Asıl İrtica
Merhaba değerli okurlarım. 1923 Yılından bu yana tartışıla gelen bir konunun yani “İrtica” konusunu gelin birlikte Kuran ve Bilimsel bakış açılarını temel alarak eleştirelim.
1. Kuran Ne Diyor?
Kuran’da, Hz. Peygamber: “Ben de sizin gibi bir insanım” (41/6) diyor.
Kuran’da, Hz. Peygambere: “Onlar arasında adaletle hükmet.” ( 5/42 deniliyor.
Kuran’da insana: “Kamu Hayatında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin.” (5/58) deniliyor.
Kuran’da insanlığa: “ Kamu Hayatında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmetmen için kitabı sana gerçeğin ta kendisi olarak indirdik.” ( 4/105) deniliyor.
Kuran’da Müslümanlara: “Dinde zorlama yoktur” ( 2/256)
1. Bilim( Tarih) Ne diyor?
Hükmün Kamunun elinde oluşu: 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile başlandı.
Hüküm makamının tek elde toplanması olan saltanat: 1648’de İngiltere’de I. Charles idam edilerek, 1798’de Fransa’da, 16. Lui idam edilerek, 1917 de Ekim Devrimiyle Rusya’da Çar Nikola idam edilerek kaldırılmıştır. Osmanlı saltanatı, 1920 de Büyük Millet Meclisinin açılışından iki yıl sonra kansız ve kararlılıkla 1922’de Mecliste kaldırılmıştır.
Hükmün adaletle sağlanması: 1920’de kurulan Büyük Millet Meclisi, 1923’de Cumhuriyet Rejimi kabul etti.
Hükmün eşitçe verilmesi: 1921’ de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu yürürlüğe girdi.
Hükme zorla bağlanılmasının kalkması: 1924’de Halifelik kaldırıldı.
Bu noktalardan hareketle Kuran atmosferinde teneffüs edilmekte olan Hüküm kavramı, emperyalizme karşı yapılmış olan Kurtuluş Savaşı’nın ardından layıkıyla yerine getirilmiştir. İrtica kavramının hedefi Hükümdür. Toplumları ileri ya da geri yöne doğru hareket ettiren faktör Hükmedici makamdır.
Hükmün niteliği, toplumun niceliğini belirleyen en önemli etmenlerin başında gelir. Kuran dahi bu konuya yüzlerce ayet ayırmıştır. Toplumun ve doğanın kaynakları üzerindeki hüküm koyucu mevki, bu kaynaklardan kimlerin, ne kadar yararlanabileceğini belirler. Hüküm koyucu mevki, sahip olduğu gücü bulunduğu toplumun yararına kullanabileceği gibi, o toplumu kendi çıkarı için de kullanabilir.
İşte, İrtica tam da bu noktada devreye giriyor. Eğer hüküm koyucu mevki, sahip olduğu hükmedebilme gücünü toplum yararına kullanıyor ve her türlü eleştiriyi de dikkate alabiliyorsa işte o zaman egemenlik irticaının dışındadır. Yok, eğer, hüküm koyucu, sahip olduğu bu gücü, toplumu kullanma, toplumsal ve doğal kaynakları kendi öz yararı adına kullanma adına eylemde bulunuyorsa işte o eylemler İrticai Eylemler diye adlandırılır.
Toplumlar için gelinen kimi noktalar artık geri dönüşü olmayan, dönülse bile toplum içinde asla ete kemiğe bürünemeyecek aşamalardır. Bizim toplumumuzda da Milli Kurtuluş Savaş’ımızdan sonra bunun gibi zirve noktasına varan sosyolojik gelişmeler olmuştur. İlginçtir, bu gelişmeler Kuran mantığı ile aynı paralelliğe sahip gelişmelerdir.
Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre İrtica için “Gericilik” denilmekte. Neye göre gericilik? Kime göre gericilik? Bunun en kuşkusuz cevabı Bilim ve Kuran’a göre diyebilir miyiz? Bu noktadan hareket edecek olursak Kuran, Peygamber de dâhil kimsenin asla eleştirilemez olmayacağını, her kesin bir birey olduğunu (41/6) söylüyor. Bilim de asıl meselenin kamu yararı olduğunu söylüyor.
Allah katında yalnızca bir birey, bilimsel anlamda da sadece bir canlı olan insanın kendi hem cinsleri üzerinde eleştirilemez bir hüküm koyucu olmasını ne Allah ne de Bilim onaylar. Bunun adına sosyoloji de İrtica yani Gericilik derler. Allah’ın ve Bilimin de gerisinde. İrtica, Bilimsellikten uzak, Allah’ın da onaylamadığı bir zalimliktir.
Bizim toplum için artık bundan sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kendi çağında tüm insanlığın ve tüm İslam uygarlığının en büyük antiemperyalist savaşından ve ardından da bir dizi sosyal devrimlerden geri dönüş yoktur. Bizim için bir başka uygarlığın ( Irak’ta Amerikan, Suriye’de Rusya, Mısır’da İngiliz, Libya’da Nato gibi) sözde koruyuculuğunu kabul etmek yoktur.
Bizim için, Cumhuriyet’ten, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden, kaldırılmış olan Saltanat ve Halifelik makamından ve Anayasamızdan geriye dönüş yoktur. Bu gün için beğenmediğin ya da icraatlarından haz almadığın hükümet var diye Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden umudunu kesemezsin. Yargıca kızıp adaletten ya da yasalardan vazgeçemezsin.
İrtica, Kuran’dan vazgeçmektir. İrtica, kamu üzerindeki kamu egemenliğinden vazgeçmektir. İrtica aklından ve akılcılıktan uzaklaşmaktır. Ne demiş Kuran: “ Allah, pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır.” (10/100)
ATATÜRK KÖŞESİ
Benim karakterim bağımsızlıktır..
DÜŞÜN-TAŞIN
Ey İman edenler yapmadığınızı neden söylüyorsunuz?
GÖNDERMELER
-Merhum işadamı Kemal ASLAN’ la ilgili baskıya hazırladığım “ÖTEYE UZANAN DOSTLUKLAR” adındaki kitabımın gelirinin yüzde ellisini anadan babadan YETİM yurttaşlarımıza SADAKA olarak bağışlayacağımdan haberiniz var mı?
-Benimde mahallem olan Yüreğir /Yenidoğan 2181 sokakta oturan yurttaşlarımızın 3 ay önce kazılan sokaklarının çamur deryası olduğunu bin kilo metre İstanbul’ da ben duyarken ; Sevgili kardeşim Mahmut ÇELİKCAN’ın neden duymadığını bilen var mı?
-NewYork’ ta bir yayın evinden bazı kitaplarımı İngilizce basmak için harika bir teklif aldığımı biliyor musunuz?
-İstanbul Tüyap Kitap Şöleninin Beylikdüzü’ nde bütün güzelliğiyle devam ettiğini biliyor musunuz?
-Hüseyin Bayrak’ın, “ Kentin Öteki Yüzü” isimli çok konuşulacak bir televizyon program ı yapacak olması kimlerin uykusunu kaçırtıyor?
-MY Kitap Standındaki imza günlerimde birbirinden değerli Adanalı hemşerilerimin beni yalnız bırakmadıklarından haberiniz var mı?
-Aytaç DURAK’ın aldığı 5 aylık cezaya bayram gelmiş gibi sevinen bazı zevatın daha birkaç yıl önce huzurunda EL PENÇE divan durduklarını bilmeyen var mı?
-İstanbul ile Adana’yı kıyasladığımda Adananın daha yaşanabilir cennet gibi bir kent olduğunu bilmeyen var mı?
-Tüyap Adana Bölge Müdürü Bülent YAMAÇ’ ın çalışma temposunun İstanbul’da bile takdir edildiğini biliyor musunuz?
-Gazetemiz EKSPRES’in Türkiye’de yayınlanan en az benim bildiğim 10 kitapta kaynak olarak gösterildiğini biliyor musunuz?