content
25 Haz

Ara Sıra Sorun Kendinize…

Soruyor musunuz hiç kendinize, neden dünyadayım? Ne oluyor bana, ben ne yapıyorum? Diye…
Elbette soruyorsunuzdur. Cevabını öyle veya böyle aldığınızı sansanız da yine de bir şeyler yolunda gitmiyor gibi değil mi?
Bazen o kadar uğraşsanız da, bilgilerinizi çoğaltıp bu bilgiler ışığında yolunuzun çizgisini belirginleştirseniz de bir şeyler sönük kalıyor seçemiyorsunuz.
Mutluluğu tam buluyorum ya da buldum derken bir bakıyorsunuz ki eliniz yine boş.

Peki, bu kadar uğraşıyı boşuna mı yaptınız?

Bu sorunun cevabı çeşitlerle geliyor önünüze ve bu sizi mutsuz ediyor.
Yaşamda bir yol izi süreceksek eğer, dönüp geriye baktığımızda ayak izlerimizin silinmesi bizi bir boşluğa itiyor. Bunun adı aslında ölüm… Tam yaşama alışacağımız sırada bu ağır geliyor size kabul edemiyorsunuz.

"Yaşamdaki iz,
ne öyleyse?" diye sorun o zaman!

Cevabını bulabilecek misiniz yoksa ararken darmadağın mı olacaksınız? Sonu boşluksa eğer…

Boşsa eğer neden geldik ki dünyaya? İşte en doğal hakkımız bu sorunun cevabı.
Yaşamın zorluklarıyla boğuşmak…

Yalnız kalmak! Zor geliyor insanoğluna. Zorluklarla boğuşmak, anlamaya çalışmak yaşamı… Sınırlı olduğunu sandığımız bir aklımız ve özgürlüğümüz var.    
Nasıl olacak bu?
Yeteneklerimizle bir sebep-sonuç ilişkisi şeklinde gerçekten anlayabilir miyiz sorusu da ayrı bir konu…
Hayatı anlamaya çalışarak hep parçalanır dururuz aslında.

Hayat anlaşılır mı? Hayır diyorum.

Çünkü her parçalanmalarımızda değil mi ki, toparlanmakla uğraşmalarımız bizi o andan, mutluluklardan uzaklaştırır…
O zaman anlarız ki önemli olan yaşamı anlamak değil, anlamaya çalışmak da değil, yaşamak!
Mümkünken yaşamak.
Yaşamamış olmak, bizim bizi seçen hayata haksızlık bence.
Eminim ki bir şeyleri yaşamanın sonucu, hayatı anlamakta iyi bir yol kat ederiz.
Ben inancım doğrultusunda bizi dünyaya getiren Yaratanın bizi yaratıp bu uçsuz bucaksız görünen dünyada başıboş bırakmadığını biliyorum…

Fırlatıp bir kenara atmadığını da!
İşte inanmamak! Sorun burada! Yalnız kaldığımızı düşünüp bir çıkmaza sokmamız kendimizi… Tek sebep bu!

Hiç yalnız değildik, asla yalnız olmayacağız.

Bir öykü var bu konuyu çok güzel anlatır.
Adamın biri bir rüya görmüş;
Rüyasında kocaman sonu olmayan bir kumsalda, yanında Tanrı yürüyormuş. Onlar yürürken karşılarındaki gökyüzünde de, sanki adamın yaşamı bir film şeridi gibi hayatından kesitler sahneleniyormuş.
Kumsal, adamın hayat yolu imiş sanki…
Adam, kumda iki çift ayak izi görmüş. Bir çifti kendisinin diğeri ise Tanrı’nın!
Hayatının son sahnesi de gökyüzünden geçtikten sonra, adam kumdaki ayak izlerine boydan boya bir kez daha bakmış.
Ve birden bir şey dikkatini çekmiş.
Hayat yolunun azımsanamayacak bölümünde, kumda sadece bir çift ayak izi görülüyormuş.
Ve adam dehşet içerisinde fark etmiş ki, ayak izleri teke, hayatının en kötü, en acı anlarında iniyor. Bu onu çok fena halde rahatsız etmiş.
Ve Tanrı’ya sormuş:
"Tanrım… Eğer sana inanırsam, senin yoluna gidersem, her zaman yanında olacağını, daima yanı başımda yürüyeceğini söylemiştin.
Oysa hayat yoluma bakıyorum. En zorlu, en kötü, en acılı anlarımda, sadece bir çift kendi ayak izim var. Anlayamıyorum Tanrım, anlayamıyorum.
Hayatın kolay gününde yanımdasın da, sana ihtiyacım olduğunda neden beni terk ediyorsun?"
Tanrı gülmüş adama, cevap vermiş.
"Ben seni yarattım ve çok severim. Hiç de terk etmedim, etmem de. Hayat yolundaki zorlu sınavda, yani acılı, kötü anlarında gördüğün tek ayak izine dikkat et bak. Daha derinleşiyor.
İşte ben o zamanlarda seni kucağımda taşıyordum!.."

Bu öyküye inanca yönelik insanların çok geniş anlatacağı, yorum getireceği bir cevap kesinlikle var…

İnancı olamayanların da yorumu olacaktır muhakkak, ama ne? Gerçi bu beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor…

Yarın sohbetimize devam edelim…

Yaratanın Sevgisiyle mutlu kalın.

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

5 Kere Cevaplanmış to “Ara Sıra Sorun Kendinize…”

  1. 1
    Yalçın Says:

    Böyle zorlama yazıların burada bulunan üç-beşseviyeli yazarı tahrik etmekten başka bir anlamı kalmamıştır.

    Giden gitsin ,sen şarkılar söyle rahatlığında bir vaziyet oluştu.
    Baki hayal ve hüsran.

  2. 2
    Hazal Seyitoğlu Says:

    Merhaba Maide Hanım,

    Sizi yeniden görmek ne güzel 🙂

    Bizimle paylaştığınız hikayeye bayıldım... Çok iç açısı ferahlatıcı bir hikaye doğrusu.

    Çok teşekkürler.
    Saygılar,

  3. 3
    Maide Ören Says:

    Yalçın bey
    Yazılarımda bir zorlama sözünü anlayamadım.hangi yazar tahrik oldu, neden oldu bir anlam veremedim dorusu.Giden nereye gider,hüsrana uğrayan...?

    Hazal Hanım
    Bende memnunum.İşlerimin yoğunluğundan dolayı uzak kalmıştım.Yazılarınızı keyifle okuyorum.
    Teşekkür ederim.
    Sevgiler.

  4. 4
    admin Says:

    Her şeyin bir anlamı var ya işte öyle.
    Başka bir söz daha var. Kötüler bile anlamlı. Zira onlar da "kötü örnek" olarak değerlendirilmeli.
    Her daim öldükten sonra hatırlanacağımız bir "eser" bırakmak insanı EŞŞEKTEN ayıran yegane şeydir.
    Teşekkürler Maide Hanım.

  5. 5
    Maide ÖREN Says:

    Sevgili Admin
    Biz doğruyu da eğriyide hayatımızda kabul ettik.Eğrilerimizle doğru üzerinde yürümeye çalışanlardanız.
    Yoktur kimseye bir zararımız.Size çok teşekkür ederim.
    Saygılarımla,



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank