Ankara’da Banliyö Bilmecesi ve ‘Sincan.. Hattı’ İşkencesi
Ankara'da Banliyö Bilmecesi ve 'Sincan-Kayaş Hattı' İşkencesi
Önce bir hatırlatma: "Sayın yolcularımız; Ankara Büyükşehir belediye başkanlığı tarafından yapılacak "yeni çiftlik bulvarı" projesi ve TCDD tarafından yapılan "Başkent Ray" projesi çalışmaları nedeniyle; Sincan-Kayaş hattında işletilen "Banliyö Trenleri" 01 Ağustos 2011 tarihinden itibaren, "ikinci bir bildirime kadar" işletilemeyecektir. TCDD..
Duyuru nam 'bildirim'de, bir özür veya süre ibaresi yok!..
Adeta, despotluktan bir diktatörlük beyannamesi gibi, emrivaki ve dayatma.
Bu çarşaf, çarşaf yazılar 112 gündür mahalli tren istasyonlarında asılı.
Çok garip, bu zaman zarfında aynı hat'da doğu ekspresi, hızlı trenler ve yük katarları, hiçbir aksama olmaksızın vızır, vızır işliyor!.. Bu aykırılık, yaman çelişkiyi ve tersliği gören banliyö yolcuları şaşkın, hattâ DDY ve belediyeye öfkeli, kızgın; 'Madem bu trenler çalışıyor, banliyö niçin çalıştırılmıyor? Bu işin içinde bir iş var. İnsanlık değil bu!.. Ayıp, insanlık ayıbı ve halk düşmanlığı..." diye yakınarak ilgili, yetkili ve sorumlulara kahrediyorlar.
Bu öfkelerinde elbette haklılar. Zira yıllardır nizami işleyen bu hat'a güvenerek düzen kuran, banliyö civarına yerleşen insanlar işkence içinde, mağdur, eskisine nazaran iki kat yol parası vermeye mahkûm, moralleri bozuk, yorgun, bitkin ve perişan haldeler.
Dahası, her iki taraf da, vaktinde gelmeyen ve düzenli olmayan otobüs seferlerinden şikâyetçi, halk, yollarda çaresiz kalmaktan mutazarrır!.. Sincan-Ulus hattında dolmuş sayısı bir miktar artmış gibi!.. Fakat banliyö treni'nin aniden kaldırılması ile patlayan olağanüstü yolcu talebini karşılamaktan aciz ve yetersiz kalıyorlar ne yazık ki.
Özellikle sabah/akşam her iki yakada da (Kayaş-Mamak ile Etimesgut-Sincan) ulaşım (toplu taşım) hattında müthiş bir telâş, infial ve toplu taşım araçlarına binebilme konusunda müthiş bir yarış, hatta arbede yaşanıyor. Sabahın körü ve şu menfur, melânet "ileri-geri saat uygulaması" sayesinde gece karanlığında sokaklara, duraklara dökülen memur, işçi, öğrenci, her yaştan kadın-erkek, çoluk-çocuk, genç-yaşlı insanlar, dolup-dolup taşan yollar, duraklar..
Gerçek şu ki: Vakitsiz durdurulan banliyö trenleri Ankara halkını perişan etti.
Çekilen ıstırabın bini bir para, tam bir gâvur eziyeti, nereden baksan çile, işkence ve zulüm!.. Üstelik trenle 'gidiş-dönüş 3 lira' iken, dolmuşla 4 lira. Dahası banliyö yolcularının çoğu, tren'in yokluğunda, tek istikamette iki hatta mahkûm... Bu da maliyeti iki kat arttırıyor, aile, öğrenci bütçeleri sarsılıyor, geçim daralıyor. Acaba bunu kim tazmin ve telâfi edecek?..
DARALAN GEÇİMİN ANLAMI:
Daha az gıda, açık/gizli açlık, yetersiz benlenme, sağlıksız yaşam, ısınamama, üşüme, hastalık; Su ve elektrikten tasarrufu ise pek çok medeni, insani ve zorunlu ihtiyaçtan zorunlu mahrumiyettir. İşte, yüz binlerce insanın, varlığı/mevcudiyeti üzerine hayat kurdukları, kendilerine özgü düzen/geçim oluşturdukları "banliyö treni'nin" yokluğu nedeniyle ortaya çıkan manzara bu!.. Velâkin "insan için devlet" anlayışının unutulduğu ve 'kazan kazan', 'insan insanın kurdu', 'haklıların güçlülüğü' yerine 'güçlülerin haklılığı' ve kul hakkı üzerine kurulu kara düzende bu, kimin umurunda?.. Görünen o ki buna pek aldıran yok.
DAHA NEREYE KADAR?..
Şimdi DDY idaresi ve Ankara Büyükşehir belediye başkanlığına soruyorum:
Banliyö hattına güvenerek, Mamak, Kayaş dolayı ve Etimesgut, Sincan ve civarı gibi, ev kiralarının merkeze oranla daha ucuz ve yaşamın daha "katlanılabilir" olduğu semtlerde oturan vatandaşlar ile bu nedene dayalı olarak mezkür semtlerde yerleşen öğrencilerin aylardır süren perişanlık, sıkıntı, yorgunluk ve maddi-manevi mağduriyetleri daha ne kadar sürecek?.
Bu "halk için ve kamu yararına" bir proje ise niçin yaz aylarında tamamlanmadı?
Ve neden? Aynı hatta bütün trenler sefer yapıyor da "BANLİYÖ TRENLERİ" görev yapamıyor. Burada bir art niyet mi var? Amaç belirli kesimleri ve fakir/yoksul, garip, guraba halkı cezalandırmak mı nedir?
SONUÇ: Diğer trenler gibi "BANLİYÖ TRENİ" de derhal işletmeye konulmalı ve kış şartları ağırlaşmadan "yüz binlerce insanın vaki mağduriyetine" mutlaka son verilmelidir.