Annem’e
Yaşam gidilmesi gereken bir yol, yolculuk ise ben ortalarında sayılırım bu yolun. Ama hala çocuğum ben… Ve bu dünyanın tüm olumsuzluklarına, zorluklarına, çocukluğuma rağmen direnebiliyorsam bu senin sayende. Çünkü bu çocuk senin eserin
Kendimi en zayıf, en çaresiz, en umutsuz hissettiğim anlarda aradığım tüm gücü senin ellerinde, gülümsemende, sımsıcak yüreğinde buldum. İşte bu nedenle varlığın benim için çok değerli ve vazgeçilmezdi.
Oysa sende bir insandın, senin de zayıf olduğun anlar vardı, ama hiç hissettirmedin bana bunları. Her zaman dimdik ayakta, onurlu ve güçlüydün. Bu nedenledir ki hep rahat oldum.
Çünkü biliyordum ki senin gibi sığınılacak bir limanım vardı. Her fırtına sonrasında senin sakin sularına yanaşırken yaralarımın sarılacağını, acılarımı dindireceğini biliyordum. Kokmuyordum yaşamdan, zorluklardan. Rahattım, özgürdüm sayende…
Kalemi güzel kullanabildiğine, duygularını rahat ifade edebildiğine inanan ben, şuan acizim. Sanki yetmiyor kelime haznem, ne yazacağım, yazmalıyım şaşırıyorum. Hani aşkı anlatmak zordur derler. Ama şuan bana öyle geliyor ki aşkı sevdayı yazmak daha kolay. En zoru seni yazmak, seni anlatmak. Seni nasıl anlatabilirim ki? Yüreğinde besleyip büyüttüğün sevgiyi ifade edebilecek bir kelime var mıdır bilmiyorum. Kelimeler etrafında dolanıyorum, ama acizim.
Düşünüyorum; “Bana kattıklarının, verdiklerinin karşılığı var mı?” diye. Yok…. Bulamıyorum… Hiçbir karşılığı yok. Örneğin; dünyanın bütün çiçeklerini tek tek ellerimle toplayıp yollarına serseydim, bana olan sevginin karşılığını verebilir miydim? Ya da kesinlikle değer bile ölçülemeyecek kadar kıymetli, Kaşıkçı elmasından da büyük bir elmas, yakut, pırlanta ile karşına çıksaydım bu bana verdiğin canın kıymetini karşılayabilir miydi? Asla… Senin verdiklerinin karşılığı yok bu yalan dünyada.
Beni çok iyi tanırdın güzel annem. Bilirsin çok vurdumduymaz oluyorum bazen. Hatta bazen sen bile bana “gamsız” derdin. Şimdi düşünüyorum da belki de sen bu kadar çok gam çektiğin için ben gamsız olmuşumdur? Yanımda olmadığın zamanlarda sensizliğe direnmeyi, acıları içime gömüp başım dik gezmeyi hep sen öğrettin bana. Hep içimde taşıdığım seni gittiğim her yerde.
Sensizlik mi? Hayır… Aklıma bile gelmezdi böyle bir şey. Hep yanımda olmalıydın. Aksini düşünmek bir istemiyordum. Ama kader ayrılıkları veriyor işte annem. Hiç ayrılmak istemezken sonsuzluğa uğurlamak zorunda kaldım seni ve koca üç yıl geçti üzerinden.
Annem, canım benim. Sana olan sevgimi anlatacak kelime bulamıyorum. Kelime haznem çok dar, yetersiz kaldı bu konuda. Ama biliyorum ki ben dünyanın en şanslı insanıyım. Çünkü senin gibi bir annenin kızıyım. Sen benim geçmişim, bugünüm, geleceğimsin.
Teşekkür ederim canım annem. Beni sevdiğin, beni özlediğin, beni koruduğun, beni sarıp sarmaladığın, beni var ettiğin, büyütüp bu günlere getirdiğin, her zaman, her zorluğa rağmen, hatta sensizliğe rağmen dimdik hayatta kalmasını öğrettiğin için teşekkür ederim anneciğim.… Nur içinde yat…