Asgari Sefalet
İnadına yoğun günlere denk gelince 1 Mayıs’ı bayram olarak kutlamak kısmet olmasa da ülkede coşkuyla kutlanması mutluluk veriyor. İstiyorum ki o gün, emeğin değeri doğanın coşkusu içinde yeniden tartışılsın, kim, hangi noktada siyasetin değil, gerçeğin ışığıyla değerlendirilsin.
Süper bir oyalama taktiği olan Taksim tartışmalarıyla vakit geçiren bir ülke olmak yerine, bireyin ekonomik haklarını gözden geçirebilen bir gün olsun 1 Mayıs.
Onlar gözden geçirmiyorsa, biz değinelim, sahi emeğin değerinde neredeyiz?
45 LİRA ARTIŞ
Asgari ücretin 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren yüzde 6 artışla net 846 TL’den 891 TL’ye yükselmesi bekleniyor. 45 lira artış, daha ne istiyoruz ? Bu haliyle asgari ücretin işverene maliyeti bin 333 TL olacak.
Sendikalar bu zamma güzel bir isim bulmuş; ‘Sefalet zammı’
Şimdi biz 45 TL mi artış olsun 50 TL mi diye tartışırken, Ekonomist dergisine bakıyorum, benzer tartışma İsviçre’de var. Zavallı İsviçreliler, hükümetleri asgari ücreti 4 bin frank (9 bin 728 TL) olarak kabul etmek zorunda kalmış, reddetmişler!
Şimdi “Onlarda vergiler çok yüksek, hayatları vergi” diyenlere bizdeki dolaylı vergi oranının yüzde 70’e yaklaştığını söylesek ne fark eder, el sonuç; İsviçrelinin asgari ücretlisi bizdeki genel müdüre fark atıyor.
RAKAMLAR ANLATIYOR
TÜRK-İŞ, 4 kişilik ailenin asgari geçim sınırını (yoksulluk sınırı) 3 bin 811 TL, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını ise bin 167 TL olarak tanımlıyor. Eskiden bu rakamlar abartılı gelirdi, şimdilerde ‘kesinlikle doğrudur’ diyoruz.
Bugün özel oklulda okuyan çocuğun aylık masrafı 2 bin TL’yi geçiyor. TÜRK-İŞ’in rakamları kimi bağlıyor?
Bu ülkede çalışma hayatında olanların yarısı, 15 milyon asgari ücretli ve ailesi büyük bir geçim savaşının içinde. Vergi ve gelir dağılımındaki adaletsizlik ise giderek derinleşiyor.
İKİYE AYRILDIK
Ülkedeki gelişmeler sanki ikiye ayrılıyor. Ya dünyanın en büyük tesislerini kuruyoruz ya da her iş günü ortalama 4 insanımızı iş cinayetlerine dönüşen kazalarda kaybediyoruz.
Ya yeni köprüler, kanallar açıyoruz veya işsizlik rakamlarının artışını izliyoruz. Resmi çalışma süresinde AB ortalaması haftada 38.5 saatken bizde çoğunlukla haftada 60 saat çalışmak zorunda kalınıyor.
Son 11 yılda asgari ücret 3 kat artarken, kira ve konut giderleri 3.4 kat, ulaşım giderleri ise 6.5 kat arttı. Dün, emeğin birlik ve dayanışmanın günü 1 Mayıs’tı.
Keşke akıl almaz uygulamalar, meydanları insanlara kapatan anlayışlar yerine, sorunların binlerce platformda tartışıldığı, çözüm önerileri arandığı bir gün olsaydı.
Belki de o günü, İsviçre’de kutlamak lazım, ne de olsa en çok çalışanın hakkını onlar veriyor!!!
Şaka bir yana; emeğin, insan onurunun, birlikte var olmanın değerinin bilindiği nice 1 Mayıs’lara...