Artık Silahın Değil ‘Söz’ ün Zamanıdır!
Sivil Toplum ve Diyalog Merkezinin www.siviltoplummerkezi.com web sayfasında düzenlediği ankette PKK terör örgütünün eylemsizlik kararını uzatması ve BDP nin barışa çok yakınız demesinin altında yatan realite nedir? sorusuna cevap aranılmıştır. Ankete katılan aktivistlerin yapmış olduğu değerlendirme sonuçlarına göre yüzdelik dağılımı şöyledir:
*AKP nin demokratik açılımı ve izlediği politika (% 29)
*ABD baskısı nedeniyle (% 9)
*Referandum sonucunun statükoyu bitirmesinden korkulması (% 25)
*PKK nın güç kaybetmesi (% 3)
*PKK ya aşırı taviz verilmesi (% 32)
*Diğer (% 2) dir.
Türkiye de referandum süreci ile birlikte birçok şey değişmeye başladı. Belki de bunlardan en önemlisi PKK’nın halkımızın referandumda kendisine verdiği mesajı aldığını göstermesidir. PKK artık silahlı mücadele ile herhangi bir sonuca ulaşamayacağını net olarak görmüştür. Bölge insanı kendi hakları ve halkların kardeşliği, barış için mücadele ettiğini ileri süren ve bu uğurda on binlerce insanın kanına giren eli kanlı terör örgütüne artık prim vermemektedir. Bölge insanının PKK ve BDP nin etkisinden çıkma süreci hızlanmıştır. Tüm baskı ve tehditlere rağmen sandık başına giden seçmenin referandum da çok büyük bir oranda evet demesi de halkın daha çok özgürlük, daha çok demokratikleşme, daha çok huzur isteğini göstermektedir.
Anket sonuçlarının PKK’nın güç kaybetmediğini göstermesine rağmen eylemsizlik kararını uzatması ve BDP nin barışa çok yakınız demesinin altında yatan neden insanımızın kavgayı değil barışı istemesi yatmaktadır.
Barışın temini ve PKK’nın bitirilmesi için hiçbir zaman olmadığı kadar olumlu bir ortam bulunmaktadır. Başbakanın "devletin bazı organları PKK unsurları ile temas edebilir" açıklamasından sonra CHP lideri sayın Kılıçdaroğlu "eğer bu temasların terörü bitirme ihtimali varsa neden olmasın" diyebilmiştir. Bu süreçte PKK ve BDP, Türkiye’nin etkin dış politikası ve terörü besleyen unsurlara karşı göstermiş olduğu politik kararlılık, hükümetin demokratik açılım sürecinin bölge insanında kabul görmesi, referandum süreci ile PKK’nın ve BDP’nin bölge insanı için kullanmış olduğu “argümanlarının” elinden alınması ile devre dışı kalmıştır.
Bunu gören PKK ve BDP bu aşamada devre dışı kalmamış görünümü vermek ve yeni stratejiler geliştirebilmek adına barışçı söylemlere yönelmiş ve eylemsizlik kararını uzatmıştır. Bunun üstünü örtebilmek adına da Apo’yu muhatap alınmasını istemekte ve adres göstermektedirler.
PKK’nın ve BDP’nin en son argümanı da elinden alınarak Apo ile çözüm ortağı olarak muhatap alınmamalı ancak ondan bu süreçte iyi değerlendirilmelidir. Zaten devletin yıllardır bebek katilini asmayarak İmralı da tutması bu günler için değil midir?
Anket sonuçlarında önemli bir bölümün ise PKK’ya aşırı taviz verildiği yönündedir. Devletin ve hükümetin PKK sorunun bitirilmesi için bu yönde düşünen vatandaşlarımızın endişelerini dikkate alması, taviz olarak kabul edilebilecek provakatif hiçbir eyleme izin verilmemeli, PKK ve BDP’nin teröre taviz olarak nitelendirilebilecek talepleri (KCK davası gibi) kesin olarak reddedilmelidir. PKK ve unsurları ile diyalogla bazı talepleri de olabilir ve taviz verilmeden bu sorunun çözülebileceğine inanmaktayız. Çünkü PKK, terörden beslenen global aktörlerin temsilcisidir, kürt vatandaşlarının değil. Onun için taleplere verilen cevap Kürt vatandaşlarımız için olmalıdır PKK için değil.
Bu ülkede terör bitmediği sürece hiçbir şey normal yürümeyecektir.
Öyle bir zamana geldik ki artık silahın değil 'söz' ün zamanıdır. Çünkü kimsenin kazanabileceği bir savaş yok ortada.