“Aşk Medeniyetine Yolculuk” Üzerine
Yarınlar” size neler hatırlatıyor? Bu soruda kast edilen “yarınlar” kelimesi, takvimlerde gösterilen günler, aylar ve yılları hatırlatıyorsa hemen söyleyeyim; hiçbir şeyi hatırlatmıyor demektir. Yarınlar yani geleceğimiz. Zamana mekâna bağlı olamayan geleceğimiz. Eskilerin “namütenahi” dedikleri günümüz tabiriyle ancak “sonsuz” olarak tercüme edilmeye çalışılan bir kelime. İnsanoğlu niçin yaratılmış? Kur'an-ı kerimde insanın niçin yaratıldığı bildirilmiştir: “Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Zariyat 56 Mademki insanların yaratılış gayesi belli o zaman “yarınlar” denilen şey içerisinde bu gayeye uygun yaşamak düşmez mi bize? Bunun için de yaşarken insani ve manevi bazı davranışlarımız olacaktır.
Yemek, içmek, okumak, öğrenmek, usulünce eğlenmek ve bunları bir “had” içerisinde tamamlamaktır. Yoksa diğer canlılardan farkımız ne olurdu ki? Eğitimci şair-yazar dostum “Aşk Medeniyetine Yolculuk” adlı eserini okurken bunları düşündüm. Yarınları, daha yarınları ve daha da yarınları.
Mademki bu alemde “şimdilik” biz yaşıyoruz bu sonunu ve başını bilmediğimiz alemde sona erecek olan ömrümüzü faydalı işlerle doldurmak gerekmez mi? Kitabın akıcılığı, belagati, fesahati hakkında bir şeyler yazacak ilme sahip değilim. Ben anlatılanlar üzerinden veya anlatılmak istenilen neyse onun üzerinden üzerime düşen hisse ne ise ancak onu kaleme alabilme takatine sahibim.
Gerisi benim için de haddi aşmak olur. Kısaca ukalalık sınıfına girer. İki bölümden teşekkül etmiş kitabın il bölümü herkes için altın öğütler niteliğindedir. Not ettğim her cümleyi buraya yazma imkânım yok. Ülkenin hatta dünyanın insani ve manevi değerlerden uzaklaştığı bu günlerde “insan nasıl olunur”un cevaplarını bulabileceğiniz yazılar bunlar.
Burada “insan”dan kasıt rıza-i ilahiye de makbul olan insan. Yoksa biyolojik olarak ülkemizde ve dünya da çok var. Ayrıca hem “insan” hem cemiyet üzerinde durulmuş. Böylelikle cemiyetlerin ki şimdi “toplum” diyorlar; başka topluluklar üzerindeki tesirinin ehemmiyeti belirtilmiş olmaktadır.
Gelelim kitabın ikinci kısmına. Ben maarif nazırı olsam buradaki yazıların bir kısmını yine yazarın kendisine sadeleştirip ders kitabı yapardım. Sadeleştirmekten kastım daha küçük sınıfların da anlamsı için. Yoksa bir fazlalıktan ibaret olduğundan değil. Türk gençliğinin nelere dikkat etmesi ve nasıl olması kitabın bu kısmında çok net olarak kaleme alınmıştır.
Ahmet Sezgin'i bir kere daha tebrik eder bize ve ülkemize böyle bir eser kazandırdığı için kendisine teşekkür ediyorum. Daha nice eserlere imza atması temennisiyle kendinse başarılı bir gelecek niyaz ederim