content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

19 Şub

Ankara Saldırısı Ne Anlama Geliyor?

Herkes biliyor ki, artık savaşlar vekaletler aracılığı ile yürütülüyor…
Büyük devletler ateşi maşa ile tutuyorlar…

Asla kendileri sahada olmuyorlar…
Afganistan ve Irak deneyimleri irili ufaklı tüm ülkelere bir gerçeği öğretti…

Savaşa kendin katılma… Ancak sahada senin çıkarlarını koruyacak, hedeflerine yaklaştıracak, nüfusunu artıracak örgütleri destekle…
****
Ortadoğu coğrafyasında iktidarını ve çıkarlarını koruyabilecek örgütler var…
Ve bu örgütlerin kimileri sadece bir ülkeyle değil birkaç ülkeyle iş tutabiliyorlar…
Ekonomik, siyasal, nüfus etkinliğini kullandığın vekalet örgütleri aracılığı ile kurabilirsin.
Ya da birilerine ayar çekebilirsin…
Ya da geleceği onlarla dizayn edebilirsin…
Ya da hesabını birileriyle adına vekalet verdiklerinle yapabilirsin…
Zamanı geldiğinde tasfiye edebilirsin… Tabi büyük aktörler olmamış iseler…
Bazen bu örgütler, kullananlarında başına bela olabiliyorlar…
Örnek El Kaide’nin Amerika’nın başına bela olduğu gibi…
****
Ankara’nın merkezine bir terör örgütü nasıl saldırı yapabilirmiş…
Fransa’nın kalbine yapılabiliyor da, bizim kalbimize neden saldırı yapılamasın?
Amerika’nın kalbine, İsrail’in kalbine saldırılar yapılabiliyor da bize neden yapılmasın?
Asıl mesele saldırının nasıl yapılabildiği değildir… Asıl mesele terör örgütlerinin hedefinde olan bir ülke olmaktır…
Diğeri ise güvenlik sorunudur… Tartışılır…
Yetmez aynı zamanda coğrafyamızda bulunan irili ufaklı tüm ülkelerin hedefinde olmayı nasıl başardığımızdır…
****
Dünyanın neresine giderseniz gidin, Amerikan karşıtlığı toplumların devletlerin nezdinde çok büyük…
Baş şeytan Amerika…
Her olayın arkasında Amerika ve İsrail…
Hatta daha da büyütebilirsiniz İsrail ve Yahudi düşmanlığını Amerika’nın arkasında bile onları görebilirsiniz…
Biz kendi coğrayamızda son birkaç yıldır nasıl oldu da baş düşman bir ülke konumuna geldik?
****
Bulunduğumuz coğrafyada nasıl oldu da üç beş şılda toplumlar nezdinde olmasada devletler nezdinde şeytanlaştık…
Nasıl oldu da üç dört yıl önce, sadece bulunduğumuz coğrafyanın vicdanını temsil eden  değil dünyanın vicdanının temsil eden ülke iken, ne oldu bize?
Yükselen yıldıza ne oldu?
Düşman yaratan, kendimizi şeytanlaştıran ideolojiye ve zihniyete nasıl teslim olduk…
Ve ilginçtir AK Parti iktidarı nasıl oldu eski paradigmaya döndü…
Neler oldu da, eskiye kesin dönüş oldu…
Birçok şey söyleyebilirsiniz… Ancak bana göre asıl olan iktidar sarhoşluğu…
Biz neymişiz abi havaları…
İsrail’e “one minute, dünyadan beşten büyük” diyerek “göklerden gelen bir karar” var diyerek nasıl ayaklara yere basmayan durumlara geldiğimiz ortada duruyor…
Son 10 yıldır vesayet rejimini tasfiye etmeye çalışanların vesayetin aktörlerine teslim olmaları, vesayet artıklarından, Doğu Perinçek, Deniz Baykal zihniyetlerinden bile medet umar hale gelmeleri ne büyük bir trajedidir…
****
Gelelim Ankara saldırısına…
Ankara saldırısı büyük istiharat örgütleri olmadan yapılamaz…
Saldırının arkasından PYD, PKK ve bilmem hangi örgütün çıkması beni şaşırtmaz…
Bu anlaşılabilir bir şeydir.
Güneydoğu’da başlayan operasyonlar, Suriye’de gelinen son nokta sonrasında daha da büyük saldırılar beklediğimi, Nisan ve Mayıs ayından sonra daha da farklı bir Türkiye ile karşılaşabileceğimizi yazıyorum, konuşuyorum. 
Bunu önlemek mümkündür…
Bir elli yıl sonra iktidar olacakların, dünkü özürlerin yapıldığı bir Türkiye gibi ile karşılaşmamalıdırlar…
****
Ne yapılmalı?
Derhal Suriye politikası gözden geçirilmeli, saldırgan politikadan, Kürtleri baş düşman ilan eden konseptten vazgeçilmelidir…
Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olmayı engelleyen yasalar derhal kadırılarak Kürt kimlikli yurttaşlarımızı ötekileştiren Anayasayı demokratikleştirecek, genel af çıkartacak çözüm masasına daha şeffaf bir biçimde oturmalıdır…
Yeni demokratik bir anayasa derhal hayata geçirilmelidir. Ancak bu toplumu kucaklayan, Erdoğan üzerinden yeni idari yapı isteyen algıyı değiştirecek yeni bir çözüm önerisi ile toplumun önüne çıkalmalıdır. Eski dayatmacı zihniyetten vazgeçilmelidir.
Merkezi devletin kimi yetkileri yerele devredilerek, yerel yönetimlerin yetkileri artırılmalıdır. 
Bürokratik devlet derhal tasfiye edilmeli, 657  sayılı devlet memurları kanunu tarih olmalı yerine vesayeti inşaa etmeyecek yenisi yapılmalıdır. 
Diyanet, YÖK gibi kurumlar derhal demokratikleştirilmelidir… 
Diyanet tüm farklı inanç gurupların temsil edildiği bir yapıya dönüştürülmeli, sunni inancın dayatmasını uygulayan zihniyetten uzaklaştırılmalıdır. 
AK Parti savaşçı, ötekileştirici, bir etniste kimliği ve bir inancı öne çıkartan dili derhal terk etmeli yeniden kuruluş felsefesine dönmelidir…
Bunun yapabilecek cesarete ve kadrolara sahip olan iktidar partisinin derhal toplumun farklı kesimleriyle yeni diyalog yolları yaratmalı, samimiyetini attığı adımlarla göstermelidir…
Son söz: Geçmişte bunları yapmış olan AK Parti’nin bunları yapabilecek cesareti olduğuna inanıyorum… Bunları yapamazsak, “bindik bir alamete gidiyoruz” hallerine sadece AK Partililer değil galiba toplum olarak da gideceğiz… Yazık olacak bunca emeğe, gelişmeye, bunca bedele…

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank