Atatürk Düşmanı Spor’culuk ve Şike Domuzluğu
Günümüzün, kulaklara küpe atasözü şüphesiz; “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” vecizesi olup; Başta Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk olmak üzere, bazı Türk-İslâm büyükleri ve kanaat önderleri bu vecizeyi, “devletin malı deniz, haksızlık, hırsızlık ve yolsuzluk yapan domuz” biçiminde güncellemişlerdir. İşte bu açılım, tanım ve ölçüye (miyara) vurulduğunda tipik bir domuzluk; Başka bir deyişle haksızlık, hukuksuzluk, gasp-irtikap ve hırsızlık vakıası olarak karşımıza çıkıyor “futbolda/sporda şike…”
Kısaca “futbolda şike” olarak adlandırılan insanlık dışılık, taraftarın alçakça, kalleşçe istismarı, rezillik ve ahlâksızlığın patladığı günden beri dikkat ediyorum. Tıpkı Güneydoğu da “aleni isyan, sözde özerklik ilânı ve başkaldırıyı” demokratik inisiyatif ve masum insan hakkı kullanımı biçimi tanımlayıp, beyin yıkayan provokatörler gibi;, Şike ile itham ve infaz edilen kesim için, onlar Atatürkçü, Kemalist ve Cumhuriyetçidir diyen geri zekâlı aptal ve yobazları seyretmek insanı kahrediyor.
Bu echelü cühelâ, akılsız, vicdansız ve fanatik mazarrat yoksa siyaset mi yapıyor?
Yoksa gerçekten Mustafa Kemâl Atatürk’ün spor konusunda ne düşündüğü ve neler söylediğinin; Türk gençliğine emanet ve vasiyetinin farkında mı değiller?.. Yoksa gözleri kör, kulakları sağır ve beyinden özürlü olduklarını mı düşünmek gerek!..
ATATÜRK’ÜN SPOR İLE İLGİLİ SÖZLERİ:
Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben Sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.
“Her çeşit spor’u Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurlarından saymak lâzımdır. Bu işte hükümetin şimdiye kadar olduğundan çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından milli heyecan içinde, itina ile yetiştirilmesi önemli tutulmalıdır.
Türk milleti anadan doğma sporcudur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarını bile harman yerinde güreşirken görürsünüz. Ata en çok ve iyi binen yalnız Türk erkekleri değildir. Türk kadını da bu işi iyi bilir.
Türk çocuklarına sporun bu günkü tekniğini öğretmek ve bunların bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor ortaya koymak gerekir. Buna lüzum var mı, yok mu? Gibi soruya söyle cevap verilebilir. Esasen yoktur; fakat hakikati ufak bir örnekle ispat edebilmek için gereklidir.
Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyetli olan erdemli ve kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık delilidir. Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.”
Atatürk’ün emanet ve vasiyeti mesabesindeki bu sözler, aynı zamanda spor ahlâkı, sporcu centilmenliği, yükselen insani değerler, şahsiyet, haysiyet, seviye ve seciye kriteridir. Bu anlam ve bağlamda spor’a bakandan (izleyici-taraftar) ziyade spor yapan ve nezaret eden yöneticilerin “ahlâken çok yüksek olmaları gerektiği” bir zorunluluk olarak işaret edilmekte..
Emanet, vasiyet ve evrensel hakikat bu; Ya şike yapan güruh için ne demeli?
Çok büyük paraların ve rantın döndüğü futbolda, şike ve teşvik primi gibi insanlık dışı menfur olayların varlığı maalesef gerçektir. 1990’lı yıllardan, günümüze süren bu durum, hep gözlerden kaçırılmak istenmiştir. Bilhassa T. Çiller’in Başbakan, Şenes Erzik’in TFF Başkanı olduğu dönemde, 1995-1996 sezonuna göz atmak gerek. TFF Başkanı Haluk Ulusoy’un görev yaptığı sırada, Macaristan, Romanya'yı yenseydi, Milli Takım grup 2. olarak 2000 yılı Avrupa Futbol Şampiyonası’na gitmeyi garantileyecekti. TFF, eski Macar teknik direktör Kalman Meszöly aracılığıyla Macaristan'a 750 bin dolar teşvik primi gönderdi. Romanya Macaristan'ı yenince bu para konsolosluk kanalıyla Türkiye'ye iade edildi..." Skandal patlayınca, dönemin F.Başkan vekili A.Aksu: “Rakiplerimiz nasıl mücadele ediyorsa, biz de öyle ediyoruz" dedi.
Futbolda yaşanan kirli ilişkiler, 2005’de TBMM Şike Tahkik Komisyonunda gündeme getirilmişti. Ortaya atılan vahim iddialar sohbet ve dedikodu kapsamında değerlendirildi yargı yoluna gidilmedi. Sonuçta: Yasa, ahlâk ve hukuk dışı Şike ve teşvik primi uygulaması, asla kabul edilemez tiksindirici bir olaydır, tam bir şerefsizlik ve ahlâksızlıktır. Hükümetlerin bu lânet kalkışma ve organize hırsızlık örgütlenmelerine karşı çok ciddi tedbirler alması; Türk sporunu şanlı ve şerefli bir yolda tutması şarttır. Aksi takdirde bu bir meşruiyet sorunu olur.
VATANA İHANET Mİ? YOKSA PEŞKEŞ Mİ? YALAN MI?..
YUNAN İŞGALİ ALTINDAKİ TÜRK ADALARI
Ayrıca, Aydın il sınırları, Ege Denizi yakın kıyı şeridinde yer alan Eşek ve Bulamaç adlı Türk adalarının 2004’den itibaren Yunan işgaline terk edildiği iddia olunmakta; Konu başta DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek olmak üzere 05 Mayıs 2011 tarihinden beri yoğun bir şekilde kamuoyunda tartışılmaktadır. Üç aydır pek çok kişi, kurum, STK ve medya tarafından halka açıklanan ısrarla cevap beklenen konuya; “NEDEN?” ve “NİÇİN?” hâlâ, onurlu ve sorumlu bir bakan veya Recep Usta tarafından cevap verilmemektedir?..
Kamu vicdanı gerçeği bilmek istiyor. Gerçek nedir?