Aşk’ı Arayan Çocuk!
Çocukluğunda aşk için yola çıkmış bir avare, fakir bir ailenin çocuğu yokluk ve çaresizlik onlarla bütünleşmiş bırakmıyordu. Arkadaşlarıyla bir araya gelir sohbet ederlerdi, kendi yokluğunu hissediyordu aralarında sessizce dinliyor anlam vermeye çalışıyordu kendi doğruları vardı elbet. Fakirliğin verdiği o eziklik onu engelliyordu. Bir gün yalnız başına dolanırken sokakları kendi doğrularımı söylemek istiyorum benimde varlığımdan haberleri olsun dedi; kendince bir kara vermişti başlamak gerek bazı şeylere benimde aşka dair paylaşacağım olgularım olsun.
Köyün tek kanalı vardı, kızlar gelir o kanalda su götürür bulaşıkları yıkarlardı. Kuytu bir köşeye çekip kendisini, bakınmaya başladı, hangisi olabilir acaba! diye söyleniyordu. Kendi durumunda olan birini arıyordu lüks yaşantısı veya durumu iyi olan birini değil. Bunun farkındaydı söylese bile bu eziklikten dolayı kabul etmeyecekti. Evet, gözüne kestirdiği biri olmuştu acele ile eve giderek dizleri yırtılmış pantolonunu giyip sarı tişörtünü de üstüne giydi kendine güveni gelmişti belki. Giyeceği en güzel elbisesini giymişti. Kanala doğru yol almıştı aşkı arayan çocuk. Yolda yürürken kendisine bakar saçlarını tarar acaba olmuş mu diye kaygılanıyordu. Evet, zamanı gelmişti kendi köşesine çekilip kızın gelmesini bekledi. Ve nihayet kız görünmüştü kızın yanına yanaşıp, beğendiğini ve ona karşı bir takım duygular beslediğini söylemek istiyordu. Yinede kendinden korkuyordu reddedilmek onu tamimiyle yıkacaktı.
Evet, bunun farkındaydı. Bir an olsun kendindeki gücü toplamış yüreğindeki boşluluğu doldurmak için yanına yaklaşma cesaretinde bulundu. Evet, söylenecek o kelimeye gelmiş ti sıra, bunu nasıl izah edebilirdi peki? Elleri titriyor gözleri kaçamak bakıyor, sözler dudağında düğümlenmiş kendini ifade edemiyordu. Derin bir nefes alarak merhaba sözcüğü çıkmıştı ağzından artık. Geri dönüşü olmayan bir utangaçlık sarmıştı her tarafını, kızın hayretler içinde ona bakması kalmıştı zihninde içinde. Acaba! Beni sevecek mi benim bir parçam olacak mı hayalini kurup duruyordu. Ve o an kızın buyur ne istemiştin? Sesiyle kendisine gelebildi. Utangaç bir tavırla seni seviyorum dedi. Ve oradan uzaklaştı arkasına bakmadan, yolda hızlı adımlar atarken kendisine kızıyordu keşke söylemeseydim neden böyle bir hata yaptım ki! Utanmıştı beklide ama sevmek onunda hakkı değil mi. Söylediği kelimelerden pişmanlık duyuyordu. Arkadaşlarıyla buluşmuştu olayı anlatsam mı ki dedi.
Evet, vakti gelmişti benimde paylaşacağım bir durumum var nasıl olsa, bunu arkadaşlarına anlattı. Arkadaşları onu anlamamıştı etrafta sadece kahkaha sesleri sarıyordu. Onlara söylediğinde pişman olmuştu ama elden bir şey gelmiyordu. Gece olmuştu evin kapısına küçük bir kız gelmişti. O kızdan haber getirmişti kızın ona gönderdiği haber. Benim onu sevmem için önce o yırtık pantolonunu değiştirsin demişti. Dünyası kararmıştı her şeyden pişmanlık duymuştu yapılacak bir şeyin olmadığını anlamıştı belki. Belki de onun için bir dönüm noktasıydı. Kendisini tamimiyle yalnızlığa bırakmıştı, kendisini kilitli kapılar arkasında gizliyordu emeğini sarf etmişti kendini donatmıştı o kapalı kapılar ardından. Anlamlaştırmıştı hayatı. Kendisini tanımıştı artık ve hayatın yaşanır bir hali olması için. Sadece aşk bir bayan ve bir erkek arasında geçen sevgi sözcükleri değildi, aşk demek dünyayı yaşamak benliğini bilmek ve kendisini hayata adamak, aşk böyle olmalı diye kanata ve Varmıştı.
Hayat acımasız bir hal almış. Aslında hayat acımasız değil acımasız olan içindeki insanlardır.
Biz sevgiyi,aşkı hep bir mal olarak gördük. kullanılacak bir eşya;içilecek bir meşrubat olarak benimsedik;oysa aşkın değeri bunlarla ölçülmez. kendini bilmeyen, bilmez insanlar aşkı bu şekilde görebiliyorlar. bunlar gerçekte yaşanmış olaylardır.ve ben tanık oldum üzuldüğüm nokta şudur ki; bilmez insanlar tarafından aşk,yıpranıyor. lütfen gerçek sevgi ve aşka sahip çıkalım... sayın hocam yüreğinize sağlık bizi aşk konusunda bilinçlendiriyorsun saygılarımı sunarım.
Mart 6th, 2010 at 00:18kendini bulmak hayata yenilmemek, kendi aşk dünyasında sarhoş olmak ve bunu farkına vara bilmek en büyük erdemlilik demektir. gerçekten aşkı çok yıpratıyoruz patavatsızca kullanıyoruz bunu önlemek için aşkı olduğu gibi yaşamak isteyelim ve o şekilde yaşatalım. ve ayrıca hocam çok duygusal yazıyorsunuz biraz yazı türünü değiştirseniz daha iyi olmazmı eleştirmiyorum ama okudukça yüreğim çocuklaşıyor. gelecek yazınızı okuma dileğiyle.........
Mart 6th, 2010 at 00:27içimizdeki bizle tanıştırdın bizi... aşkın ne olduğunu senden öğrendik. denizde yelken, havada kanat oldun bize... Yeni yazıarınızı sabırsızlıkla beklıyoruz hocam. sonsuz teşekkür eder saygılarımı sunarım... Çırağın ..............
Mart 17th, 2010 at 19:03umutların ve ümitlerin kadar büyüksün
Nisan 10th, 2010 at 17:33helal olsın dayı sana
Mart 8th, 2011 at 18:56