content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

22 Mar

Aslan Terbiyecisi’nden

Bazı kişiler ta çocukluk yıllarında, büyüyünce şöyle şah olacağına, böyle şahbaz olacağına karar vermiş olabilir. On yaşındayken ileride başbakan veyahut cumhurbaşkanı

olacağına ant içen olmuştur mutlaka... Kimler bu misyonlarını tamamladı, kimler açıkta kaldı bilemiyorum elbette ama benim hiçbir tarihi misyonum olmadı..
Birçok bilim adamının veyahut devlet adamının çocukluk yıllarında hiç de ümit vadetmediklerini okuyoruz sağda solda... Fakat tarih onları sonradan yazmıştır zira zaten tarih sonradan yazılır...
İçinde bulunduğumuz an kimse tarihî bir şahsiyet olup olmayacağını bilemez.. Bunun için çaba sarfedebilir belki ama zannetmiyorum ki tarihe mâl olmuş, kuşaktan kuşağa gelmiş, destanlaşmış kişiler o an bunun farkında olsunlar...
Bizim görevimiz basittir... Biz basit olanı değil, zor olanı seçiyoruz genelde ve Allah'ın işine karışıyoruz... Biz günahları ve sevaplarıyla insanız en nihayetinde... İnsan olarak bize düşen, kendi hayatımızda örnek olacak davranışlar sergilemek ve anı yaşamaktır... Bu anı yaşamaktan kastım "Carpe diem" değil... Yani isteyen o şekilde de yaşar ama benim kastım bu değil. Görevimiz, gelecekle ilgili projeler yapmak değil... O an ne yapıyorsak en iyisinin yapmak ve bırakmak...
İnsan bir gün tüm dehasını ortaya koyan eserler meydana getirebilir ama bizim düşündüğümüz gibi sonuçlanmayabilir/sonuçlana da bilir.. İlk başta ne olacağını kimse bilemez... Belki salının gelişi pazartesinden belli olabilir; buna bir itirazım yok...
Fakat, kimseyi bizi anlamadıkları için suçlayamayız ya da herkesin dehamızı takdir ettikmek için kuyruğa girdiği durumları nefsimize anlatmamız zor alabilir...
Önemli olan burada nedir? Eserimizin esiri olmamak.. Evet ilham önemli.. Bugün kim ne yazıyorsa ilhamla yazıyor... ve herkes kendine göre bir okuyucu buluyor... Orhan Pamuk kimine göre iyi bir yazar değildir ama başkasına göre bir dehadır...
Bana göre Üstad (Said Nursî) ilhamla yazmıştır... Kendisi de söyler zaten ama onun sözleri kendisini değil, Kur'anı anlatma yolunda olduğu için ilhamdır belki de...
Ve bunları yazması için bile ciddi bir alt yapısı vardır çocukluğudan beri ve hiç çizgi dışına çıkmamıştır. İşte burada genel kabul görmüş salının gelişi durumu söz konusudur..
Edison bir dehadır.. Kendisi için değil insanlık için sürekli çalışmıştır. Elektiriği bilmem kaçıncı denemesinde bulduğu söylenir. Onun bu buluşu da ona ilhamla olmuştur... ama bunun için o da sonsuz bir çaba sarf etmiştir..
Sözüm şu ki, evet insan kendi aleminde bir deha olabilir... Ruhu bedenine dar geliyor, kalbi atarken, kulakların sağır oluyor olabilir... Beste yaparken kuşlar ona eşlik ediyor olabilir... Tüm hücrelerinden mürekkep aktığını hissediyor olabilir... olabilir, olabilir, olabilir...
Bütün bunlar tahmin ettiğimiz sonuçları bize verebilir de vermeye bilir de... Bir hedefimiz olmalıdır; fakat eğer bir bölüm insan bizi anlamazsa, bunu hor değil, hoş karşılamalıyız... Eğer bir gün olur da kader bize dileklerimizi vermez ise "ne talihsiz adamım!" deme lüksümüz yok bir bakıma... Nihayetinde imtihan dünyasındayız... ve benim tecrübelerim bana gösterdi ki aklıma koyduğum, "illa olacak!", dediğim şeyleri hep bir ayak boyu kaybetmişimdir...
Takıntılarımızdan kurtulmadığımız sürece kapanan yollar açılmaz ve bu yollar basamak basamaktır.. Her saplantıda yeniden tıkanır... Bir üst seviyeye geçmek için yolların açılması gerekir.
Türk Dili ve Edebiyatı Prof. Dr. Osman Öztürk vardı. İslami Edebiyat dergisinin sahibi.. Tanışıklığımız yıllar öncesine dayanır... O bana ilk gençlik yıllarımda "sende yazar kumaşı var" diyen ilk kişidir... On sekiz (18) yaşında ilk makalem o dergide yayınlandı... Kitap yazmayı planlıyordum, kendimi çok iyi hissediyordum bu konuda ama olmadı... Hâlâ da olabilir ama bunun için çok büyük bir arzum yok... Ayşe Kulin 40 yaşında adını duyurdu... Daha zamanım var demek ki...
Bizde durumlar biraz karışıyor... Sarayın bekçisiyiz ama saray bize aitmiş gibi davranıyoruz... "Hayır böyle yapmıyorum" desek bile gelene gidene "Bana bak! Bu saray benden sorulur! Buranın bekçisi benim!" diye fırça kayıyoruz... Oysa sarayın gerçek sahibi bir gün bizi bu bekçilikten de azledebilir...

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank