Aşk Hayattır
AŞK HAYATTIR
Zeytinburnu, Veliefendi’de oturduğumuz günler. İlkokul ikinci sınıfa gidiyorum. Mahallemizin güzel kızlarından. Yaşça benden çok büyük. İsmini bugün hatırlamıyorum. Bana ‘nişanlım’ diye takılıyor.
Dokuz yaşın verdiği güvenle(!) böbürleniyorum. İlk aşkım. Ne yapmalıyım. Ona hediyeler almalıyım. Ama ne alabilirim? Bilmiyorum.
Bir bakkala gittim. Bir avuç toka aldım. Tokaların yanına okulun duvarına yaslanarak çektirdiğim yakışıklı fotoğrafımı da ekleyerek hediyemi verdim. Havamdan geçilmiyor. Akşama eve gittiğimde, babam “Ne o, kıza hediye almışsın. Hayırdır.” Ne diyeceğimi şaşırdım. Ne diyebilirim? Mırın kırın.
Yıllar sonra düşünüyorum da; herkes kendinden yaşça büyük kızlara aşık olmuştur. Hoştur, o günler. Çocukluğun verdiği saflıkla, aşık olmak. Aşkı hissetmek, hayatı dolu dolu yaşamak, ne güzeldir.
Yıllar sonra büyüdük. Yeniden aşklar yaşadık. Ve ben tüm aşklarımı çocukluğun saflığı ile yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum.
Çocukluğumu hatırladığımda, ilk aşkım(!) aklıma gelir ve yüzümde mutlu bir tebessüm belirir, mutlu olurum.
Çünkü aşk hayattır ve hayatı aşkın coşkusuyla yaşamak gerekir.
Mutlu pazarlar. Aşkınız yanınızda olsun ve sizi hiç terk etmesin. Terk etmesine de izin vermeyin.