Arıyoruz…
Ayten onyedisindeydi.
Milas Meslek Lisesi öğrencisiydi.
Sara hastasıydı ama yaşam doluydu.
Becerikliydi, proje yarışması birincisiydi.Tatilde, Bodrum’da ailesinin yanına geldi.
Bir gün sonra, bakkala diye çıktı, dönmedi.
7 Temmuz 2010.
* *
Jandarmaya, polise bildirildi.
Sözde arandı, tarandı, izine rastlanılmadı.
* *
Gözyaşı dinmeyen anne, çaresizlikten çırpınan baba her gün, jandarma, polise taşındı.
“Var mı bir haber?”
Her seferinde, “Arıyoruz…” dediler.
Bağrı yanık baba Necati Kıvılcım’ı gönderdiler.
* *
24 Temmuz.
Ormanlık bölgeye ağaç budamaya giden bir işçi çanta bulur.
Evin 500 metre ötesinde.
Kimliklere bakar; Ayten Kıvılcım.
Jandarma, polise bildirilir.
Sözde aranır, taranır ölü veya canlı bedeninden hiç iz yoktur.
* *
Acı giderek derinleşir.
Devletin jandarma ve polisinin her kapısı çalındığında yanıt aynıdır;
“Arıyoruz…”
Baba Necati’nin aklına AKUT gelir.
Acil Kurtarma Derneği.
Akşam telefon edilir, sabah 05.30 da hazırdır.
18 kişi dört bir yana dağılır.
* *
Liseli Ayten, 45 dakika sonra…
Aradan geçen 45 gün sonra bulunur.
Çantasının 25 metre ilerisinde, ağacın dibinde.
Başına taşla vurulmuş, bıçaklanmış;
Üzeri battaniyeyle örtülmüştür.
* *
Cinayet hala sır.
İpucu yok, şüpheli zaten yok.
Bilinmezlik yarayı dağlıyor.
Jandarma, polisin açıklaması aynı; “ Arıyoruz…”
* *
Arıyoruz…
Muğla’da jandarma ve polisi arıyoruz!
* * *
Ayten Kıvılcım.