Ankara da Bir İlk – Organik Çiğ Süt Üretimi
Ankara da Bir İlk - Organik Çiğ Süt Üretimi
Çiğ Süt Üreticileri Grubumuzdan Gülden Binerbay ile Ankara’nın Bala İlçesindeki Suyugüzel Köyündeki Suyugüzel Çiftliklerine gittik. Suyugüzel Köyü Ankara’ya 100 Kilometrelik mesafede olup Suyugüzel Çiftliği ile köy arası iki kilometre gibi bir mesafedenoluşuyor.
Gittik derken kendileri değil ben kendimi davet ettirdim. Niçini ise Gülden Günerbay Hanımefendi Çiğ Süt Üreticileri Tüketicileri Grubu üyesi olup bugüne kadar çiğ sütlerini sanayi kesimine satıyorlar. Gruba gönderdiği iletide ‘’ biz de çiğ süt üreticisiyiz, isteyene hafta sonları getirebilirim ‘’ yazınca kendisini arayıp çiftliklerini, hayvanlarını, hayvan refahını ve sağlığını görmek istediğimizi söyledim. Ne de olsa gelecekteki bireysel tüketicilerimiz için çiftliği, hayvanları, hayvan sağlığını, sağımı, hayvanların beslenmesini görmem gerekirdi. Eşim, kızım ve Gülden hanımla birlikte Ankara, Bala ilçesinin yolunu tuttuk. Tam 100 km yol kat ettik, ama değdi..
Arabadan iner inmez çiftlikte çalışanların oturduğu üç ev ve çiftlik evinin karşısında akan pınardan suyumuzu içtik. Gülden hanımın bize kendi hazırladığı kahvaltılık, köfte, kayın validesinin yaptığı lahana sarması ile karınlarımızı doyurduk. Bir daha ki sefere ben de Çukurova’mızın light içli köftesini onlara tattıracağım.
Daha sonra Kula ilçesinden dönen eşi Şahsuvar Binerbay ile tanıştık. Şahsuvar bey Almanya da üniversite tahsili yapmış Makine Mühendisi olup mühendislik değil çiftçilik yapıyor.
Çiftlik 2000 dekar arazi üzerine kurulu olup büyük bir kısmında yağlık ayçiçeği tohumunu bir firma için üretiyor. Çiftliğinde 20 süt ineği ve onların yavrusu on-on beş sayısı kadar erkek -dişi dana besliyor. Ahır iki parça olup biri çiftliğe bitişik, diğeri ise çiftlikten 300-400 metre uzakta kurulmuş. Uzaktaki ahırda danalar barınıyor. Çiftliğin karşı yamacını mera olarak ayırmış.
Meradan ayrı olarak ürettiğini hayvanlarına yedirmek için arazinin iki yüz küsur dönümünde organik arpa, yonca vb. organik kaliteli kaba yem bitkileri üretiyor, böylece ürettiği canlı hayvan ve çiğ sütün de organik olduğunu ama organik pazar bulamadığı için satamadığını söylüyor. Elindeki çiftçi kayıt sistemi belgesindeki organik üretimi yaptığı arazilerin parsel numaralarını tek tek bana göstererek bir kopyasını da bana vermeyi ihmal etmedi..
Günlük ürettiği 450-500 litre organik çiğ sütü satın alan sanayicilerin organik olarak değerlendirmediklerini belirtiyor. Ürettiği yoncaya, arpaya organik sertifikası almış olsa da organik çiğ satışına pazar bulamadığı için çiğ süt satışına organik sertifika almadığını ama pazar bulunur ise hemen alabileceğini ifade ediyor. Şu an 400-450 litre ürettiği çiğ sütü sanayicilere satıyor olsa da satın alıcıların fabrikalarındaki tesisler organik üretime göre konumlandırmadıkları için ambalajlı organik süt ve süt ürünü olarak piyasaya verilemediğini söylüyor..
Organik ürettiği çiğ sütü, çiğ süt olarak pazar bulamadığı için küçük de olsa süt ve süt ürünleri ambalaj tesisi kurmak, arazisinin yapısının uygun olması nedeni ile organik domates yetiştirip domates kurusu şeklinde pazarlamak düşüncesi ile paketleme tesisi yapmak için Avrupa Birliği hibe projelerine müracaat ettiğini söylüyor.
Niçin büyükbaş hayvan sayısını çoğaltmadığı sorumuza kendisinin büyükbaş hayvancılığı butik olarak yapmayı sürdürmek istediğini, yirmi sayısındaki süt ineği sayısını artırmak istemediğini, sayı artıkça organik kaliteli kaba yem ihtiyacının çoğalacağını, kaliteli kaba yemi organik olarak üretmek zor olsa da bu zorluğu seve seve aştığını, organik kaliteli kaba yemin sertifikalandırılmasında her girdinin faturalarını saklamanın sertifika kuruluşuna ibraz etmenin zahmetli olduğunu altını çiziyor. Ürettiği organik çiğ sütü organik olarak satabildiği takdirde bunun da zahmetine katlanmaya devam edeceğinin altını çiziyor..
Bu günlerde kendi arazisinden çıkan organik yonca ve arpanın kalmadığını, organik bile olmayan yoncanın da fiyatının oldukça yüksek olduğunu bu yüzden ister istemez organik olmayan kısmen çok az da olsa fabrika kesif yemi verdiğini söylüyor. Ama her durumda sabahtan akşama kadar yağışlı olmayan havalarda süt ineklerinin kendi merasından faydalandığını, ürettiği çiğ sütünün sertifikasız da olsa diğer konvansiyonel üretilenlerden daha iyi durumda olacağını belirtiyor.. Ürettiğimi her şeyden önce ben içiyorum, satışta sanayicileri aşıp direkt tüketicilere ulaşabildiğim takdirde ürettiğim çiğ sütü de sertifikalandıracağım diyor.
Çiftlik arazilerinde sadece çiğ süt üretmediğini Kalecik Karası üzüm de ürettiğini yine bu üzümleri de organik olarak değil konvansiyonel ürünlerin fiyatından satabildiğinin altını çiziyor..
Sadece çiğ süt, Kalecik Karası değil 1000 başlık organik yaşama göre yapılmış tavuk çiftliği de var. Bu çiftlikte niçin tam kapasite (1000) baş değil de 50-60 tane tavuk olduğunu sorduğumuzda ‘’1000 adete yükseltecek olsak ayrı bir personel ister, şu an 50-60 tavuğun dört bin metrekarelik organik standartlarda yaşam alanı var.. Kapasitenin hemen 1000 başa yükselmesi mümkün olsa da yine satış sorunu çıkacak karşımıza, bu yüzden ancak kendi ailemiz ve konu komşunun, çiftlikte çalışanlarının tavuk eti ve yumurta tedarikine yetiyor’’ diyor.
Bu arada bize çiğ süt vermek için süt inekleri meradan yarım saat erken getiriliyor ve 5 hayvan aynı anda yapılan sağımdaki çiğ süt otomatik olarak soğutucu kazana dökülüyor.
Şahsuvar beyefendinin verdiği 5 litre çiğ sütü eve getirip tencerede kaynattığımızda sütün üstünü süt yağının kapladığını, Ankara’da tadına baktığım tüm çiğ sütlerden farkını görüyorum. Ilıyınca toprak tencerede yoğurdumuzu yapıp buzdolabında bir hafta afiyetle yedik.. Sadece çiğ süt değil iki koli de organik yumurtamızı yanımıza kattılar..
Kalecik Karası organik üzüm İç Anadolu’da bir ilk mi bilmiyoruz ama organik çiğ süt Bala’da belki de Ankara’da bir ilk olduğunu söyleyebiliriz.
Şahsuvar bey çiftlikteki işlerin çok yoğun olduğunu, çiğ süt satışı ile ilgilenemeyeceğini söylüyor olsa da eşi Gülden Hanımı bu işi yapması için zorladık.. Gülden Hanım ilk başta hafta sonları Ankara’da isteyenlere getirecek. Tüketim artışına bağlı olarak nasıl bir yeni bir dağıtım ağı kurulması gerektiğini Çiğ Süt Üreticileri Tüketicileri grubunda konuşacağız. Her gün 400-450 litre üretilen çiğ süt, haftada bir gün de olsa 450 litresi satılabilirse, Şahsuvar beye ‘’ haydi artık çiğ süt için de organik sertifikanı al ‘’ diyeceğiz..
Organik tarımı organik çiğ süt ve kalecik karası üzüm, organik tavuk, yumurta ile birleştiren Şahsuvar bey ve eşi Gülden Hanıma kolay gelsin diyerek Suyugüzel Köyü’nün Suyugüzel çiftliğinden ayrıldık.
Şu anda çiğ sütünün organik sertifikası olmasa da ben bu çiftliğin ürettiği çiğ süte kefilim.. Ben de artık bu çiğ sütü satın alıp kaynatıp haftalık yoğurdumu ondan yapacağım. Organik sertifika alındıktan sonra ise çiğ sütü kaynatmadan ılıtıp yoğurdumu yapacağım.
Çiğ sütten yapacağınız yoğurdunuzun suyunu her sabah aç karnına için, kahvaltınızı bir buçuk saat sonrasına kadar yapana kadar başka bir şey yiyip içmeyiniz. Benden söylemesi..Bilhassa buna 35 yaşını aşan hanımların ihtiyacı var. Hanımlardan artar ise erkekler de içebilir.! Katı gıdalara geçen bebeklere ise yoğurdun suyunu değil kendisini yedirin.. Ama çiğ sütten yapılan yoğurt olsun.
Bir çiğ süt tüketicimiz hanım, geçenlerde bana şunu yazmıştı: Yedi aylık bebeğim sanayi yoğurdunu asla yemiyor. Çiğ sütten yaptığım yoğurdu ise ancak iki gün yiyor. Acaba bizim eve yakın çiğ süt satıcısı bildiğiniz adres var mı? diye soruyordu..
Evet, tüm ambalajlı ürünler evimize çok yakın. Ama gerçek gıda bilhassa çiğ süt uzak gibi görünüyor olsa da onu arayıp bulmak şart.! En büyük marka ‘’çiğ süt’’ tür.