Ateş Nereden Ölçülmeli?
Vücut sıcaklığı, hastalıkların teşhisi ve tedavisinin takibinde büyük önem taşır ve bunun için de doğru ölçülmesi gerekir.
Vücut sıcaklığının 38 derecenin üzerinde olması “yüksek ateş” veya kısaca “ateş”, 36 derecenin altında ise “hipotermi” olarak adlandırılır.
Vücut sıcaklığının alın, dilaltı, koltukaltı gibi yerlerden ölçülmesi hasta için daha rahat ve kolaydır (periferik ölçüm).
Sıcaklık, hastane ortamında pulmoner arter kateteri, mesane, yemek borusu veya rektumdan da ölçülebilir (santral ölçüm).
Annals of Internal Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan çalışmada periferik ölçümün santral ölçümle ne kadar uyumlu olduğu incelendi (1).
Meta-analiz, 8682 erişkin ve çocuk üzerinde gerçekleştirilmiş olan 75 çalışmanın değerlendirilmesiyle yapıldı.
Periferik termometrelerin erişkinlerde ve çocuklarda doğru ölçüm yapmadığı ve bunun bilhassa yüksek ateş veya hipotermisi olan hastalarda 1-2 derece yüksek veya alçak çıkabileceği belirlendi.
Ateşin teşhisinin duyarlılığı yüzde 64, spesifikliği ise yüzde 96 olarak bulundu.
Araştırmanın uzmanları, özellikle ameliyat sonrası dönemde, ağır hastalarda, akut nörolojik hastalığı olanlarda periferik yerine santral ölçüm yapılmasının ehemmiyetini vurguluyorlar.
Bu durumlarda ateş ciddi bir enfeksiyonun belirtisi olabilir ve hiç gecikmeden antibiyotik tedavisine başlanması icap edebilir.
Ateşin belirtileri
Hastalar ateşi oldukça farklı şekillerde algılarlar.
Bazıları yüksek ateşleri olduğu halde bunun farkında bile değillerdir. Bazıları ise hafif ateş yükselmelerinden bile ileri derecede rahatsızlık duyarlar.
Bir kısım hasta, ateşten değil, ona eşlik eden baş ağrısı, yaygın kas ve eklem ağrıları, iştahsızlık, halsizlik ve uyku hâli gibi belirtilerden daha çok yakınır.
Vücut ısısının yükselmesi vücudumuzda uyku halinde bulunan herpes virüsünü aktive ederek dudaklarda uçuklara sebep olabilir.
Üşüme ve titreme
Isı ayarlama merkezinin yeni ayarı ile kanın ısısı arasındaki uygunsuzluk sonucudur.
Üşüme hissi, kanın ısısı bu yeni değere ulaşıncaya kadar devam eder. Üşüme, deride damarların büzüşmesi ve ürperme ile beraberdir.
Bazı hastalarda aşırı derecede üşüme hissi ile birlikte titremeler de olur. Dişler birbirine çarpar, şiddetli kas kasılmaları oluşur.
Bu durum dilimizde ‘zangır zangır titremek’ deyimi ile ifade edilir. Amaç, kaslarda ısı oluşumunu artırarak kanın daha fazla ısınmasını sağlamaktır.
Terleme
Isı kaybettiren mekanizmaların aktivasyonu ile meydana gelir. Bu, ya ateş düşürücü ilaç alınmasına veya ateşi doğuran uyarıların ortadan kalkmasına bağlıdır.
Tüberkülozlu hastalar ateşten çok, özellikle geceleri artan terlemeden şikâyetçidirler.
Bilinç değişiklikleri ve havale
Ateşin bilinç üzerine olan etkileri küçük çocuklar ve çok yaşlılar ile bunama, karaciğer veya böbrek yetersizliği olanlarda daha fazla görülür. Bebeklerdeki havalelere hastalığın başlangıç döneminde ve 40 derece üzerindeki ateşlerde daha çok rastlanır.
Gelelim neticeye
BİR: Pratikte ateşin ev şartlarında periferik olarak yani alın, kulak içi, dilaltından ölçülmesi yeterlidir; makattan yapılan ölçüm dilaltına göre en az yarım derece yüksektir.
İKİ: Ateş, bir hastalık değil “hastalık belirtisi” dir; dolayısıyla teşhis ve tedavi edilmesi gereken de ateşe yol açan hastalıktır.
ÜÇ: Ateşe sebep olan hastalığın ne olduğu bilinmeden ateşin düşürülmesi altta yatan hastalığın teşhisin güçleşmesine ve ilerlemesine yol açabilir.
DÖRT: Ateşin yüksekliği yanında eşlik eden diğer belirtiler de çok önemlidir.
Kaynak: