Âsım ile Halûk’un Hikâyesi
Sevgili okuyucular, bugün 'Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyoruz. Bu münasebetle Pazar Sohbeti'nde 'Âsım ile Halûk'un Hikâyesi'ni anlatacağım. Efendim, bizim nesillerimizin ana münazara konularından birisi, Mehmet Âkif ile Tevfik Fikret'in ve özellikle 'Âsım' ile 'Halûk'un karşılaştırılması idi. Bendeniz, her zaman merhum Mehmet Âkif'ten yana olmuş ve 'Âsım'ı sevmişimdir. 'İstiklâl Marşı'mızın şairi, Müslüman, milliyetçi, vatan ve millet sevgisiyle dolu hakikî bir mücahit, tâvizsiz bir vatanseverdi. 'Âsım', onun Çanakkale ve Millî Mücadele gençliğine verdiği sembolleşmiş isimdi. Âsım, imanlı, vatansever, idealist ve Allah rızası için şahadeti göze alan gençtir. Âkif, 'Çanakkale Destanı' şiirinde 'Âsım'ın Nesli'ni şöyle terennüm etmişti:
'Âsım'ın nesli diyordum ya... nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek'
İşte bu Âsım'ın nesli, Çanakkale'de, 1. Cihan Harbi'ndeki bütün cephelerde ve Millî Mücadele'de, milyonlarca şehit vererek yeni 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu.
Tevfik Fikret, hümanist geçinen ve benzerine günümüzde de çok rastladığımız yabancılaşmış bir şairimiz ve aydınımızdır. Oğlu 'Halûk'a çok önem verir, onun şahsında enternasyonalizmi, materyalizmi ve ateizmi savunurdu. Şiirlerinde oğlu 'Halûk'u sembol olarak kullanırdı. Tevfik Fikret felsefesini şu cümleyle özetlemiştir:
Vatanım rûy-ı zemin (yeryüzü), milletim nev-i beşer (insanlık)
Günümüzde de bu tip aydınlar, ne yazık ki hâlâ hümanizm iddiasıyla İslâm, Türk, vatan ve millet düşmanlığı yapıyor ve terör örgütünün âmâline hizmet ediyorlar.
1905'te, Sultan Abdülhamid Han bir Ermeni Taşnak Komitacısı'nın suikastına mâruz kalarak kurtuldu. Bakınız Tevfik Fikret bu olay için 'Bir Lahza-i Teahhur' isimli şiirinde ne yazdı:
'Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
Attın... ama yazık ki vuramadın!'
Oğlu Halûk'a gelince, Hristiyan oldu ve Amerika'da bir Presbiteryan kilisesinin zangocu olarak öldü...
İşte bunun için ben Millî Eğitim Bakanı iken 'Elinde mushaf taşıyan uzay elbiseli gençlik yetiştireceğiz' demiştim. Âsım Nesli'nin tipik bir temsilcisi olan Başbakan Erdoğan, 'Dindar nesil yetiştireceğiz' dediğinde bu imanı, vatanseverliği ve idealizmi kastetmişti...
***
Bu 19 Mayıs'ta ben müsterihim; çünkü Türk Gençliği'nin emin ellerde olduğuna inanıyorum. Gene 'Âsımlar' iş başında... Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Bakan Yardımcısı Yusuf Tekin ve Müsteşar Basri Hakan Hakyemez başta olmak üzere, yepyeni bir 'Âsım Nesli', gece gündüz çalışarak gençlerimiz için yüzlerce proje üretip süratle uygulamaya koyuyorlar.
Bu projelerden bazılarının sadece isimlerini sayabileceğim: 'II. Gençlik Şûrası', 'Gençlerin İyilik Ağacı', 'Seyyah; Ulu Çınarın İzinde', 'Seyyah; Bizim İller', 'GARD projesi', 'Genç Girişimciler', 'Gençlik Treni', 'Ecdada Mektup', 'Yüz Güler Yüz', '1 Gün 1 Değer', 'Genç Anayasa Çalıştayı', 'Gençlik Çalıştayları', 'Uluslararası Gençlik Haftası', 'Sevgi Yürüyüşü', 'Yurtdışı Koordinasyon Ofisleri', 'Gençlik Kampları' ve spor projeleri, ayrıca çok çeşitli eğitim projeleri... Son olarak, ben de birkaç teklifimi sıralayayım:
Vekil seçilme yaşı 18'e indirilmelidir.
YÖK kaldırılmalı veya sadece 'koordinasyon' görevi yapmalıdır.
Yurt öğrencilerine 'bedava kahvaltı' projesi uygulanmalıdır.
Kitaplarda ve yayın sektöründe KDV sıfırlanmalı ve kitap maliyetleri sübvansiyonlarla düşürülmelidir.
Gençliğin spor ve boş zamanları değerlendirme projeleri yapılmalıdır.