Atalarımıza Soykırımcı Dedirtmeyiz!
“Atalarımıza soykırımcı dedirtmeyiz” diyorlar.
Ne ilkel bir laf!
Bu lafın anlamı, anlamsızlığın kakofonisidir!
Siyaset ve tarih açısından ise, saçmalığın daniskasıdır. (Elbette bir soyutlama, genelleme olarak milletlerden, dinlerden, atalardan söz edilir. Ancak bu genellemelerden, yargılar üretilemez; Türkler iyidir ya da kötüdür veya Müslümanlar iyidir, kötüdür vs. gibi)
Bir sosyoloji öğrencisi, bir siyaset bilimi veya tarih öğrencisi böyle bir laf etse, ona diploma verilmez!
Ancak bizim gibi ülkelerde verilebilir!
Verilebilir çünkü bu toptancı laf totalitarizmin, faşizmin, kavmiyetçiliğin ve dahi hücrelerine milliyetçilik zerk edilmiş ümmetçiliğin özüne uygun bir laftır
Ne yazık ki bırakınız üniversite öncesi eğitimi, üniversitelerimizde bile genel olarak bu otoriteryenliğin ruh iklimi egemendir. Yani böylesi üniversiteler ki, adları üniversitedir; üniversitenin ruhu olan özgürlüğe ve bilimselliğe ihanet etmişlerdir!
Nice profesörler var ki, örneğin televizyonda konuşurken titri yazılmasa, toplumsal sıradanlığın sokaktaki bir kişisi sanabilirsiniz.
Başbakan da dâhil, siyasetçiler bu lafı devletçi kafanın refleksiyle, oy kaygısıyla, bilinç düzeyleri gereği veya toplumdaki sıradan seviyenin devamı amacıyla ediyor olabilirler. Her halükarda bu lafı edenler, kendilerine gaz enjekte ediyorlar.
Cam kâseyi yere düşürdüğünüzde, kâse nasıl tuz buz olursa, bu süslü lafın sıradan, sığ ve anlamsız olduğunu da birkaç pratik örnekleme sorusuyla tuz buz etmek mümkündür.
Demek atalarınıza soykırımcı dedirtmezsiniz!
Demek atalarınız soykırım yapmazlar öyle mi?
Sizin atalarınız kim?
Bundan 100 yıl sonra (tabi bu soy sopçu, atacı lafları kalırsa) denilse ki, Türkiye’de nice darbeler oldu, nice insanlar idam edildi, binlerce insan yargısız katledildi, akıl almaz işkenceler yapıldı, insanlar korkunun gölgesinde yaşatıldı, Türkiye devleti çeteleşti vs.
Birileri de çıkıp dese ki, ben atalarıma bu lafları söyletmem; atalarım ne darbecidir, ne işkencecidir, ne katildir!
Eğer böyleyse, yani 100 yıl sonra atalarına laf söyletmeyenlerin bugünkü ataları kimler olur?
Başbakan Tayyip Erdoğan mı?
Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Kenan Evren mi?
Tansu Çiller mi?
Mehmet Ağar mı?
Fettullah Gülen mi?
Bülent Arınç mı?
Musa Anter mi? (Bu bir Kürt, atadan sayılmaz!)
Abdullah Öcalan mı? (Hele bu, atadan hiç sayılmaz!
Yaşar Kemal mi?
Orhan Pamuk mu?
Hırant Dink mi? (Pardon sayın atacılar, Hırant Ermeniydi. Sehven yazılmış!)
Ogün Samast mı?
Yusuf Halaçoğlu mu?
Ayhan Çarkın mı?
Abdullah Çatlı mı?
Ömer Lütfü Topal mı?
Bu listeyi alabildiğine uzatabiliriz.
Dikkat ederseniz bu listede yan yana gelmeyecek, getirilemeyecek isimler var.
Tayyip Erdoğan ile Çevik Bir’i yan yana getirebilir misiniz?
Veya Başbakan Erdoğan, Ömer Lütfü Topal ile birlikte anılmak ister mi?
Kenan Evren ile Yaşar Kemal’i bir araya getirebilir misiniz?
Maktul Ömer Lütfi Topal’la katili Abdullah Çatlı’yı yan yana getirebilir misiniz?
Toplum katmanlardan, sınıflardan ve birçok alandaki farklılıklardan vs. oluşur.
Toplum dediğimiz, atomlar halindeki bireylerden değil, diyalektik ilişkiler ağındaki bireylerden oluşur.
Toplum, yönetenlerden ve yönetilenlerden oluşur vs.
Ne kadar bildiğimiz ‘iyi’ ve ‘kötü’ kavramı varsa, işte onlar bu insanlarda ve insanların oluşturduğu toplumlarda mevcuttur.
Yani toplum tek tipliliğe zorlanabilir ama tek tip toplum yaratılamaz!
Uzun lafın kısası, hanginiz bir katille, bir hırsızla, bir şerefsizle yan yana durmak ister?
Hanginiz onurlu, vicdanlı, adil insanlarla yan yana durmak istemez?
Demek ki bu atalar dediğimiz her ne ise, bunlar tek tip değiller.
Şu atalarınız kimler hele bir adını koyun!
Eğer Başbakan Erdoğan bu lafı söylerken kendini yukarıdaki isimlerle özdeşleştiriyorsa, benim söyleyecek hiçbir lafım yoktur! Buyursun koysun!
Atacılar, soy sopçular, kahraman atalarım edebiyatı yapanlar, milletleri asiller ve asil olmayanlar diye görenler; 100 yıl sonraki Türkiye’de insanın ataları kimler olacak?
Bu memleketi soyup soğana çevirenler mi, katiller mi, orospular mı (orospulara saygı duyuyorum – bu sözcüğü çıkarıyorum) yoksa vicdanlılar mı, onurlular mı, alnı açık yüzü aklar mı?
Peki, gelelim bugüne; sizin 100 yıl evvelki atalarınız kim?
Yarın da onları aramaya çalışalım; bakalım karşımıza kimler çıkıyor?