content
04 Tem

Artan Terör ve Profesyonel Ordunun Gerekliliği..

Bu ay içinde 3, yıl içinde 28 köşe yazısı yazdım. 24 kez TV ve medyada bu hususu gündeme getirdim. Artık yeter kardeşim. Zaman zaman Hükümete, Askere, Medyaya seslendim. Herkes üzerine düşeni yapmalı dedim. Neyi bekliyoruz, neden çekiniyoruz?

Anlamış değilim. Bildiğiniz üzere, son günlerde artan terör olayları yüzünden, acı üzerine acı yaşıyoruz ve halende yaşamaya devam ediyoruz.

Alçaklar, ülkemizin milli birlik ve bütünlüğünü tehdit ediyor.. Bu vahşete dur demek lazım. Ülkemizde ocaklar yıkan terör olayı hızla artarak her gün can almaya devam ediyor. Verdiğimiz şehitlerin sayısına bir bakın. Bu alçaklardan kaçı gebermiş, birde ona bakın. Korucusu, devlet güvenlik görevlisi, askeri, polisi, öğretmeni, memuru, sivili, acımadan katlediyorlar. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu olaylara millet olarak kayıtsız kalmamız mümkün değil. Milletimiz her gün şehit cenazelerinde ağlıyor. Nice analar babalar kan ağlıyor. Nice ocaklar sönüyor. Vatan evlatları vatan uğruna can verirken kahpe kurşunlara seyirci kalınması insani onurumuza ve vatanseverlik, milliyetçilik, annelik ve babalık gururumuza dokunuyor.

Bu ülke, doğusu batısı ve güneyi ile bir bütündür! Millet olmanın idraki içinde bu sinsi ve bitmek bilmeyen oyunlara gelmemeliyiz. Artık, Cehaletin belini kırmalıyız, kökünü kazımalıyız. Bu da Eğitimde ciddi yatırımlar ile söz konusudur. Yolsuz, susuz, elektriksiz, okulsuz yer, yöre bırakmamalıyız. Devletin ulaşmadığı mezra, bölge kalmamalı.

Artık Güneydoğuda daha fazla yatırıma yönelmeliyiz. İşadamları sanayiciler oraya akın akın fabrika tesis kurmalı, devlet teşvik vermeli, desteklemeli, fakirlik ve yokluğun belini kırmalıyız. Orada can güvenliğini ve iş güvenliğini üst düzeyde sağlamalı. Birileri bu işten RANT elde etmemeli. Terörün beslendiği ana damarları kesmeliyiz. Gereken tedbir, devletçe çok daha ciddi ve sıkı bir şekilde alınmalıdır. Herkes, toplumda yaşayan her kesim, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, her işi, her şeyi devletten beklemeyip, Devletin yanında ve Silahlı kuvvetlerimizin yanında yer almalı milli birlik ve bütünlük içinde, toplumsal kalkınma, mutabakat, bilinçlenme yönünde bu işin çözümüne destek vermelidir. Bu bir insanı, milli ve vatani meseledir. Geleyim yazımın başlığına.
Ne diyorum? Profosyönel ordu.

Terör ile 25 yıllık mücadelede görüyoruz ki bu işin erbabı ve işi bu olan bir güvenlik gücü lazım. Yani Profosyönel Ordu, ülkemizde hızla yerini almalıdır. Hayatında eline silah almamış, bir kuş bile vurmamış gencecik çocuklarımız Askere gidiyorlar ve orada silahla tanışıyorlar. Bu çocukların Terör ile terörist ile gerilla ile baş etmesi mümkün değil.
Özel yetişmiş, mesleği bu olan ve başarıya hedeflenmiş kişilerin bu mücadeleyi yapması lazım. 15 -20- 30- 40- 100 derken bin şehit verdik. Ne oldu, ne değişti, neyi düzelttiler, ne başarı sağladılar? Gene büyük çapta bir şeyler dönüyor. Silah lobileri, bu terör illetinden RANT sağlayan alçakların oyunları bitmiyor. Artık her gün bir şehit haberi duymak, okumak, görmek ve yazmak istemiyoruz. “Şehitler ölmez miş, vatan da bölünmez miş…” bak şu kuru lafa… Laftan başka bir şey değil. Sen git, onu o ŞEHİT annesi ile babasına yakınlarına sor bakalım. Ne diyecekler sana. İçimiz kan ağlıyor.

Körpecik evlatlarımız tek tek gidiyor. Diyorum ya, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ocaklar sönüyor. Yeter artık kardeşim.
Devlete niye vergi veriyoruz ve neden yanındayız? Bizim canımızı, sağlığımızı koruyamayacak, eğitimimizi sağlayamayacaksa ne diye ben devletim diyor. Devlet olmanın kurum ve kuralları ile bir geçmişi geleneği var. O geçmişe ve geleneğe leke sürmeyelim. Yıllardır, aylardır, günlerdir söylüyor, yazıyorum. Neyi bekliyoruz profosyönel ordu için? Bak halen çocuklarımız toplu halde gidiyor.. Ne bekliyoruz?

Kim, Peşmerge, Barzani, Talabani? Kim bunlar? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletine kafa tutabilecek güçte mi bunlar? Burada her gün ocaklar sönüyor. Anneler babalar ağlıyor. Bizimki can değil mi? Biz insan evladı değimliyiz? Tavuk ölüsü mü, kedi eniğimi bizimkiler? Ama bu milletin artık sabrı taştı. Kimseyi dinleyecek halimiz kalmadı.
Artık kamu vicdanı da sızlıyor.

Türkiye 50 sene önceki Türkiye değil. Dünya değişiyor. İklim değişiyor. Yaşam değişiyor. Teknoloji değişiyor. Değişime ayak uydurmak lazım… Besle çocuğunu, 20 yaşına kadar, gözünden sakın. Gitsin askere ve ölüsü gelsin. Bu olacak iş mi? Bir madalya, iki tak tak şak şak ve “şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganı, bir kaç gün ziyaret sonra sessizlik. Yıkılan ocak yıkıldığı yerde kalıyor. Kimin umurunda? Bu çocuklar niye ölüyor kardeşim, hiç doğru sorgulayanınız oldu mu? Bunlar askere gidene kadar ellerine sapan taşı almamışlar. Bir aylık eğitimden sonra gönder çocukları teröristin eğitimli gerillanın karşısına. ABD, AB ülkelerinde böylemi oluyor? Şehit düşen çocuklarımızı ve ailelerine bakalım. İçlerinde, General, Albay, Binbaşı, Milletvekili, Başbakan, Bakan, Müsteşar, Genel müdür, il emniyet müdürü, Büyükşehir belediye başkanı, il müdürü ve ya sözü geçen üst düzey yetkilisinin bir çocuğu var mı? Hep mi, fakir fukara garip gureba çocukları şehit düşüyor? Anlaşılan o ki onların çocukları en iyi yerlerde askerlik yapıyor el ense çekiyor, yâda bedelli yapıp kurtuluyor, olan garibanın çocuğuna oluyor. Niye? Onlarınki ballan sütlen yoğrulmuş çocuklarda diğerleri çöplükte mi bulunmuş? Bu adaletsizlik, hakkaniyetsizlik değil mi? Bu hak yeme değil mi? Bu hakkı yiyenler nasıl hesap verecekler?

Tamam bu vatan ve devlet için canımız feda. Anladık. Ama bu anlayış herkes, her kesim için geçerli olmalı ve herkes bunu düşünmeli. Hani nerede? Toplum değişti. Arkası olan, parası olan kıvırtıp gidiyor. Olmayana Allah yardım etsin. Böyle adaletsizlik ve hakkaniyetsizlik olur mu? Düzeltin bu işi. Şehitlerin kemiği sızlıyor. Onların geride kalan ana babaları ve yakınlarının yüreği sızlıyor.

Kurun profosyönel orduyu. Adamların işi sanatı bu olsun. Etkili mücadele etsinler. Çoluk çocuğa kıymayın artık. Bu yapılan mücadeleye savaş diyorsanız yakışıksız olur. Çanakkale savaşı ayrı bu iş ayrı… Dedelerimiz Çanakkale savaşında gerçekten şehit düştüler. Bir ulusu ve bir milleti canları pahasına koruyarak… Ama burada kirli bir el bu kavganın bitmesini istemiyor. Ateşledikçe ateşliyor. Kardeş kardeşi öldürüyor. Niye? Bitirin artık bu işi. Gençlere bunu izah edemiyoruz. Ve her şeyin değiştiği gibi onlarda çok değişti. Bilmem anlatabildim mi?

MUSTAFA GÖKTAŞ
ÇEVRE VE TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMA DERNEĞİ (ÇETKODER)
GENEL BAŞKANI
mustafagoktas006@gmail.com

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank