Annem’e!
Yaşam gidilmesi gereken bir yol, yolculuk ise ben ortalarında
sayılırım bu yolun. Ama hala çocuğum ben… Ve bu dünyanın tüm olumsuzluklarına, zorluklarına, çocukluğuma rağmen direnebiliyorsam busenin sayende. Çünkü bu çocuk senin eserin…
Kendimi en zayıf, en çaresiz, en umutsuz hissettiğim anlarda aradığım
tüm gücü senin ellerinde, gülümsemende, sımsıcak yüreğinde buldum.
İşte bu nedenle varlığın benim için çok değerli ve vazgeçilmezdi. Oysa
sende bir insandın, senin de zayıf olduğun anlar vardı, ama hiç
hissettirmedin bana bunları. Her zaman dimdik ayakta, onurlu ve
güçlüydün. Bu nedenledir ki hep rahat oldum. Çünkü biliyordum ki senin
gibi sığınılacak bir limanım vardı. Her fırtına sonrasında senin sakin
sularına yanaşırken yaralarımın sarılacağını, acılarımı dindireceğini
biliyordum. Kokmuyordum yaşamdan, zorluklardan. Rahattım, özgürdüm
sayende…
Kalemi güzel kullanabildiğine, duygularını rahat ifade edebildiğine
inanan ben, şuan acizim. Sanki yetmiyor kelime haznem, ne yazacağım,
yazmalıyım şaşırıyorum. Hani aşkı anlatmak zordur derler. Ama şuan
bana öyle geliyor ki aşkı sevdayı yazmak daha kolay. En zoru seni
yazmak, seni anlatmak. Seni nasıl anlatabilirim ki? Yüreğinde
besleyip büyüttüğün sevgiyi ifade edebilecek bir kelime var mıdır
bilmiyorum. Kelimeler etrafında dolanıyorum, ama acizim.
Düşünüyorum; “Bana kattıklarının, verdiklerinin karşılığı var mı?”
diye. Yok…. Bulamıyorum… Hiçbir karşılığı yok. Örneğin; dünyanın bütün
çiçeklerini tek tek ellerimle toplayıp yollarına serseydim, bana olan
sevginin karşılığını verebilir miydim? Ya da kesinlikle değer bile
ölçülemeyecek kadar kıymetli, Kaşıkçı elmasından da büyük bir elmas,
yakut, pırlanta ile karşına çıksaydım bu bana verdiğin canın kıymetini
karşılayabilir miydi? Asla… Senin verdiklerinin karşılığı yok bu yalan
dünyada.
Beni çok iyi tanırdın güzel annem. Bilirsin çok vurdumduymaz oluyorum
bazen. Hatta bazen sen bile bana “gamsız” derdin. Şimdi düşünüyorum da
belki de sen bu kadar çok gam çektiğin için ben gamsız olmuşumdur?
Yanımda olmadığın zamanlarda sensizliğe direnmeyi, acıları içime gömüp
başım dik gezmeyi hep sen öğrettin bana. Hep içimde taşıdığım seni
gittiğim her yerde. Sensizlik mi? Hayır… Aklıma bile gelmezdi böyle
bir şey. Hep yanımda olmalıydın. Aksini düşünmek bir istemiyordum. Ama
kader ayrılıkları veriyor işte annem. Hiç ayrılmak istemezken
sonsuzluğa uğurlamak zorunda kaldım seni ve koca üç yıl geçti
üzerinden.
Annem, canım benim. Sana olan sevgimi anlatacak kelime bulamıyorum.
Kelime haznem çok dar, yetersiz kaldı bu konuda. Ama biliyorum ki ben
dünyanın en şanslı insanıyım. Çünkü senin gibi bir annenin kızıyım.
Sen benim geçmişim, bugünüm, geleceğimsin.
Teşekkür ederim canım annem. Beni sevdiğin, beni özlediğin, beni
koruduğun, beni sarıp sarmaladığın, beni var ettiğin, büyütüp bu
günlere getirdiğin, her zaman, her zorluğa rağmen, hatta sensizliğe
rağmen dimdik hayatta kalmasını öğrettiğin için teşekkür ederim
anneciğim.… Nur içinde yat…