content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

03 Tem

Antibiyotik Kullanımı ve Sakıncaları

Herkese sağlıklı bir ömür dilerim. İnsan hekim olunca sağlıklı bir hayatın en büyük nimetlerden birisi olduğunu daha iyi anlıyor. Bir baba olarak ise sağlıklı çocuklara sahip olmanın yerini hiçbir şeyin tutmayacağı kanaatindeyim. Sağlıklı olmak adına harcadığımız zaman ve paranın hesabını tutmak çok kolay olmaz sanırım. Ancak birçok hatayı da sağlıklı kalma adına yaptığımız da aşikârdır.

Sağlıklı yaşam adına ne duyarsak doğruluğunu araştırmadan uygulayan dünyadayız. Aslında sadece bizim ülkemizde değil birçok ülkede de bu böyle. Birçok insan sağlıklı yaşam adına hayatını kaybetmiştir. Diyetler, antioksidanlar, çeşitli ilaçların aldığı can hiç az değildir.

Zamanımızın en büyük tehlikelerinden birisi de gereksiz antibiyotik kullanımıdır. İnsan dışkısında milyonlarca, belki de milyarlarca bakteri ve virüs vardır. Doğada elimizi attığımız her yerde binlerce mikrop cirit atmaktadır. Doğal ağız florasında bile milyonlarca bakteri olduğunu söylesem yanlış olmaz sanırım. Ancak bu kadar saydığım bakteri ve virüslerin çoğu hastalıklara neden olmaz. Asıl sorun değişime uğramış, bağışıklık sistemine karşı çıkabilecek güçte olan mikroplardır. Aslında vücudumuz birçok mikroba karşı kendini savunabilecek güçtedir. Çok nadiren ortaya çıkan kahraman bir mikrop bu savunma mekanizmalarını aşabilir. Hastalık oluşturacakları ortamda yeterli sayıya ulaştıklarında hastalık oluştururlar. Bu konuya ilerde değinelim.

Mikroorganizmalar kendi aralarında da savaş halindedirler. Hatta bazı antibiyotikler birbirlerine karşı kullandıkları silahlardan elde edilmiştir. Ortamda bir kısım bakteriler azalınca aynı ortamda fırsat yakalayan başka grup bakteri ya da daha sık olarak mantarlar çoğalmaya başlarlar. Vahşi doğadan farklı değil sizin de anlayacağınız gibi.

Asıl sorunun vücudun savunma mekanizmalarını alt edebilme yetisini kazanabilmiş mikroplar olduğunu söylemiştik. Bu noktada hekimler tarafından verilen antibiyotikler devreye girer ve mikropları hastalık oluşturamayacak bir sayıya indirirler. Bazı antibiyotikler ise çoğalmalarını engelleyerek etki eder. Ancak aradan sıyrılan ya da bir şekilde bu mekanizmalara direnç gelişen mikroorganizmalar ortamdaki diğer bakterilerin azalmasından fırsat bularak çoğalmaya başlarlar. Antibiyotik kullanımı ne kadar sık ve gereksiz olursa bu mekanizmaları geliştirebilmiş olan bakterilerin sayısı artar. Bizim kullandığımız antibiyotiklere dirençli bakterilerin sayısının artması demek silahlarımızın giderek daha çoğalması demek olur.  Geçmişte organ transplantlarını gerçekleştiren bir hocamızın dediği gibi sırf bu nedenle organ transplantlarını sıkıntıya girmesi gündemde. Ölümcül olan VRSE, EHEC (Avrupada ölümcül salgın yapan bakteri), Pseudomanas benzeri bakteriler bu tarz çok tehlikeli direnç mekanizmalarını edinmiş bakterilerdir.

Geçmişteki yazılarımda bahsettiğim gibi anneler ateşten çok korkarlar ve el altında mutlaka bir antibiyotik bulundururlar. Yapılan bir araştırmada ateşten korkma eğitimle azalan bir olgudur. Ancak çoğu ebeveyn ateş çıkan çocuğuna doktora gitmeden antibiyotik vermekten çekinmemektedir. Ne yazık ki birçok hekim meslektaşımız da ateş olgularına antibiyotikle girişimde bulunmaktan ve gereksiz antibiyotik kullanımına katkı sağlamakta sakınca görmemektedir.

Son sözümüz olarak belirtmek istediğimiz konu şu ki: Hem ebeveyn olarak hem hekim olarak özellikle daha öncesinde yapılmış araştırmalara güvenmek ve antibiyotik seçiminde ve kullanılacak vakalarda daha dikkatli davranmamız gerekmektedir. Bu küçük varlıklara karşı silahlarımız giderek azalıyor ve bu silahları kendi ellerimizle imha ediyoruz.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank