Artık Sağduyu Mu Kaldı?
PKK eşkiyasının her gün aldığı şehit sayısı artık bir-iki-üçle sınırlı kalmayıp, onlara ulaşınca, doğal olarak Türk Milletinde de bir karşı tepki oluşmaya başladı.
Hükümet yetkilileri yaptıkları açıklamalarla vatandaşı sağduyulu davranmaya davet edip, provokas-yona gelmemeye çağırıyor.
İyi de, artık yaşanan süreç içerisinde sağduyu mu kaldı acaba?
Hergün onlarca aslan gibi evladığımız, ne idüğü belirsiz kalleş köpeklerin kurşunlarına hedef olarak, şehadet mertebesine ererken, neyin ne zaman nasıl sonuçlanacağı da belirsizliğini korumaya devam ediyor.
Ateş düştüğü yeri yakıyor. Her biri anasının kuzusu olan gencecik fidanlar, vatan uğruna canlarını verip, kanlarını dökerken, ağlayanlar da onların en yakınları. Bu milletin bu güne kadar gösterdiği sağduyu, yetmiyor mu? Ya da daha nereye kadar sürecek?
Bir İsrail, kaçırılan iki askeri için Lübnan’ı yerle bir ediyor, Suriye’yi teröre destek veriyor diye bomba yağmuruna tutuyor, İran’a misilleme tehdidinde bulunuyor, bizler ise kıçı kırık bir PKK eşkiyasına karşı 24 yıldır sağduyulu olmaya çalışıyoruz!..
Ben artık, karşımızda bir PKK eşkiyasının olduğuna da inanmıyorum. Yok böyle birşey.
Neymiş efendim PKK terörü, peşmerge karşı koyması, Kuzey Irak’ta kürt grupları...
Boşverin bunları artık. Karşımızda her türlü, sahtekarlığı ile bir Amerika var. Hepimiz bunu görü-yoruz ama nedense sesli olarak dile getiremiyoruz.
Adamlar yüzyıllardan beri bizi bulunduğumuz topraklardan, onbinlerce kilometre uzakta olmalarına karşın çıkartıp, parçalayıp, güçsüzleştirerek, yok et-meye and içmişken, biz hala birbirimizi sağduyulu olmaya çağırıyoruz.
Aylar önce Turhan Çömez, önümüzdeki süreçte yaşanacak ve savaş gibi bir takım olaylara dikkat çekmişti de, hiç kimse ciddiye almamıştı.
Buyrun görün işte.
Bu terör merör değil. Bu bal gibi bir savaş. Adını ister içsavaş koyun, ister iki ülkenin savaşı. Ama hiç kimse yaşanan olayları terör ile sınırlayamaz.
Karşınızda, tankıyla, topuyla, ağır silahlarıyla resmen bir ordu var.
Bu ordunun bir takım güçleri, düşmanca duygular içerisinde sizin sınırlarınızdan içeriye giriyor, sizin vatan topraklarınızda, sizin askerinizi katlediyor, sonra da çekip gidiyor.
Ve biz hala bunlara münferit terör olayları olarak bakıyoruz.
Daha nereye kadar böyle saf saf bakacağız, belli değil.
Yok bizi Kuzey Irak bataklığına çekmeye çalışıyorlarmış... Yok Türkiye’yi bir savaşa sokmaya çabalıyorlarmış...
Yahu, eğer bu savaş değilse, hangisinin adı savaş o zaman?
Amerika’nın, baştan sona Irak’ı işgal etmesi mi savaş sadece?
Bence hiç de değil. Çünkü, adamlar sadece bir Basra bölgesinde küçük bir direnişle karşılaştılar o kadar...
Hatta aylarca alınamaz diye söylenen Bağdat’a üç gün içinde girdiklerinde, kırmızı güllerle, karanfillerle karşılandılar.
Bu muydu savaş dedikleriniz? Hadi canım sizde.
Acaba, bizim şu son birkaç ayda yaşadığımız ve verdiğimiz kayıp kadar, kayıp verdiler mi?
Yıllardır işgal ettikleri Irak’ta bugüne kadar ölen ABD askeri topu topu 3 bin. Bunların büyük çoğunluğu da, patlayan bombalı araçlardan üstelik.
Türk Milleti asker millettir deyip duruyoruz da, devletin yetkilileri hala laf üretip, “Bak kızarsam şöyle yaparım, böyle yaparım...” diyerek hamaset edebiyatı yapıyor.
Kızalım artık be... Kızalım da, ne yapacaksan yapalım.
Burada savaş çığırtkanlığı yapmıyorum, ama dayanmanın da bir haddi hududu var.
Eğer Amerika’dan çekiniyorsak, onların silah üstünlüğünden korkuyorsak, yuh olsun bize...
Amerika, Türk askerini bilmiyor mu sanki?
Kore’de onların dötünü biz kurtarmadık mı?
Bakmayın onların “Yapmayın, etmeyin...” şeklindeki karşı çıkmalarına. Eğer, PKK eşkiyasından, peşmerge soytarısından daha fazla bizden çekinmi-yorsa, adam değilim.
Keşke, yanılıp da Türk askerinin karşısına ABD askeri çıksa da, boyunun ölçüsünü alsa.
Alsın da, dünyadaki askeri gücünün ne kadar olduğunu kendisi de görse, dünya da görse!..
Bakın bakalım ABD’nin o dünyaya hükmeden gücünün herhangi bir prestiji kalıyor mu?
Bizler, bir doğar, bin ölürüz. Ama onlarda böyle milli duyguların bizler kadar güçlü olmadığını hepimiz biliyoruz.
Üstüne üstlük, vatan-bayrak-millet söz konusu olduğunda, cesareti en üst seviyeye çıkan Türk askerinin karşısında, ne ABD askeri dayanabilir, ne de F-16’ları...
Bir de, onlara verdireceğimiz birkaç yüz askeri kayıp karşılığında ABD halkında doğacak infiali göze alabilecekler mi acaba?
Hiç sanmıyorum.
Ama tabii, artık askeri gücün dışında, başka ne gibi bir göbek bağı ile bağlı olduğumuz da meçhul!.
Asıl önemli olan da bu sanırım.
Anlaşılan öylesine bir ödün vermişiz ki, halkın bilgisinin dışında, yetkililerin de açıklamaması nedeniyle aylardan beri “gireriz de girmeyiz de” di-yerek sürekli havanda su dövüyoruz.
Eminim ki, bu bahtı kara maderini kurtaracak bir yiğit de çıkacaktır. Biz Türk Milletiyiz sonuçta...