Arkadaş, Dost ve Çıkarcı
Kapitalizm ve şimdilerin küreselleşmesi, insan ilişkilerini tamamen tersyüz etmiş durumda!
Öylesine ki; İnsani değer dediğimiz bir çok kavram anlamını yitirmiştir.
Çıkar odaklı kişilik oluşumu, ilk çağlardan itibaren yardımlaşma, dayanışma, sevgi, bağlılık olguları toplumların ahlaki değerleri olarak yerleşmiş iken günümüzde bunların anlamsızlığını sağlayan düzen, yaşam biçimi oluşmuştur.
Örneğin Arkadaşlık! Arkadaşlık çıkar ilişkilerine dayanan bir menfaat üçgeniymiş desem, ya da kişiliği oturmamış insanların başkalarının gözünde büyümek onların sempatisini kazanmak için başkalarına iftira atmak desem.
Ya da olaylara kendi pencerelerinden bakarken başkalarının ekmeğiyle oynadıklarının farkına vara vara kendi söylediği yalana dönüp birde kendisinin inanması desem. Sizce arkadaşlık bu mudur? Artık arkadaşlık kavramı üzgünüm ki bu hali almış ya da alıyor.
Ama bir düşünün böylesine bir eylemin içinde bulunan kişiler, büyük düşünemeyen arkadaşlarının başarılarıyla mutlu olmak değil, onların başarılarını gölgelemek, birilerine yaranmak için yalan yanlış, durumları anlatan onursuz ve aciz kişilerin yapacağı hareketler değil midir?
Arkadaşlık ve dostluk var mı? Her şey maddiyata ve kişisel çıkarlara dayanıyor. Eğer paran varsa, ve yahut bir mevki sahibiysen toplumda büyük rağbet görürsün; hani ye kürküm ye hikayesi var ya.
Dürüst çalışmak, onurlu davranmak, adam gibi adam olmak! Bu kelimelerin anlamı ne diyecek kadar aciz bir toplum olmuşuz maalesef...
Artık gurur, onur, şeref, haysiyet denen değerler baki kalan bu dünyada rahmetli olarak anılacak. Bizler mükemmeliyiz ebetteki hayır. Evet, hatalarımız ve yanlışlarımız olabilir.
Hata ve yanlış yapmayan insan olmaz. Muhakkak ki hiçbirimiz mükemmel insanlar değiliz. Toplumdaki kişileri eleştirirken önce kendimize dönüp bakmalıyız. Biz bakıyoruz ve bu çirkinliklerin arasında yer almaktan korkuyoruz, direniyoruz, savaşıyoruz.
Bu çirkinliklerin içerisinde ne kadar direnilir orasını kimse bilemez elbet!
Bir fikra;
Zamanın birinde bir adam bir kuyudan su almaya çalışırken bir yılanla karşılaşıyor. Yılanla bir şekilde dostluk kurunca yılan buna hergün bir altın getirip veriyor. Tabi adam bu sayede zengince yaşıyor. Adam hastalanıp yatağa düşüyor.
Oğluna gidip yılandan altını almasını söylüyor. Çocuk kuyuya gidip babasının gönderdiğini söyleyince yılan bir tane altını getirip çocuğa veriyor. Çocuk bununla yetinmeyip, yılanı öldürüp bütün altınları alma düşüncesiyle bir taş alıp yılana fırlatıyor.
Taş yılanın kuyruğuna gelip canını feci yakıyor, yıllan o acıyla çocuğu ısırıyor. Çocuk oracıkta ölüyor. Baba bunu öğrenince çok üzülüyor yılana gidip dostluğunu sürdürmek istediğini söylüyor.
Yılan adama; sende evlat acısı bende kuyruk sancısı olduğu sürece biz dost olamayız diyor ve adamdan ayrılıyor.
Gerçek olan şey; günümüz ilişkilerinin çoğunun çıkara, menfaate dayalı ilişkiler olduğu ve ilişkilerde iki yüzlülüğün ön plana çıkmış olmasıdır.
İnsan oğlu bireysel çıkarları uğruna neden bu kadar küçülmüş, neden bu kadar kirlenip değişmiş tabi bu başlı başına ele alınacak bir konu!.
Davranışlarımızı irdelemesek, sorgulamasak yanlış olan bu davranışlarımızla yüzleşip maskelerimizi atıp, doğal riyasız halimize dönmezsek, elimizde kalan değerlerimizi de kişilik unsurlarımızı kaybederiz.
Günün Sözü: Önemli olan; yalansız, maskesiz onurlu bir hayat sürmektir.