Anayasa Değişmeden Süreç Tamamlan(a)mayacak
Ülkemizde kimi demokratlar, AK Parti'ye yönelik yaptıkları eleştirilerle eski devletin tasfiye edilenleri ile aynı yerden bakarak aynı tarafta yer alıyorlar.
Türkiye'de 80 yıldır (AK Parti'nin iktidar olduğu 2002'ye kadar) iktidar olan egemen devlet ve onun sahibi sınıf iktidarı el değiştiriyor son 10 yıldır. İşte bunun için kıyamet kopuyor. Bunun için AK Parti'ye ve milletin egemenliğine yönelik darbe girişimlerinde bulundu. Hemde onlarca... Üç darbe girişimini yapanlar bugün yargılanıyor.
Bu bile tek başına bir devrim.
****
Başbakan Erdoğan'a yönelik yapılan suikast sayısı ise kamuoyu tarafından bilinmiyor.
Özgür seçimlerle ortaya çıkmış olan, 'Millet iradesi tek başına hiçbir şeydir' deniliyor ya...
Bu söz eski otoriter ve ceberrut devletin egemen dili... Demokratik bir dil filan değil.
Darbelerin meşruiyetini oluşturan bir zihniyetin dili...
Tek başına herşey olan nedir ki? Demokratik ve özgür seçimler temsili demokrasinin olmazsa olmazıdır. Yeterli değildir, eksiktir denilerek, millet iradesi itibarsızlaştırılamaz.
****
Siyasi partiler yasası değişmemiş, seçim yasası değişmemiş bunlar inanın tefarruat.
Asıl olan Anayasa... Çünkü Türkiye'de ki tüm yasaların ve mevzuatların babası da anası da 82 Anayasası... İşte onu değiştirmeden, son 10 yıldır devam eden demokratik devrim süreci de tamamlamayacak.
Ceberrut devletin kaynağını oluşturan darbe anayasası değiştiğinde, Türkiye'nin yönetim biçimi de değişecek.
Doğal olarak seçim yasaları da, siyasi partiler yasası da ve diğer yasalarda, mevzuatlarda aynı AB uyum yasaları, mevzuatlarının yeniden düzenlenmesi gibi, herşey yeniden düzenlenecek.
Aynı zamanda devam eden çözüm süreci de hızlanarak Kürt sorunu, Alevi sorunu; ve diğer sorunlar çözülmeye başlayacak.
Farkında mısınız Alevi sorununu da beğenmediğiniz, otoriterleştiği iddia edilen, ceberrut ve otoriter devlet zihniyetin temsilcilerinin faşist dediği AK Parti iktidarı çözecek.
****
90 yıllık sistem değişirken, bunun adı demokratik devrimdir. Tabi bu senin benim bildiğim anlamda bir devrim değil. Sol jargonu, şablonları unutalım.
Türkiye'de yaşanan bir sınıf kavgası.. 80 yıllık egemen sınıf el değiştiriyor.
Devrimler artık bildiğimiz anlamda devrimler değil... Yeni çağın devrimleri bunlar...
80 yıllık oligarşik iktidar, egemen sınıflar bugün yer değiştiriyorlar. Ve zannediyoruz ki, hemencecik bugünden yarına demokratik bir devleti, cumhuriyeti kuracağız.
Bu sürekli bir devrim, bu sürekli bir değişim...
****
Taksim Gezi Parkı üzerinden, Lice olayları üzerinden eski egemen sınıf; onun silahlı güçleri, işbirlikçi örgütleri, merkez medyası, bürokrasi ile demokratik devrim sürecini geri çevirmeye çalışıyorlar. Engellemeye çalışıyorlar...
Bakma şimdilik açık açık darbe isteyemiyorlar. Ama inan bir darbe olsa ilk sokağa çıkıp alkışlayacak olanlar da onlar.
Bakın Mısır'a ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. “Hem darbeye hem Mursi'ye karşıyım” demek, açık açık darbecilerle yan yana durmaktır. Aynı Türkiye'de olduğu gibi.
Ve bir darbe olsa ülkemizde; en çok acı çekecek olanlar başta Kürtler, İslamcılar, demokratlar ve liberaller olacaklar...
Ve bizim safımız eski egemen devlet sınıfının iktidara gelmemesi ve iktidara gelen yeni sınıfın ise daha çok demokratikleşmeyi sürdürmesi, 10 yıllık kazanımların daha ileriye götürülmesi için daha çok destek vermektir.
Benim gibi demokratlarda AK Parti'yi bunun için destekliyoruz. Bu desteği, AK Parti'nin eksiklerini, hatalarını da eleştirerek ancak aynı zamanda da desteğini çekmeden, tasfiye olan egemen sınıfla buluşmamaya dikkat ederek yapıyoruz.
****
Eski devletin egemen sınıfı direne direne, dövüşe dövüşe çekiliyor. Yeniler ise hata yapa yapa ilerliyorlar. Ve bu devrimi yapan siyasal olarak AK Parti. AK Parti'yi eskiden daha çok otoriter olduğunu iddia etmek Türkiye'nin 90 yıllılk ceberrut tarihini aklamaktır. Tek kelimeyle ayıptır.
****
AK Parti iktidarını; “diktatörlük, faşizm, Başbakan Erdoğan'a da faşist diktatör” diyerek, itibarsızlaştırılmaya çalışanlarla aynı yerde buluşmak, Erdoğan üzerinden AK Parti'ye operasyon çekmeye çalışanlarla bilerek ya da bilmeyerek kucaklaşmaktır ki, bu bile kullanılan dile ne kadar çok dikkat etmemiz gerektiğinin açık açık işaretidir.
Gezi Parkı 8 bin metre büyümüş!
Başbakan Erdoğan üzerinden yürütülen kampanya demokratik devrim süreci simgesel ismi üzerinden çözülmeye çalışılıyor. Aynı Mısır gibi... Aynı özgür seçimlerle seçilmiş Mursi gibi...
Başbakan Erdoğan çözüldüğünde, tasfiye edildiğinde biliniyor ki, AK Parti daha kolay çözülür, süreç geriletilir. Eski yeniden egemen olur.
Demokratlar bu oyuna, zihin bulanıklığına düşmemek zorundadır.
****
Çözüm sürecinde barışın yanında ısrarla durmak zorundayız. Kemalistlerin, ulusalcıların, ergenekoncu artıklarının Lice'nin yanında olmaları ise sadece AK Parti karşıtlığı üzerindendir.. Yaptıkları sadece timsah gözyaşlarıdır. (Samimi olanlara sözüm yoktur.)
****
Sürekli 'Başbakan Erdoğan'ın en sert dili, üslubu kullandığı anlar çözüme en yakın olduğu anlardır' diyerek 11 yıllık AK Parti iktidarını tüm eksikliğine, kullanılan ötekileştirici dile rağmen Türkiye'yi demokratikleştirmeye devam ettiğini ifade ediyorum.
Taksim Gezi Parkı'nın 8 bin metre daha büyütülmesi haberini okudunuz mu? İşte bu haber Kışla Parkı'ndan vazgeçildiğinin ve Gezi Parkı'nın kurtarıldığının fotoğrafı.
Demek ki, tüm o konuşmalara ve eleştirdiğimiz diline rağmen AK Parti ve Başbakan Erdoğan sonunda doğruyu buluyor. Son 10 yıldır yaptığı gibi yaşananlardan dersler çıkarıyor. Demokratik devrimde ilerlemeye devam ediyor.
AK Parti'yi eleştirirken, ergenekoncu çetelerle, ulusalcılarla aynı yere düşmeden yaptığımız olumlu eleştiriler doğru adresi buluyor ve karşılığı alınıyor.
Son söz: Lice gibi olaylara rağmen, uzun ve zorlu çözüm sürecinde daha farklı şeyler yaşayabileceğiz. Ve demokratlar olarak yine bileceğiz ki, savaşan taraflar masada sorunu çözerler. Ve hep çözümün destekçisi olmaya, süreç aksatılmaya başlandığında ise yine ortaya çıkıp “yetmez ama evet” diyerek AK Parti iktidarının yanlışlıklarını söylemeye ama destek olmaya da devam edeceğiz. Ve bileceğiz ki, yeni bir demokratik anayasa yapılmadan, son 10 yıldır gerçekleştirilen reformlar tamamlan(a)mayacak ve vesayet rejimi tamamen tarihin çöplüğüne gönderilemeyecek.
Bizim yerimiz Mursi'nin yanıdır
Diren Mısır, Diren Mursi... Darbeciler er geç tarihin çöplüğüne gidecekler.
Sözde tek başına çok şey olmadığı iddia edilen özgür seçimler yine Mısır'da er geç yapılacak. Yine millet iradesi iktidar olacak.
27 Mayıs darbesini, yıllarca özgürlük bayramı diye kutladığımız, 28 Şubat post modern darbesini yaşadığımız bu topraklarda, Mursi iktidarına karşılık yapılanın da, bir 27 Mayıs ve 28 Şubat darbesi benzeri olduğunu hatırlatmak isterim.
Nasıl ki, bu ülkenin utanç tarihlerinden biriyse 27 Mayıs ve 28 Şubat, hiç kimse bugün savunamıyorsa, Mısır için de Mursi'ye karşı yapılan 3 Temmuz darbesi de bugün savunanlar için bir utanç olarak tarih sahnesinde yerini alacak.
****
Ve biz demokratlar, dünyanın neresinde olursa olsun, özgür seçimlerle gelmiş ve darbeyle uzaklaştırılmışların yanında saf tutmak olacak. Ve tabi ki, iktidardan uzaklaştırılmaya çalışanlarla...