Anlamayana Ne Söylesen Az!
Saygıdeğer okurlar; bu hafta şahsıma olduğu gibi onlarca insanımıza doğru kullanıldığında, çok değerli katkıları olan dünyanın teknoloji harikası internet aracılığı ile gönderilen, biz ve bizim gibi düşünerek yaşamlarını ülkesi ve insanlarının toplu çıkarları doğrultusunda idame ettiren insanlarımızı çok yakından ilgilendirdiğine inandığımız için, son derece önemli bulduğumuz bu uyarıcı yazıyı, ülkesi ve insanları başta olmak üzere birlikte yaşam paylaştığı bütün canlıları düşünerek, hayatını idame ettiren sorumluluk sahibi insanlarımızla, paylaşmak istedik. Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin, insani sorumluluk duygusuyla, yaşamlarını idame ettiren insanları adına bir insanımız tarafından kaleme alınan yazıyı noktasına, virgülüne dokunmadan siz saygıdeğer okurlarımızla paylaşmak istedik.
Ben dürüst, hiç kanuni suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen, trafik kuralları dâhil her türlü kanun ve kurala uyan bir vatandaşım. Bir şahsa hakaretim bile yoktur.
Ama başkaları tecavüz ediyor, alkollü araba kullanıp sakat bırakıyor, insan öldürüyor, hırsızlık yapıyor.v.s, ben onları vergimle hapishanede besliyorum ve çıktıklarında da mutlaka onlara iş veriyorum, ayrıca aramıza alıyorum ki! tekrar tecavüz etsinler, sakat bıraksınlar, öldürsünler. Ben de düşünüyorum, akıl ediyorum ve sistemde yanlışlar buluyorum.
Sivil Toplum Kuruluşlarıyla çalışıyorum, yazıyorum, oy veriyorum. Ama başkaları bölüyor, dağa çıkıyor, bomba atıyor, ağlamayana meme yok diye kırıyor, döküyor ve öldürmeye devam ediyor. "Ben onların maaşını ödüyorum, liderlerini besliyorum ve kardeşlerimi öldürdüğü için", affetmeye zorlanıyorum. Ben tek çocuk sahibiyim, doğuramadığım için değil. Sevgimi, ilgimi, bilgimi ve maddi gücümü en iyi şekilde bu insana yatırıp, onu onlarca insana bedel, akıllı, manevi değerler üretebilen ve yaşatabilen, kutsal sisteme saygılı bir insan yapmak istediğim için.
Ama başkaları 10’larca çocuk dünyaya getiriyor, korunamadıkları için değil,
sayısal üstünlük sağlamak için. Sevmiyorlar, ilgilenmiyorlar. O çocuk dağa çıkıyor,
o çocuk kapkaç yapıyor, o çocuk tinerci oluyor, o çocuk okumadığı için özgür olamıyor.
Ağasına maraba oluyor ya da bakamadıkları için dedesi yaşındaki birisine, 13 yaşında satılıyor ve 14 yaşında oda doğurmaya başlıyor. Sonra benden, o insanlara merhamet duymamı ve benden alınan vergiler, onları beslemeye yetmediği için ayrıca çocuklarını okutmamı istiyorlar. Ben marabaların kızlarını okutayım ki, ağaları kendi kızlarına kilolarca altın takılan, 40 gün 40 gece düğünler yapabilsin. Evlerini ısıtıyorlar benim vergilerimle, ya da kim bilir! o kömürleri satıp sigara parası yapıyorlar. Oysa ben bu kış zamlı doğalgazı nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum.
Onlar 10’ar 10’ar doğurduğu için, işsiz kalıyorlar ve batıda ki fabrikaları doğuya taşımaya zorluyorlar. "Öyle ya merhamet etmek lazım". Batıdakiler işsiz kalsa da olur, malum onların sesi çıkmaz. Oysa toprak reformu, aşiretleri çözmek kimsenin işine gelmiyor. Çünkü oy için 10. 000 insanı ikna etmek kolay değildir, ama ağasını ikna etmek kolaydır.
Ben daha maaşımı almadan, vergim kesiliyor, ama başkaları vergi ödemiyor ve sık sık affediliyor. Benim maaşım belli.
Ama stadyumda sünnet düğünü yapanın geliri, nasılsa belli değil! Oysa biz evlendiğimizde düğün bile yapamadık.
Biz evlendiğimizde alacağımız mobilyalarla, doğaya zarar vermişizdir endişesi ile nikaha gelen herkese şeker yerine, yüzlerce ağaç fidanı dağıttık, doğadan aldığımızı doğaya geri verelim diye. Ama başkaları ormanı yakıp yerine ev yaptılar, sattılar, kiraladılar, zengin oldular ve "2B" ile af oldular.
Benim babam ev alabilmek için, 12 sene aynı işçi parkası ve pençeli ayakkabısı ile gezdi. Çok şükür şimdi evleri var.
Ama başkalarının babası, devletin arazisi üzerine gecekondu yaptı. Şimdi müteahhide sattı ve bir sitede 60 dairesi var.
Ben dişimi fırçalarken suyu devamlı kapatıyorum. Meyve yıkadığım suyla balkonu yıkıyorum,(v.s.) malum suyu israf etmeyeceğiz ya. Ama başkaları golf sahaları yapıp, çimleri için tonlarca su kullanıyor. Yâda bir yerlerde kaçak kullanıp para vermiyorlar. Ben bakanımızın da tavsiyesine uyarak, saçımı havluyla kuruluyorum. Ayrıca Maliye bakanımızın kızına katkısı olsun diye evlerimizi tasarruflu Ampullerle donatıyoruz, "A+" makinelerimiz var!
Ama! başkaları kaçak elektrik kullanıyor ve faturalarını ben ödüyorum. Ben sağlık sigortamı, istemesem bile ödüyorum. Ama! başkaları yeşil kartla gidip, benim paramla muayene oluyorlar. Gerçekten ihtiyacı olana, son kuruşuna kadar helal olsun. Ama! bu ülkede kaç milyon yeşil kartlı var? Kaçı hak ediyor?
Ben sabrediyorum, bir yaratıcının var olduğuna, bunların bir imtihan olduğuna inanıyorum. Ben doğru yol, iyi iş (salih amel) den hedef ne olursa, hiç bir gerekçe ile (cihad, takiye..vs) her ne olursa olsun, taviz vermiyorum. Ama! onlar takiye diyor, cihad diyor, bu daha iyi diyor, uyduruyor, dinimi bölüyor, kullanıyor.
Öyle uzun ki bu liste biliyorum, uzun yazıları okumayı sevmiyorsunuz. Her türlü adaletsizliğe rağmen, doğru bildiğim yoldan asla dönmeyeceğim.
Çok sevdiğim bir fıkra ile bitireyim: "Adamın biri dünyada hiç kimseye bir kötülük yapmamış, her türlü kurala uymuş, içmemiş, zina yapmamış, uyuşturucu kullanmamış, kimseyi pataklamamış. Neyse bir gün ölmüş büyük bir sevinç ve beklenti ile sorgu meleğinin önüne gelmiş.
Melek sormuş: içmemişsin, kul hakkı yememişsin
Adam: Evet
Melek: Kimseye el bile kaldırmamışsın
Adam: Evet
Melek: Kendi karından başkasına yan gözle bile bakmamışsın
Adam: Evet
Onlarca sorudan sonra sorgu meleği yanındaki meleğe dönerek: Bir çift kanat getirin,
Adam heyecanla: Melek oluyorum değil mi?
Melek: Hayır kaz oluyorsun"
Fıkradır ama, doğruyu söylemek gerekirse korkum kaz olmaktır. Cennet Vatan Türkiye'miz de sorumluluk duygusuyla, ülkesi ve insanlarının toplu çıkarını düşünerek, yaşamlarını idame ettiren insanlarımızın, basiretsiz sevk ve idareciler yüzünden ne çileler çektiklerini ve halen çekmeye devam ettiklerini bir kez daha gözler önüne sermeye yeten bu yazıyı, çok önemseyeceklerini ve bundan sonrada olsa "zararın neresinden dönülürse, kardır” anlayışıyla hareket ederek, hayatlarına yeniden yön vereceklerine inandığımız insanlarımıza, önemli katkı sağlayacağını düşündüğümüz siz saygıdeğer okurlarımızla paylaşmak istedik.
"Anlayana sivrisinek sazdır, anlamayana ne söylesen azdır” diyor, saygılar sunuyorum.