Apo’da Özgüven Patlaması!?
Amerika’yı arkasına alan siyasi odaklarda, sıkça gördüğümüz olguyu bir kez daha yaşıyoruz.
“Büyük Orta Doğu Projesinin Eş Başkanlarından bir tanesiyiz. Bize bu görev verildi. Biz bu görevi yapıyoruz.” Diyen, Erdoğan’da da, bu özgüven patlamasını yaşamıştık.
Amerika’yı arkasına alanlar, ne hikmetse, Türk Milletini hemen ayaklar altına alıveriyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki, Amerikan projesini uygulama makamında olan bu iki kişi, bölünme sürecini yönetmek iddiasındadırlar.
Devletin dize getirilmesi sayesinde, özgüven patlamasına uğrayan bu zatlar, kendilerinin siyasetçi olmadıklarını çok kısa zamanda anlayacaklardır.
Apo’da, ABD’nin orta doğuda daha uzun yıllar enstrümanı olacağı varsayımından hareketle, masada kendini güçlü sanıyor.
Amerika’nın, Erdoğan ve Apo’ya (birlikte) verdiği görevin içindeki payını, abartan Öcalan, Erdoğan’ın seçimleri kazanmasında payı olduğunu, bu nedenle Türkiye’yi birlikte yönetebileceklerini ifade ediyor.
Amerika’nın neden kendisine değer verdiğini ise; arkasında 50 bin kişilik Kürt ordusu olduğundan bahisle ifade ediyor.(Suriye+İran+Irak+ Türkiye)
Bu durumda tutanaktan şunu çıkarmak çok kolay oluyor.
“Biz Türkiye’den çekilsek bile, İran ve Suriye’ye karşı işimiz sürecek.”
Bence kritik cümle budur.
Bunun anlamı şudur; Amerika ile birlikte İran ve Suriye’ye karşı işimiz var. Buna Türk ordusu da Amerikan planı gereğince katılacak anlamımdadır.
ABD’nin, AB’nin, TÜSİAD’ın, Kürt burjuvazisinin, Barzani’nin desteğini arkasına almış bu iki kişinin, özgüven patlamasının havası içinde, Türk halkının ne yapacağından habersiz görünüyor.
Konuşmalarda Türk halkı yok, Kürt halkı var.
Kürt halkının da, ileri de, ABD tarafında bölge halklarına karşı, nasıl kullanılacağından haberleri yok.
Apo’nu verdiği tutanaklalar, kamuoyuna bilerek sızdırıldı. Çünkü ABD artık bunların Türk halkı tarafından bilinmesini ve hazmedilmesini istiyor. Aksi takdirde, hazmetme süreci uzar diye endişe ediyor.
Holding medyası ve yandaş medya, haberi “SABOTAJ” diye verdi.
Sabotaj sözcüğünün kullanılması, halktan gizli işler çeviriyorduk, bölecektik, halkı bilgilendirerek sabotaj yaptılar anlamındadır.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım bölünme sürecini, geriye çevrileceğinden çok eminim.
Türk halkı bu badireyi, içinden çıkan hainlere rağmen çözecektir…
Asıl endişe edilen husus ise; Necdet Özel’in bölünme sürecine destek veriyor olmasıdır.
Vatanı savunacak komutanlarını bir bir düşmana teslim ediyor olmasıdır.
Bölünme sürecine destek, göstermelik Kandil seferleri ile iyice açığa çıkmıştır.
Milletin yürüyüşüne ihtiyacımız var.
“Millet Yürüyüşü” başlamalıdır.