Artık Gaza Basmanın Zamanıdır
2013 Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. Önceki yıllarda bütçe konuşmaları, gensoru görüşmelerine benzerdi; iktidar ve muhalefet her konuda kıyasıya birbirini hırpalamaya çalışırdı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açış ve bütçeyi takdim konuşmasından sonra, muhalefet partisi liderleri bütçenin tümü üzerinde yaptıkları konuşmalarda, bu defa ağırlıklı olarak 2013 Bütçesi'nden ve ekonomik durumdan bahsettiler... Başbakan Erdoğan da ekonomik ve malî bakımdan dolu konuşmasında daha ziyade teknik bilgiler ihtiva eden tatminkâr bir değerlendirme yaptı.
Başbakan Erdoğan, on yıllık iktidar döneminde elde edilen ekonomik başarıları sıraladı ve 2023 hedeflerini anlattı. Erdoğan, lüzumsuz teferruata girmeden ve muhalefetin eleştiri girdabına kapılmadan, 2023'teki ileri demokrasi, yüksek teknolojiye sahip sanayi ve ihracat hedeflerini vurguladı.
2013 Bütçesi'nin genel değerlendirmesinde, millî savunma bütçesinin, eğitim ve sosyal güvenlikten sonra geldiği; carî açığın azaltılmasına önem verildiği ve bütçe açığının düşük olmasına gayret edildiği söylenebilir. Kısaca, bu bir 'Tasarruf Bütçesi' olmuştur.
***
On yıllık AK Parti İktidarı döneminde, ekonominin başarıyla yürütüldüğü ve temel ekonomik ve malî göstergelerde önemli neticeler elde edildiği inkâr edilemez bir gerçektir. Üstelik bu olağanüstü başarıya, bütün dünya ekonomik kriz içinde bocalarken ulaşılmıştır. Diğer taraftan, düşük gelir dilimlerinin gelirlerini arttırma yolunda da ciddî transferler yapılmıştır.
Lâkin, 2012'nin üçüncü çeyreğinde büyüme hızının sert bir iniş göstererek yüzde 1.6 olarak gerçekleşmesi üzücüdür. Bu durumda, son çeyrekte büyüme hızı arttırılamazsa 2012 büyüme hedefi olan yüzde 3.2'lik orana dahi ulaşılmakta zorlanılacaktır.
Bu konuda uzun ekonomik ve malî tahliller yapacak değiliz. Ancak, önceki yıllara göre büyüme hızının azaltılmasında şu unsurlar tesirli olmuştur:
Ekonomi çevrelerinin, daha çok dışarıdan pompalanan kriz beklentileri.
Fiyat artışlarındaki geçici yükselişlerin ürkütücü etkisi.
Dış açığın yüksek olmasının doğurduğu endişeler.
Ekonominin ağırlığının daha çok para politikaları eksenine kayması.
***
Ekonomik ve malî politikalarda zaman zaman frene basılması elbette lüzumludur. Lâkin, kısa zamanda hızlı büyüme iddiasındaki ekonomiler gaza basmaktan çekinmemelidirler. Bugün ekonomide bir 'Türk Mûcizesi'nden bahsedilebiliyorsa bu, kamu ve özel yatırım harcamalarının konsolide bütçeye oranının fazlalığındandır. Kısaca, korkmadan ve ihtiyatı elden bırakmadan gaza basılması sayesindedir. Tek yönlü olarak Merkez Bankası'nın para politikasıyla hızlı büyüme sağlanamaz.
Menderes, Demirel ve Özal dönemlerinde, enflâsyonist tesirlerine rağmen yatırım politikası devam ettirilmiştir.
Aslında, yüzde 3.2'lik büyüme hızı da düşük sayılmaz; hattâ bu oran AB ve OECD ülkeleri mukayesesinde ilk sıralarda bir büyüme hızını gösterir. Ancak, Türkiye, '2023 vizyonu'na 500 milyar dolarlık ihracat ve kişi başına 25 bin dolarlık gelir hedefini koymuştur. Buna ulaşabilmek için yıllık büyüme hızının yüzde 7'nin altına düşmemesi gerekir.(