Aşırı Dinciler!
Laik, demokrat, hukuk devletinin karşılaştığı en korkunç heyuladır aşırı dincilik. Mevcut rejimi yıkmak istemekle beraber, yerine bir iran, bir Malezya getirmektir. Kelimedeki ‘dincilik’ mevhumuna bakmayın, din diyanetle hiçbir alakası olmayan, sadece kendisine empoze edilen fikir çılgınlığını yaşamaktır. Ve bu idealleri uğruna önüne çıkan bütün engelleri aşmada, kendisini vazifeli bilen, bu vazifeyi bazen ‘cihat’, bazen de ‘şeriat’ başlığı altında değerlendiren insanlardır bunlar. Kendi sosyo-kültürel stratejileriyle yaşayan ‘sadece kendi yaşasa yine yeter fakat’ başkalarına da bunları dayatan güruhtur bunlar. Hepsi böyledir yani... Dini, siyasete sokan; ‘Efendim Allah şöyle buyurmuştur’ cümleleriyle başlayan sıralamaları, dini ticarete sokduğunda da sanki dinin bütün hükümleri ticaret üzerine kurulmuş gibi, ticaret fetvaları sıralayan kişiler... Akmerkez’de namaz kılan, okulun çatısında cumaya duran kişiler. Tarikat kurup beraber biraraya geldiklerinde ülkeye nasıl başörtüsü takabiliriz, üryanların da nasıl kellelerini alabiliriz türünden irade çılgınlığı yaşayan kişiler... Anayasa neymiş, şer-i hükümler uygulansın ve ülke irticanın gömülü karanlığına saplansın, birkaç sene sendelesin, batsın, göçsün fakat örtünsün temrinlerini yapanlardır aşırı dinciler.
Tüm yazılanlar medyanın aşırı dinciler için giydirdikleri urba yada kılıflardan bazılarıdır. Bazıları manşet olarak ortaya çıkarken, bazıları ise arasayfa yazarlarının yazıları... Hangileri doğru? Gerçekten bunlar kimler? Bu müthiş hadiseyi birkaç madde de ele alalım.
1- Aşırı dinciler diye, dini hayatta bir kavram yoktur esasen. Din aşırı yaşanmaz. İdeal ölçülerle sınırlandırılmış, yapılması ve yapılmaması belli olan çizgilerle sınırlandırılmış bir yaşam biçimidir dini hayat. Yani bir insan, eğer bir çizgide yaşamak istiyorsa onun dışına çıkmamalıdır, çıkamaz. Bu bağlamda insan yaşarsa, severse, bağlanırsa, ya dini hayatı yaşar, ya da yaşamaz. Siz bunu dinci olan ve dinci olmayan şeklinde ikiye ayırabilirsiniz. Aşırı dincilik diye bir mevhum yoktur, din aşırı yaşanmaz.
2- Peki bu yapılanlar aşırı dincilik değil de nedir diye 2. Maddeyi ele aldığımızdda şunu görmekteyiz. Fikri ve cibilli karakterini tam manasıyla oturtamamış insanın, az yada biraz fazla din bilgisiyle, şuurlu olmayarak! yaptığı davranışlardır. O çılgınlık ve aşırılık, yani o hal ve durumu değerlendirecek olursak; din aşırı bir kavram değildir. Bütün dinler de aşırılıktan kaçınmayı esas olarak elealmıştır. Aşırı birşey varsa o da tam manasıyla yaşadığı dini, felsefeyi bilmeyen, karakter ve şuuru tam manasıyla idrak soluklarını yaşamayan insanların ürünüdür. Kaçılacaksa dinden değil, o insanlardan sakınılmalıdır.
3- Nasıl dini, diyaneti tanımayan bazı kendini bilmez olarak nitelendirilenler insanlık namına densizlik yapıyorsa; ki onun o aşırı durumu dinsizliğinden kaynaklanmadığı gibi, onun psikolojik ruh haleti sorgulamalıdır. Aynen öyle de tam manasıyla kıvamını tutturamamış bir kişinin ya da bir topluluğun dinle beraber sosyo-kültürel hayatını birbirine karıştırması durumu da onun bağlı bulunduğu yerden gelmez, kendi kafasındaki kurtlardan, psikolojik ruh haletinden meydana gelir.
Bu konuyla ilişkin bir örnek verecek olursak; tarikat ‘yol’ demektir. Yolda bir sorun olmayabilir fakat o yolun kullanan yolcular farklı farklı olabilir, çeşit çeşit insanlardır. Yolcuların ser-hoş olması yolun bozukluğunu değil, yolcunun hedefte olmadığını gösteririr.
Laiklik, sekülerizm,... naraları atan birkaç kişinin cebine milyon dolarlar indirmesi
Atatürki, İnönü,... çığlıkları atan birkaç insanın da o perdenin altında pek çok sahtecilik yapması, nasıl o kavramları ve kişileri etkilemiyorsa, öyle de dini hayatını tam yaşayamayan, gittiği yolu(tarikat) tutturamayan insanların o sefil durumları da dinin güzelliğini, yaşanabilirliğini, ideallerini etkilemez ve etkilememeli!