo’nun Bayburt’ta konakladığı, tarihi Çarşı Hamamında Yavuz Sultan Selim ile IV. Muradın yıkandıkları, takunyalarının yıllarca saklandığı tarihi kaynaklarda yer alır.
Anadolu folkloru içerisinde Bayburt ve yöresinin değerleri saymakla bitmez. Hikayeler, masallar, ninniler, maniler, âşıkları, şairleri, yazarları, yemekleri, barları, Bayburt ağzı, tekerlemeler, çocuk oyunları, ciridi, giyim/kuşamları, ehramcılığı, beyaz ve kırmızı taş sanayisi ayrı bir özellik ve güzellik taşır.
Kaza kaymakamı Tunalı Hilmi Bey tarafından 1913 yılında kurulan MÜSLÜMAN DİLENDİRMEZLER DERNEĞİ, 12 maddelik tüzüğü ile enteresandır
Bayburt’ta bilinen 29 şehitlik vardır. Türkiye’de en çok şehitliğin Bayburt’ta olduğunu söylemek mümkündür.
BAYBURT ANLATMAKLA BİTMEZ. KÜLTÜR KÖKLERİMİZ ŞENOL BAYBURT, GEZ ANAYURDU/GÖR BAYBURDU, İKİNCİ MEDENİYET MERKEZİ isimli kitaplarımızda daha detaylı bilgileri alabilirsiniz.
BAYBURT BİR SEVDA, BAYBURT BİR VATANDIR.
ŞEHİT KANLARI, GÖNÜLDE YATANDIR,
GÖKLER ALEV ALEV, YER BAYRAK BAYRAK,
KIZARAN UFUK, ŞU DAĞLARA BİR BAK!
Şiirindeki mânalar yeter…
YAĞMA EDİLEN BAYBURT ZİYÂİYE KÜTÜPHANESİ
Tarih boyunca değişik medeniyetlere ev sahipliği yaptığı dönemlerden cumhuriyetin ilk yıllarına kadar hem doğasıyla hem de tarihi eserleriyle sadece kendi geçmişine değil, dünya tarihine de ışık tutan Bayburt, aynı zamanda asırlar boyu tehdit altında kaldığı için Anadolu'nun en önemli bölgelerinden biri oldu. Bin yıllar boyunca Anadolu’da sürüp giden medeniyetler değişimiyle geçmişin kültür mirasına sahip olsa da, bu medeniyetler değişimini zorunlu kılan büyük savaşların merkezinde yer aldığı için sürekli yağmalanan bir kent oldu.Geçtiğimiz günlerde, ulusal basına da yansıyan kayıp tarihi eserleriyle gündeme gelen Bayburt’un, kendi geçmişiyle başka müzelerde iz sürdüğü ortaya çıktı.
Rusya'nın St. Petersburg şehrinde bulunan Savaş Müzesi’nde sergilenen eserler arasında yer alan iki anahtar ve bir kilitten oluşan tarihi eşyalardan birinin Bayburt Kalesi’ne ait olduğu belirtilmişti. Savaş dönemlerine ait eserlerin bulunduğu müzede, tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük darbe aldığı savaşlardan biri olan 1928-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt’ta yağmalanan eserlerin de yer aldığı açıklanırken, müzenin ilgili bölümündeki esere yönelik tanıtım yazısında, iki anahtar ve bir kilitten oluşan tarihi eserlerden birinin savaşın ardından Rusya’ya getirilen Bayburt Kalesi’ne ait anahtarlar olduğu ortaya çıkmıştı.
Anahtarları, Osmanlı padişahı II. Mahmut döneminde, Kafkas cephesinden gelen İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusunun Bayburt’u işgalinin sonrasında Rusya'ya götürdüğü tahmin edilirken, 1829 yılında kaybolduğu ileri sürülen ve 183 yıldır bulunamayan tarihi kalenin bu anahtarları Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki Savaş Müzesi’nde sergileniyor olması, akıllara 1918 yılında yine Rus işgalinde yağmalanan Ziyaiye Kütüphanesi’ni getirdi. Zira, Ruslar tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda işgal edilen Anadolu toprakları içinde Bayburt da yer alıyordu. Tarihe 2. Plevne olarak geçen Kop Savunması’nın ardından General Nikolai Yudenich komutasındaki Rus Ordusu'nun Bayburt’u işgal ettiği o dönemde de tarihi belgelerin bulunduğu Ziyaiye Kütüphanesi yağmalanmıştı.
Bazı kaynaklara göre, Bayburt tarihine ilişkin önemli belgeleri ve tarihi kitapları içeren kütüphanenin o dönemde yakıldığı ve eserlerin de Rus ordusu tarafından götürüldüğü ileri sürülmüştü. Tarihi kaynaklara göre 1871 yılında kurulan ve adını meşhur Nakşibendi- Halidi şeyhlerinden Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî’den alan Ziyaiye Kütüphanesi, 1918 yılında yakılmış ve bin 876 eser de yağmalanmıştı. Ziyaiye Kütüphanesi’nin Maarif Salnamesi'ne göre Bayburt’ta Yakutiye Camisi’nin yanında bulunduğunu belirten Doç. Dr. Yunus Özger, kütüphanenin Gümüşhanevî dergâh mensupları tarafından İstanbul, Rize ve Of’ta kurulan kütüphanelerden biri olduğunu kaydetti.
Araştırmacı tarihçi yazar Özger, kurulduktan kısa bir süre sonra Bayburt tarihine ilişkin önemli belgelerin ve tarihi kitapların da tek adresi olan Ziyaiye Kütüphanesi’nin, 1900 yılına ait Maarif Salnamesi'ne göre ise tam bin 876 esere sahip olduğuna dikkat çekti. Kütüphanedeki eserlerin, Birinci Dünya Savaşı esnasında Rusların Bayburt’u işgali sırasında yağmalandığını ve Tiflis’e götürüldüğünü Yusuf Şevki Yavuz’un Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde verdiği bilgilere dayandıran Özger, bir başka tarihi kaynak İrfan Gündüz’ün “Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhanevî’nin Hayatı, Faaliyetleri, Eserleri ve Tesirleri” adlı çalışmasına göre ise eserlerin Rusya’nın Leningrad -şimdiki adı St. Petersburg- şehrinde bulunduğunu söyledi. Özger, konuyla ilgili Bayburt Postası’na yaptığı açıklamada, şu bilgileri verdi: “Maarif Salnamesi'ne göre Bayburt’ta Yakutiye Camisi’nin yanında 1871 senesinde “Ziyaiye Kütüphanesi” adıyla bir kütüphane kurulmuştur. Adını meşhur Nakşibendi- Halidi Şeyhlerinden Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî’den almıştır. Gümüşhanevî, dergâh mensupları arasında bir yardımlaşma ve borç sandığı kurarak ev ve iş yerlerinde kullanılmayan menkul servetleri bu sandıkta toplatmıştır. Sandıkta toplanan paralarla bir matbaa kurulmuş ve burada basılan eserler ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Aynı sermayeden tahsis edilen 500’er altınlık vakıflarla, Bayburt dışında İstanbul, Rize ve Of’ta da birer kütüphane tesis edilmiştir. 1900 yılına ait Maarif Salnamesi'ne göre Bayburt’taki bu kütüphanede toplam bin 876 adet kitap bulunmaktadır. Kütüphanenin bir dönem mütevellilik vazifesini son dönem müderrislerinden Ferşad İbrahim Efendi yürütmüştür” Rusya’ya götürüldü “Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinin “Ferşad Efendi” maddesini kaleme alan Yusuf Şevki Yavuz, Ferşad Efendi’nin özel belgelerine ve torunu ile bazı müritlerinin şifahi aktarımlarına dayanarak bu maddeyi yazdığını ifade etmektedir.
Yavuz’a göre, “ çoğunluğu dini eserlerden oluşan bu kitaplar, Birinci Dünya Savaşı esnasında Rusların Bayburt’u işgali sırasında yağmalanmış ve Tiflis’e götürülmüştür. Ferşad Efendi, Şark Ordusu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’ya mektup yazarak kitapların tekrar Türkiye’ye getirilmesi için çaba sarf edilmesini istemiştir” Eserler, St. Petersburg şehrinde “İrfan Gündüz’ün “Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhanevî’nin Hayatı, Faaliyetleri, Eserleri ve Tesirleri” adlı çalışmasında ise “ Bütün çabalara rağmen geri getirilemeyen kitaplar günümüzde Rusya’nın Leningrad şehrinde bulunmaktadır” denilmekte ve Bayburt kütüphanesi kitaplarının Leningrad şimdiki adı St. Petersburg şehrinde bulunduğu iddia edilmektedir."
(Bayburt Postası Arşivinden / 31 Aralık 2013) 183 yıldır kayıptı, Rusya’da ortaya çıktı!
(Bayburt Postası)
BAYBURT KALESİNİN ANAHTARLARI RUSYADA BİR MÜZEDE
Bayburt Kalesi’nin anahtarları Rusya'da bir müzede ortaya çıktı. Rusya'nın St. Petersburg şehrinde bulunan Savaş Müzesi’nde sergilenen eserler arasında yer alan iki anahtar ve bir kilitten oluşan tarihi eşyalardan birinin Bayburt Kalesi’ne ait olduğu belirtildi.
1829 yılında kaybolduğu ileri sürülen ve 183 yıldır bulunamayan tarihi kalenin anahtarları Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki Savaş Müzesi’nde sergileniyor.
Savaş dönemlerine ait eserlerin bulunduğu müzede, tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nun en büyük darbe aldığı savaşlardan biri olan 1928-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt’ta yağmalanan eserlerin de bulunduğu ortaya çıktı.
Müzenin 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’na ait eserlerin bulunduğu bölümde, esere yönelik tanıtım yazısında, iki anahtar ve bir kilitten oluşan tarihi eserin savaşın ardından Rusya’ya getirilen Bayburt Kalesi’ne ait anahtarlar olduğu belirtildi.
Anahtarları, Osmanlı padişahı II. Mahmut döneminde, Kafkas cephesinden gelen İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusunun Bayburt’u işgalinin sonrasında Rusya'ya götürdüğü tahmin ediliyor.
Diğer yandan, Rusya'nın St. Petersburg şehrindeki Savaş Müzesi’nde sergilenen Bayburt Kalesi’ne ait anahtarların sergilenmesi, akıllara 1918 yılında yine Rus işgalinde yağmalanan Bayburt Kütüphanesi’ni (Ziyâiye Kütüphanesi) getirdi.
Ruslar tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda işgal edilen Anadolu toprakları içinde Bayburt da yer alıyordu. Tarihe 2. Plevne olarak geçen Kop Savunması’nın ardından General Nikolai Yudenich komutasındaki Rus Ordusu'nun Bayburt’u işgal ettiği o dönemde de tarihi belgelerin bulunduğu Bayburt Kütüphanesi yağmalanmıştı.
Bazı kaynaklara göre, Bayburt tarihine ilişkin önemli belgeleri ve tarihi kitapları içeren kütüphanenin o dönemde yakıldığı ve eserlerin de Rus ordusu tarafından götürüldüğü ileri sürülmüştü.
(Bayburt Postası Arşivinden / 10 Aralık 2012)-(Bayburt Postası)
Bu bilgi ve belgeleri, Bayburt Postası gazetesinden aynen aldım.
Eğri oturup, doğru konuşmak değil, doğru oturup, doğru konuşmak gerekir.Bu sahada yıllardan beri yazılır, yazarız, konuşuruz, sempozyumlarda dile getiririz, ne olur?.. Kocaman bir hiiiiiç!..
Hatta yazdığımız, deşelediğimiz için de kötü olur, damgalanırız. Dışlanırız, kovalanırız.
Bayburt Üniversitesi, Millet vekilleri, Belediye Başkanları, yazarlar, şairler, çizerler, konuşanlar nerede? Bayburt işgalinde kaçırılan bu değerler, gündeme getirilerek esas sahibine teslim edilemez mi? Dedikodu, gıybet, çekememezlik, gölge etme, beğenmeme, kin tutma gibi kötü hasletlere kurban oluruz da, bir arpa boyu kadar yol alamayız, nedense?...
Özet halinde bahsettiğim Bayburtla ilgili satır başları ile BAYBURT POSTASI Gazetesinden aldığım düşündürücü, ibret verici biölgiler; ümit ederim ki Bayburt ve tarihini, değerlerini yeniden gündeme taşır. Bayburt tarihi değerine yeniden kavuşur.
Bayburda sahip çıkmak gerek…Bayburt değerlerini yaşamak gerek..Ayıptır söylemesi Bayburtlu olmak bir ayrıcalıktır…
Bayburdun Moskof sürülerinden, Ermeni mezaliminden kurtuluşunun 99. Yıldönümü. Kurtuluş Bayramları yeni nesiller için ne getirir, ne götürür? Bunun muhasebesini iyi yapmak gerekir.
Adını bir türlü koyamadığımız BAYBURT ÜNİVERSİTESİ neler yapar, Bayburtla ilgili neleri basar? Bir bilinmeaz bilmece...
Ayağı kalk Bayburt’lu. Yere düşen başını, yeniden yukarı kaldır.
VOLA GADA NE DURİRSAN, HAYDİ KALKSANA, GELSENE...
Yeri gelmişken, Bayburtluca bir şiirimi de armağan edeyim:
BAYBURT’LUCA
EĞİŞ, SİRPOŞ bir tarafta,
ZAP, KÜP, SAHAN durur rafta,
ZEMHERİ ayında hafta,
GIRGIT, KALO, harita, pafta,
BAYBURTLUCA SEHEN DİYEM.
AVURT şişti, göz GAMAŞTİ,
GIDİKLER HOGALDAN aşti,
EZERTELİ çorba taşti,
AGAMIN toyi yaklaşti,
BAYBURTLUCA GUGUL YİYEM.
Suyu bağladım GAVAR’a,
Tuz, YALI verdim DAVARA,
TEMBEL hodaklar AVARA,
GURUT, LOR koydum duvara.
BAYBURTLUCA NE İSTEYEM?
KEL GIZIN başında tarak,
Yarayı YAŞMAKLA sarak,
Erken kalkak, tezden varak,
Tezekten yapalım KALAK,
BAYBURTLUCA NE BESLEYEM?
LENGERE helva koydun mu,
KARTOL, soğanı soydun mu,
KURUN için taş oydun mu,
Terlemeden soğudun mu?
BAYBURTLUCA GEL SESLEYEM.
AZITMA, AĞARTI, AYAM,
BARDELLİYİ kime koyam,
CICIK, CİCİ, CIDDİ sayam,
DADIRAK, ÇİRİŞE doyam,
BAYBURTLUCA NELER HİSLEYEM?
ÇARUĞ getir şimdi giyek,
ÇINGAR çığartmayın diyek,
CULUK, CÜCÜKLER besliyek,
CIDDİ oyunda sesleyek,
BAYBURTLUCA ĞEYİR DÜŞLEYEM.
Düğünlerde çalar DIMDIM,
Çoruh’un ÇEMÇÜL’de ÇİMDİM,
Filisbite BENDE BİNDİM,
ŞİNGȂHIN düzünde indim.
BAYBURTLUCA DİYEM, GÜLEM.
FELİ bozuk, hem FİLFİLLİ,
EŞGERE halinden belli,
FIŞKI DİDEN yılan dilli,
YOŞA aldım, çıktı killi,
BAYBURTLUCA ZOR İRKİLEM.
VICİ, VIZZIK, ZIRZA, ZAKAR,
KIRKÇEŞME’den sular akar,
ZINGILDADİ, TANGO bakar,
ŞUM mu deydi, ŞAPLAK çakar,
BAYBURTLUCA BAK BİÇİLEM.
KIRMAN, KOPEN, KÜZE, KULLUK,
Hindiye diyorlar CULUK,
HAROS söküyor bu PULLUK,
DEMÇEK, demlikte LÜLÜK,
BAYBURTLUCA BİTMEZ ÇİLEM.
GADAĞIN SAMBAĞI kopti,
GOPÇA,GACIK, GAGART, TOPTİ,
POŞA elek çaldı GETTİ,
LAMBALARIN gazi bitti,
BAYBURTLUCA KAÇ ÇEKİLEM?
MEŞE.BE, MERTEKLE, MEDİK,
Çeşmelere PAHAR dedik,
POPOL, PUŞİ, PIRTİ verdik,
MIĞLAMA, KÖZLEME yedik.
BAYBURTLUCA KALK DİKİLEM.
Yonca, saman doldu MEREK,
KELGÜR, SELE, SİNİ, TEREK,
Cüce oğlanı EVEREK,
PİPON dolu KELEVEREK.
BAYBURTLUCA BEN DÖKÜLEM.
KESMÜK, KAĞAN, DODUK, LEPÜK,
ENÜGÜN ayağında ÇEPÜK,
TEŞİ, TEPİR, MUNDAR çöplük,
ZÜKAM, TÜFE, TISSIK, SÜCÜK,
BAYBURTLUCA GEL SÖKÜLEM.
COMBAR’dan yaparlar sepet,
Sadaka ver belȃnı defet,
Her daima eyilik et,
Vaktin geldi, Hicaz’a get,
BAYBURTLUCA KELEM GETİR.
Çamaşır koyarlar SELE,
Hep deyirler AHAN BELE,
Malım/mülküm GETTİ sele,
URUBAMI astım tele,
BAYBURTLUCA SELAM GÖTÜR.
Biz GİDÜRÜK EMİM gile,
LAZUTLARI ALMİR file,
İki demirliye KİLE,
Ezem kızı camlar sile,
BAYBURTLUCA SİTEM GÖTÜR.
SAZAK, POĞÖYRÜK, SÜMEK,
PIRNAT için gerek emek,
MASSA uzun sopa demek,
KEMȂLİ’den sır söylemek,
BAYBURTLUCA BEN EKİLEM.