Arı ve İnsan
Arıcılar Birliği karar verdi:
“Arı; kanatlıdır gider, plakası yoktur”
* *
Çanakkale’nin Çevik Köyü.
İki İsmail vardır.
Biri arı besleyen, soyadı Güler.
Diğeri komşu tarlanın sahibi, soyadı Kapıcıoğlu.
* *
Güler İsmail’in arıları bir gün yok olur.
Hepsi gider, diğer İsmail’in ağacına konar.
Bir, üç derken 12 petek yapar.
Daldaki doğal kovanda 20 kilo bal birikir.
* *
Tahta kovanı arısız, kovası balsız kalan İsmail;
Komşusuna gider, üretilen malı ister.
“Hepsi benimdir…”
İnek besicisi İsmail, karşı çıkar:
“Tarla da, ağaç da benim. Arının balı da benimdir”
* *
İş gerginleşir.
İmama sorsalar olmaz!
Mahkeme kapısına gitsen dava bitmez.
Derler ki;
“Gidelim Arıcılar Birliği’ne, kararı versin”
* *
Bayramiç Arıcılar Birliği toplanır.
Düşünürler, kavgaya noktayı koyarlar.
“ Arılar kimin tarlasında, bal kimin ağacında ise bal onundur”
Birlik Başkanı Mehmet Küçükyılmaz itiraz istemez.
“Arının sahibi üzerinde yazılı değil ki…”
* *
‘Arı’ deyip geçmeyin.
Bal arısının dört kanadı vardır.
Ağırlığının 30 katı yük taşır.
Bir kilo bal için 40 bin arı, 6 milyon çiçek dolaşır.
Bir dakikada 11 bin 400 kez kanat çırpar.
Bir işçi arı, bir yavruyu günde 1300 kez besler.
Bir kilo bal için her biri 80 km uçar
Peteğin 6 yüzü vardır, hiç biri şaşırmaz.
Kraliçe arı, kovanın nüfusu için günde 1300 yumurta bırakır.
* *
Arı dediğin minicik.
Bir de…
Koskoca İnsanoğlunun yaptığına bak!