Antalya’da Sonbahar Şiir Gecesi
“Antalya Belediyesi’nin düzenlediği 26 Kasım 2016 Sonbahar Şiir Gecesi’ne davetlisiniz. Hangi saatler size uygun acaba?” Sabah ve akşam için ikişer seçenek sundu Burçin Hanım… Öncesinde 26 Eylül Dil Bayramı başlığı altında planlanmıştı bu etkinlik… Ancak ülkemizde yaşanan acı olaylar nedeniyle duyarlı davranılarak ertelenmişti. Gazeteci, tiyatrocu, şair ve şiir yorumcusu Sayın Okan Dilek’in koordinatörlüğünde ilk kıvılcım aylar öncesinden çakılmıştı zaten… Sonunda şekillenerek bugüne ulaştı.
Gönderilen binlerce şiir içinden seçkin bir kurulun tarafsız değerlendirmesi ile sadece 18 tanesi seçilmişti. Seçilen şiirleri yorumlamak üzere değerli film- dizi- tiyatro oyuncularına ve seslendirme sanatçılarına teklif götürülmüştü. Sayın Okan Dilek’in sanatçı dostları Sayın Yaşar Gündem, Sayın Sedat Erdiş, Sayın Yaşar Karakulak zor ama bir o kadar da keyifli olan bu işi üstlenmişlerdi. Benim Osmaniye 20. Ekmek Şiir yarışmasında ödül aldığım ve “Pembe Düşler Sandal” nda yer alan “Bir Yağmur Damlası” adlı şiirim seçilmişti. Şiirimi yorumlayan ise televizyondaki “Ertuğrul” dizisindeki kahramanlardan değerli sanatçı Sedat Erdiş oldu. Bu vesileyle kendisine tekrar teşekkür ederim.
Ve işte telefonda uçak biletleri için saatler sorulunca hayaller gerçek oluyordu. Kızım Sena ile ben hazırlıklarımızı tamamladık. 26 Kasım sabahı 07.40 uçağıyla Antalya’ya uçtuk. Geleneksel olarak uçakta da bir şiir yazdım. Sonra sizlerle paylaşacağım. Antalya’ya vardığımızda bize önceden adı ve telefonu bildirilen Ali Kurt ile bu komitede Okan Dilek’in sağ kolu olan Sayın Hanife Küçük bizleri karşıladı. Aynı saatlerde İstanbul’dan gelen yolcuları da alarak bizleri Sea Life otele götürdü. Otel çok temiz ve güzeldi. Çalışanlar güler yüzlü, ilgili kişilerdi.
Odalarımız hazırlanana kadar bizler tanışma ve sohbet faslına başlamıştık bile… Bazı şairleri sosyal paylaşım siteleriyle şiir sitelerinden ismen tanıyordum. Kısa zamanda kaynaştık. İstanbul’dan gelecek olan Şevki Çiftçi arkadaşımız uçağı kaçırmıştı. Çok üzüldük. Neyse ki bir sonraki uçakla gelerek aramıza katıldı. İllerinde havaalanı olmayanlar da karayolunu tercih etmişlerdi. Herkes belli zaman aralıklarıyla lobide toplandı. Okan Dilek ve Hanife Küçük bu etkinliğin düzenleyicileri olarak kusursuz ev sahipliği yaptılar. Ben (Harika Ufuk), Melek Dönmez, Birgün Tekin, Ayhan Akdeniz, Bahri Yıldırım, Osman Baylar, Şevki Çiftçi, Ali Temurcan, Mehmet Sakarya, Gülseren Akdaş, Mücella Pakdemir, Hüseyin Durmuş, Selahattin Yetkin, Mert Zafer Cansever, Asiye Şener, Ömer Kara, Ahmet Seven, Şefik Tiryaki ile koyu bir şiir sohbetine daldık.
Odalarımız hazır olduğunda bize bildirdiler. Herkese birer kişilik oda tahsis edilmişti. Ben ise kızımla kalacağımı belirterek önceden iki kişilik oda istemiştim. Öğlene kadar odalarımızda dinlendik. Yol yorgunluğumuzu attık.
Öğlen bize belediye tarafından tahsis edilen iki minibüse yerleştirildik. Neşe içinde şarkılarla türkülerle yemeğe gittik. Dönerci Hamdi Usta’da dönerler yendi, ayranlar, çaylar içildi. Sonra Düden Şelalesi’ne gitmek üzere yine minibüslere bindik. Düden daha da bir güzel göründü gözüme… Çevre düzenlemesi ile Düden’in muhteşemliğine muhteşemlik katılmış.
Antalya çok değişmiş. Sevgili dostum Nilüfer kışın Ankara’da, yazın Antalya’daki evinde yaşarken her yaz bizi ısrarla Antalya’ya davet ederdi. Dolayısıyla yıllar önce annemle gelip gezdiğim Antalya’ya Nilüfer’in ısrarlı davetiyle birkaç kez gelmiştim. Müzeden başlayarak gezmedik yer bırakmamıştık.
Belki 14-15 yıl olmuştu Antalya’yı görmeyeli… Özlemişim. Hele Konyaaltı ne güzeldi. Şimdi çok daha güzelleşmiş. Daha önceden Kepez’de bulunan Atatürk heykeli de Antalya’da şehir merkezine taşınmış. Hayran oldum. Antalya, Avrupa şehirlerinden farksız ve çok daha güzel… Antalya Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel’i candan kutluyorum. Ayrıca hem şehirleşme çalışmalarına hem de kültüre ve sanata verdiği değerden dolayı başka belediye başkanlarının örnek alması gereken bir başkan… Menderes Türel’i ve güzel etkinliğe hayat veren Kültür Daire Başkanı Zülfü Çelik Beyefendiyi ayakta alkışlıyorum.
Düden gezisi sonunda şehirde kısa bir tur atarak otele döndük. Odalarımızda biraz dinlenip gece için hazırlandık. Yine minibüslerle bu kez Sedir Restoran’a gittik. Üst katta yerlerimiz ayrılmıştı. Burada da tandır kebabı, pirinç pilavı, mevsim salatası yiyerek ve ayran içerek akşam yemeğimizi tamamladık. En son tatlılarımız ve çaylarımız geldi ama zaman yok gerekçesiyle lokantadan ayrılmak zorunda kaldık. Her şeye rağmen ayaküzeri birkaç baklava bir iki yudum çayla tatlı ihtiyacımızı bastırdık.
AKM Perge salonuna geldiğimizde etkinliğe az zaman kalmıştı. Girişteki birkaç basamakla inilen bir platformda kokteyl masaları hazırlanmıştı. O esnada Adana Kız İlk Öğretmen Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenimi gördüm. Etkinliğe benim için gelmesi beni gururlandırdı. Kucaklaştık, ona kitaplarımdan bir demet hediye ettim. Öğretmen okulundaki sınıf arkadaşım Zeynep Okyay İnan da bir öğretmen arkadaşıyla gelmişti. En sonunda özlemle beklediğim Mimar Zekiye Yağcı da kız kardeşiyle katılmıştı etkinliğimize... Ankara Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden sınıf arkadaşım ve en samimi olduğum kişiydi. Bu muhteşem üçlü ayaklarımı yerden kesmişti adeta…
Sonunda etkinlik başladı. Bir musiki ziyafeti de vardı aslında… Büyükşehir Belediyesi İsmail Baha Sürelsan Konservatuarı Türk Sanat Müziği Sanatçılarının katkıları ile gece daha da anlam kazanmıştı. Her şey çok ince düşünülmüştü. Bir filozofun çok sevdiğim bir sözü vardır: “Mükemmellik ayrıntıda gizlidir.” Gerçekten de öyle… Sunucu Ayşe Argun Hanımefendi de görevini hakkıyla yaptı. Ses tonu, diksiyonu, etrafına yaydığı sevgi haresi, ışığı çok güzeldi. Şiirlerimiz yorumlanırken bizler ayağa kalkarak halkı selamladık. Arkadaki perdeye yansıtılan fotoğraflarımızın altında adımız, soyadımız ve şehrimiz yazılıydı. Fon müziği eşliğinde şiirlerimiz usta sanatçılar tarafından yorumlandı.
Adana’nın önceki dönem milletvekillerinden Sayın Recep Garip ile de Tokat Necip Fazıl Kısakürek 7. Yeşilırmak Şiir Şöleninden sonra Antalya’da da yolumuz kesişmişti. Kayahan’ın “ Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün, bir yerde buluşuruz.” sözüne nazire olarak ben de diyorum ki “Yolu şiirden geçen herkesle bir gün, bir yerde buluşuruz.” Nitekim öyle oldu.
Etkinlik bitiminde bizler getirdiğimiz hediyeleri Antalya Büyükşehir Kültür Daire Başkanı Sayın Zülfü Çelik’e sunarken o da bizlere katılım belgelerimizle birlikte turunç ve portakal reçellerinin olduğu mini poşetleri armağan etti. Hepimiz mutlu bir halde otele döndük. Sabah erken dönecek olanlarla geceden vedalaştık. Ertesi sabah kahvaltı sonrası gidenleri de yolcu ettik.
Bizim uçağımız 19.00’da olduğu için arkadaşım Zeynep arabasıyla bizi otelden aldı. Tülay öğretmenimize kahve içmeye uğradık, öğrencilik günlerimizi yâd ettik. Sonra Konyaaltı’nda 7 Mehmet Restoran’a gittik. Zeynep, önceden yer ayırtmıştı. Çok güzel bir manzarası vardı. Restoranın bulunduğu yerden bütün Antalya’yı seyretmek mümkündü. Yemyeşil çimlerle kaplı bir bahçe ve duvara tutunmuş sonbahar renklerindeki sarmaşıklar… Manzara harika ama yemekler de öyle… Buranın bademli iç pilavına, pilav üstü ince bifteğine, sebze salatasına ve bademli şamfıstıklı keşkülüne hayran oldum. Tavsiye ederim. Zeynep bizi otele bıraktığında Zekiye lobide bekliyordu. Eski günlere uzanan sohbetimiz bizi havaalanına götürecek Ümit Bey’in gelişiyle sonlandı.
Adana’mı iki günde çok özlemiştim ama kalbimin yarısını da Antalya’da bırakmıştım. Kızım Sena ve ben çok güzel anılarla şehrimize dönüyorduk. Yüzümde gülümseme, şiirlerin lezzeti usumda, kurulan dostluk bağları yüreğimde olarak güzel bir hafta sonunu böylece noktaladım. Dilerim bu güzel etkinlik geleneksel hale gelir. Başka iller de bu etkinlikten feyiz alırlar inşallah… Şairlere, şiir seven yüreklere selam olsun. Şiirle kalın.
HARİKA UFUK
ADANA
2 Aralık 2016 saat:12.00