Atık Suya Yeter Artık
Ülkenin bir kısmı kan ve ateşle savaşırken, doğrusu bazı yerel sorunlar ‘hani lafı olmaz’ kıvamına bürünüyor ancak yine de mühim sıkıntı yaratmakta.
Son günlerde mesala, İZSU tarafından alınan ‘Atık Su bedelleri’ cep oymaya başladı. Sağolsunlar, insanı çileden çıkarıyorlar.
Sorun, katlamalı tarifelerle ‘katlamalı’ olarak artıyor. Tükettiğin su miktarı belli, atık bedeli olarak onun iki- üç katını ödüyorsun.
Ya arkadaş yağmur suyunu biriktirip mi atıyoruz senin kanalizasyonuna. Tükettiğinin birkaç katını atıklaştıran sihirbaz mıyız biz?
Yetmez faturaların üzerine bir de ‘katı atık toplama ve katı atık bertaraf bedeli’ ekleniyor.
Bir süredir İzmirliler’in belini büken bu konuya Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu mutlaka ‘dur’ demeli. Çıldırtan faturalarla, vatandaşı başbaşa bırakmamalı.
Şüphesiz Büyükşehir Belediyesi’nin genel sıkıntılarının farkındayız. Türkiye’de birçok büyükşehire, Bakanlıklar ve kurumlar eliyle yatırım yağdırılırken, İzmir’in imbat havası aldığını biliyoruz.
Ancak bu ödeme kalemini, kim gelir kapısı diye düşünüyorsa fena halde yanılıyor.
İZMİR’İN ALİ KOÇ’LARI
Önceki gün Habertürk gazetemizin ana sayfalarında çarpıcı bir röportaj vardı. Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç B20 zirvesinde yaptığı ve ses getiren kapitalizm eleştirisini bu kez detaylı anlattı.
Satır satır iyi okunması gereken cümleler dikkat çekici. Eğer okumadıyanız, mutlaka internetten erişin derim.
“Yüzyıllardır emek ve sermaye arasındaki dengede gidip gelen sarkaç bu kez fazlaca sermaye tarafına kaçtı. Zenginlik ve refahın paylaşımındaki eşitsizlik derinleşiyor.”
Sanırsınız işçi lideri!
Dünyanın ve hatta siyasetin dahi cesaret edemediği neşteri vurdu Koç.
Hala daralmayı eşinin iki arabasından birini satmak olarak gören anlayışla kapitalizmi sürdürdüğümüzü sanıyoruz. Ucuz arazi, ucuz işgücü ile turnayı gözünden vuran, üretim değil rant eksenli yatırımlar’ modasının toplumu kalkındırabileceğine inanıyoruz.
Gelelim İzmir’in Koç’larına. İzmir iş dünyasında benzer kaygıları duymadık değil aslında. Açgözlülüğe varan hırsları eleştiren, kapitalizmin sert duvarlarına yeni tanımlar arayan işadamlarımız da var. Lakin sayıları iki elin parmaklarını geçmez. Keşke yanılsak! Bizden çok asıl çalışanların dile getireceği isimler mühim. Söz, işçilerinin haklarına saygılı, şirketleri kadar onların refahını düşünen patronları, bana çalışanları aktarırsa o isimleri kocaman harflerle bu sütundan alkışlayacağım.
Mühim olan, sarkacın dengesinin yeniden sağlanması. Yoksa...
Yoksa’yı biz değil aralarından bir isim, Koç anlatıyor.
“Gelir eşitsizliği başta olmak üzere sorunları liderler ya da iş dünyası gönüllü düzeltemezse birilerinin bunu zorla düzeltmeye çalışacağından emin olabiliriz.”