Asya’nın İlk Transgenik Sebzesi; Patlıcan
Patlıcan her ne kadar Hindistan kökenli ise de, bu sebzenin Avrupa'ya girişi 16. yüzyıla raslar. Düşük kalorisine karşı yüksek besleme değeri, kalsiyum, fosfor, A, B1, B2 ve C vitamince zenginliği ile Akdeniz mutfağının bu değişmez sebzesinin ekim alanı sürekli artış göstermektedir. Son yıllardaki dünya üretimi ise 30 milyon ton civarındadır. Bunun %50 si Çin'de, %30' Hindistan'da, % 4'ü ise ülkemizde gerçekleşmektedir. Kuzey Amerika'da "eggplant" ve Avrupa'da "aubergine" diye bilinene patlıcan, Hindistan'da sebzelerin kralı olarak bilinir. Kurak koşullarda da oldukça iyi verim sağlayabilen patlıcanın Hindistan'daki 1,4 milyon üreticisinin çoğu fakir - küçük çiftçidir.
Diğer taraftan Hindistan'da patlıcan tarımı özellikle fazla insektisit (böcek ilacı) kullanma zorunluluğu nedeniyle yüksek maliyetlidir. En önemli zararlı meyve ve sap kurdudur (MSK) (Leucinodes orbonalis - Lepidoptera). Mücadele yapılmadığında %70 lere varan zararı nedeniyle, sezon başına yüzleri bulan ilaçlama yapıldığı bilinmektedir (http://www.munisentzool. org/yayin/vol4/issue1/257-267.pdf). Fakat bu yüksek oran kimyasal kullanımı masrafları artırmakla kalmaz, kalıntı nedeniyle gerek insan ve gerek çevre sağlığı açısından büyük sorun oluşturur. Tabii ki zarar bununla da kalmamakta, kimyasallara dayanıklılık, zehirlenme, hedef dışı ürünlere zararlara da neden olmaktadır. MSK zararı bitkide gelişmeyi engellemenin yanında, meyvede %95'lere varan ürün kaybına ve pazarlanabilme kaybına neden olmaktadır. Bu boyutta zarar karşısında 2000'li yıllarında özel ve kamu sektörü işbirliği ile Bacillus thuringiensis'nin cry1Ac geninin transferi ile yola çıkılmıştır. Çalışmalarda "35S" promoteri ve markör gen olarak da "nptII" ve "aad" kullanılmıştır.
Transgenik teknolojisi üniversitelerin kullanımına açık tutulurken Bt geninin açık tozlanan çeşitlere de aktarılması gerçekleşmiş, adeta fikri mülkiyet – ıslahçı hakları sorun olmamıştır. İşin çok daha çarpıcı olan tarafı ise söz konusu teknolojinin Filipinlere ve Bangladeş'e ücretsiz olarak açık tutulmasıdır. Bt patlıcan Hindistan'da geliştirilmiş ve kabullenilmiş olan ilk biyotek üründür. Gıda ve çevre güvenliği, sağlık, biyoçeşitlilik açısından bir dizi araştırması yapılmıştır. Tavşanlar, kanatlılar, keçiler, süt inekleri üzerinde yapılan araştırmalar bu transgenik çeşitlerin transgenik olmayanlar kadar güvenli olduğunu ortaya koymuştur. Polen kaçması, toprak mikroorganizmaları ve hedef olmayan mikroorganizmalar üzerindeki etkileri, proteinin parçalanması, baskınlığı açısından yapılan denemelerin sonuçları da güvenirliğini doğrulayıcı niteliktedir.
Yaprak afitleri, gelin böceği, çekirge, örümcek gibi yararlı böcekler üzerinde de olumsuz bir etkisi gözlenmemiştir. Bu transgenik patlıcanın üretimiyle MSK için gereksinim duyulan ilaçlama %77, diğer zararlılar için gerekli ilaçlama da % 42 azalmaktadır. Bu da patlıcan üreticisinin ilaç kullanma zorunluluğunun azalması ve üründe ilaç kalıntısı riskinin kalmaması demektir. Pazarlanabilir meyve verimi; hibritlere göre %116, açık tozlananlara göre %166 daha fazladır. Bu transgenik çeşit sayesinde üreticinin geliri artmakta ve ülkeye yıllık 400 milyon dolarlık artı değer sağlanmaktadır. Pamuk ekim alanlarının %65'ini kaplayan Bt pamuktan sonra Bt patlıcan, Hindistan'da biyoteknolojinin, gıda güvenliği açısından ne denli etkin bir teknolojik gelişme olabileceğini göstergesidir. Bu gelişme tarımsal biyoteknoloji konusunda özel ve kamu kuruluşlarnın ortak hareket edebileceklerini; Bt teknolojisinin yalnız bazı uluslar arası firmaların tekelinde olmadığını sergilemektedir.