Asumanca!
Her şey paylaştıkça güzel.
Elemler, kederler, hüzünler, sıkıntılar, sevinçler, mutluluklar…. Paylaştıkça azalır, paylaştıkça çoğalırlar…
Ailelerimiz, akrabalarımız, dostlarımız hep bugünler için vardırlar. Ama en çok kötü günler için… Çünkü kişi kötü anlarında yalnız olmak istemez. Kendisini anlayacak bir çift göz, samimi bir yürek, sağlam bir akıl ve gerekirse göz yaşları ile ıslatabileceği bir omuz ister… Bulunca da sımsıkı sarılır o kişiye. Bağları kopsun istemez, her daim yanında görmek ister. En ufak bir sıkıntısın da ya da mutluluğunda arayacağı kişi o olur ve o kişiyi asla kaybetmek istemez.
Kişinin verdiği desteği ( maddi veya manevi )kötüye kullanmaz. Aynı şekilde de o kişinin de yanında olmak ister.
Fakat bu her zaman böyle olmaz. İyi niyeti, samimiyeti kötüye kullanan insanların sayısı ne yazık ki çok. Siz her türlü fedakarlıkta bulunursunuz. En çok da zamanınız dan fedakarlık edersiniz. Beyninizi karşı taraf için yorar, kalbinizi ona odaklar, aklınızı onun için kullanmaya çalışır, sıkıntısından, hüznünden kurtulsun diye çenenizi yorarsınız. Her zaman dinleyen, kol kanat geren olursunuz. Karşı tarafında bunu anlamasını beklersiniz. Çok nadir anlaşılırsınız. Çünkü genellikle kullanılırsınız. Siz onca fedakarlığa girersiniz ama kişi yine bildiğini yapar. Aynı acılarının içinde kıvranır, en ufak şeyleri dert eder, değişmek için her hangi bir çaba sarf etmezler. Sürekli mutsuz, sürekli depresyonda, hayattan zevk almayan biri olarak yaşamlarına devam ederler. Kendi çevrelerinde bir girdap oluşturup sizi de o girdabın içine almaya çalışırlar. İçinizdeki pozitif elektiriği alıp yerine negatif elektirik verirler. Duygularınızı sömürüp günlerimizin çekilmez hale gelmesine neden olurlar. En önemlisi ise mutlu anlarında ortalıktan kaybolurlar…
Bu aralar yeni bir söz duydum. ‘ Duygu Canavarları’ diye… Sanırım açıklaması şu şekildeydi: bu kişiler genellikle karı-koca, sevgililer ve bir kızı ya da erkeği etkilemek için uğraşan kişiler oluyormuş. Karşı tarafa sürekli duygu sömürüsünde bulunuyorlarmış. Hastalıklarıyla, zayıflıklarıyla ilgiyi ve sevgiyi üzerlerine toplamaya çalışıyorlarmış.
Ama bu söz sadece bu tarz insanları kapsamamalı. Az önce bahsettiğim kişileri de içine almalı. Çünkü o da bir çeşit duygu canavarlığı… Duygularınız bir nevi sömürülüyor, siz belki de güne çok iyi başladınız, mutlu ve huzurlusunuz ama bir anda duygu canavarı kişiler ortaya çıkıyorlar ve o güzel anlarınızı, duygularınızı elinizden alıyorlar. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi ortalıktan kayboluyorlar.
Bu noktada tavsiyem: Duygularınızdan ve samimiyetinizden fedakarlık etmeyi bırakıp. Sıkı bir temizliğe girip hayatınızdan bu kişileri çıkartın. Asla tereddüt etmeyin. Duygularınızın sömürülmesine izin vermeyin. Aksi takdirde kaybeden hep siz olursunuz…
Duygu sömürüsü-istismarı yapmak bazı kişilerde meslek haline gelmiş.
Ekim 20th, 2010 at 15:33Bunların istismarlarına uğradıkça insan bunları tanıyor.
Yani bu bukalemun lar karşıdan bakılınca tanınmaz pek.
Yaşamda tecribe kazanmak demek işte bu bukalemunları tanımaya başlamakla oluyor.
Bunları belli eden en büyük özelliklerinden birisi de İYİ GÜN DOSTU OLMALARIDIR.
Buradan kolay tanınırlar.
Mesela deniz kenarında bir yazlık alın ve bakın.
Sizi bir yıl içinde hiç arayıp sormayanları yazın yazlığınızın önünde sırıtık suratlarla bulabilirsiniz. Beleş tatil denince bunların eline kimse su dökemez.
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim Uğur Bey
Saygıyla
Ekim 20th, 2010 at 21:38