content

26 Haz

Aşı Tartışmasından Ne Sonuç Çıktı?

Yeni doğan ikiz bebeklerine aşı yaptırmadığı için Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından mahkemeye verilen cumhuriyet savcısı Hüseyin Ayyayla’nın hukuk zaferi, tıp dünyasında yeni bir tartışma başlattı (1).

untitledSağlık ve hastalıkla ilgili her türlü problemin her zaman, kapalı kapılar arkasında değil, toplumun gözü önünde tartışılmasından yanayım.

Bu vesile ile bazı tespitlerimi sunmak istiyorum.

Tıp dünyası toplumu tatmin edemedi

Tıp dünyasından savcı beyin mühim olduğuna ve mutlaka tartışılması gerektiğine inandığım iddialarını çürütecek doyurucu açıklamalar gelmedi veya ben duymadım, görmedim.

Konunun uzmanları iddiaları doğrudan cevaplamak yerine, “Aşılar hayat kurtarır”, “Aşılara karşı çıkanlar hasta olanlardan ve ölenlerden sorumludur ha!” gibi ucuz popülist ifadelerle minder dışına kaçtılar.

Savunma olarak “Savcı bey ne anlar, kendi işine baksın”, “Zaten savcılar doktorlara gıcıktır” benzeri sözleri dile getiren meslekdaşlarımız bile oldu.

Hele de bu tartışmayla hiç alâkası olmaması bir tarafa sanki tüm aşılar aynı kefeye konabilirmiş gibi çiçek, çocuk felci, kuduzu örnek göstererek adeta aşı reklâmına soyunan uzmanlarımız bile oldu.

Esas mesele yani aşılarla ilgili tüm dünyada tartışılan “yan etkiler ve riskler” ve bu yüzden zarar görenler üzerinde hiç durulmadı; tıbbın “Önce zarar verme” ilkesi dikkate alınmadı.

Netice şu ki, savcı beyin iddia ve savunmasını profesör unvanlı uzmanlarımızın açıklama ve yazılarından çok daha mantıklı ve bilimsel buldum.

Aşıları savunanların, bunların etkinliği ve güvenilirliği ilgili tatmin edici bilgiler yanında kendi araştırma sonuçlarını sunmalarını da beklerdim, bu da hiç olmadı.

Aşılar %100 koruyucu ve %100 emniyetli değildir

Elbette enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde aşıların da yeri vardır ve aşılardan da istifade edilebilir ama bu, her çıkan aşıya herkesin sesini çıkarmadan kolunu uzatması gerektiği manasına gelmez.

Hiçbir aşı yüzde 100 etkili ve/veya yüzde 100 emniyetli değildir (2).

Mutlaka yapılması gerekir diye dayatılan grip aşılarının geçen seneki koruyuculuğu “yüzde sıfır” bulundu ama aşı taraftarları bu “ticari aşıyı” savunmaya hâlâ devam ediyor (3).

Domuz gribi aşısıyla ilgili oyunlar hafızalarımızda capcanlı duruyor (4).

Türk Jinekoloji ve Onkoloji Derneği (TJOD), okul aşı programına alınmasını istediği HPV aşısıyla ilgili hiçbir soruma cevap veremedi (5).

Aşıların artık sadece “tıbbi uygulama” olmayıp çok kâr getiren birer “ticari ürün” olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Enfeksiyonlar sadece aşılarla önlenemez

Enfeksiyon hastalıklarını sadece aşılarla önlemeye kalkışmak abesle iştigaldir.

Bu durumda herkese yüzlerce hatta binlerce aşı yapılması gerekir.

Enfeksiyonların önlenmesinde temel mantık, çevre sağlığı ve vücut bağışıklığının yerinde olmasının sağlanması ve genel temizlik kurallarının doğru uygulanması olmalıdır.

Kimseye zorla aşı yapılamaz

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 5/1-d maddesi: “Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz”.

Aynı yönetmeliğin 22/1 maddesi: “Kanunda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi ameliyeye tabi tutulamaz.”

Biyotıp Sözleşmesi’nin 6/2. maddesi: “Kanuna göre bir müdahaleye muvafakatini verme yeteneği bulunmayan bir küçüğe, sadece temsilcisinin veya kanun tarafından belirlenen makam, kişi veya kuruluşun izni ile müdahalede bulunulabilir.

Prof. Dr. Hakan Hakeri de diyor ki (6):

Zorla müdahale, anayasal zorunluluk nedeni ile ancak bir kanun hükmüne dayanılarak yapılabilir. Biyotıp Sözleşmesi’nin 26. maddesine göre de, böyle bir düzenleme ancak kanun hükmüyle getirilebilir.

Koruyucu da olsa, aşı bir tıbbi müdahaledir ve bu nedenle tıbbi müdahalenin genel şartlarına ve bu arada da “rıza” şartına tabidir. Bu şartın aranmaması için açık yasal bir düzenlemeye gereksinim vardır. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda çiçek aşısı gibi açık bir şekilde zorunlu olduğu belirtilenler dışında hiçbir aşı zorunlu değildir.

Aşının birçok yan etkisi ve yol açtığı başka hastalıklar nedeni ile tam tersine kişileri hasta yapması da söz konusu olabilmektedir.

O nedenle, sağlığa acil bir müdahale gerekmedikçe bu madde aşı gibi önleyici tıbbi müdahaleler bakımından yasal dayanak olarak kabul edilemez.

Aşılara en büyük zararı aşı taraftarları veriyor

Aşılara en büyük zararı aslında, her çıkan aşı için mutlaka yapılmalıdır diye “yaygara yapan” ve bunları yüzde 100 zararsızmış gibi sunan aşı meftunları veriyor.

Bu durum halkta güvensizlik yaratıyor ve bunların itibar edilmesi gereken uyarıları da sözleri de “yalancı çoban misali” kaale alınmaz oluyor.

Doğrusu, aşıların halkı tam ve doğru bilgilendirilerek “tavsiye” niteliğinde takdim edilmesidir.

Toplumu tehdit eden, bulaşıcı salgın hastalıklar ve bunu hakikaten önleyen aşıların varlığı dışında kimse aşı yaptırmaya “zorlanamaz”.

Halkın ne aşı yaptırılmamasının bir felâket olacağı, ne de aşıların yüzde 100 zararlı olduğu iddialarıyla “korkutulması” doğru değildir.

Tam ve doğru bilgi ile aydınlatılan insanlar mutlaka doğru kararı da vereceklerdir.

Gelelim neticeye

Ne aşı karşıtı ne de aşı meftunuyum. Aşıların bilinçsizce uygulanmasına, suiistimal edilmesine karşıyım.

Şunları not edelim:

BİR: Hiçbir aşı yüzde 100 etkili ve yüzde 100 emniyetli değildir.

İKİ: Hiçbir aşı diğeriyle kıyaslanamaz, birbirine örnek gösterilemez; hepsi kendi içinde ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

ÜÇ: Körü körüne “aşı taraftarlığı” da “aşı karşıtlığı” da yanlıştır.

DÖRT: Kanunlarımıza göre hiç kimseye özel durumlar dışında kendi veya velisinin “rızası dışında” aşı yapılması hukuken mümkün değildir.

BEŞ: Aşılar halkın tam ve doğru bilgilendirilmesiyle “tavsiye niteliğinde” sunulmalı, tüm diğer tıbbi müdahalelerde olduğu gibi aşılar için de “aydınlatılmış onam” şartı yerine getirilmelidir.

ALTI: Aşı yaptırmak istemeyenlerin kararına saygı duyulmalı ama bu karar mutlaka kayıt altına alınmalıdır.

YEDİ: Aşıların artık çok kâr getiren birer “ticari ürün” olduğu gerçeği de gözden kaçırılmamalıdır.

SEKİZ: Sağlık Bakanlığı’ nın aşılar ile ilgili kararları alan “bilim danışma kurulu üyelerinin” endüstriyle hiçbir çıkar ilişkisi olmayan uzmanlardan seçilmesi şarttır.

Kaynaklar

1. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/23/bir-tavsiye/hekimler-gercegi-soylemiyor/

2. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/24/tabiban-i-cihan-icun/hepatit-b-asisinin-istenmeyen-tesirleri/

3. http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/09/23/yazilar/tip-yazilari/grip-tip-yazilari-yazilar/grip-asilarinin-ise-yaramadigini-ispatlayan-arastirmalar/

4. http://ahmetrasimkucukusta.com/kategoriler/yazilar/tip-yazilari/domuz-gribi/

5. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/01/12/yazilar/tip-yazilari/rahim-agzi-kanseri-asisi/tjod-un-isini-iyi-bildiginden-suphelerim-var-1/

6. http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/22/misafir-yazar/ulkemizde-zorla-asi-yapilabilir-mi/

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank