Analitik Yaklaşım ve Sosyolojik Sentez
Gelinen noktaya batı aydınları ile bazı yerli (?) dönme kalemlerin "modernite" eseri "çağdaş ve ileri bir toplum" demeleri yüzsüzlük; akıl, vicdan, kalem ve irfanlarını soysuzca kiraladıkları vahşi batı (AB)ya karşı iğrenç bir yağcılık, dalkavukluk, yalancılık ve yağcılıktır. Çünkü Sosyometri (Fizyoloji, Sosyoloji, Psikoloji) biliminin bütün ilke ve disiplinleri ile alay eden;, Çağdaşlık adına, tarihin hiçbir çağında görülmemiş iğrençlikleri yapan; Geleceğin tüm hedeflerinin geçmişte yattığını, gaflet, dalalet ve hıyanetle unutan ve geleceğin temellerini "haram-yalan, ayırma-kayırma, soygun-vurgun, dikta-cunta, şiddet ve cinnet" üzerine kurarak "Tarihin öznesi millet (Türk)" vasfına ihanet eden; Eli silâhlı, dili küfürlü vatandaş sayısında artış, suçluluk oranı ve suç istatistiklerinde: hırsızlık, yolsuzluk, kapkaç, yankesicilik, nitelikli dolandırıcılık, terör-tedhiş, organize işler, sahtecilik ve suiistimallerle suç makinesine dönen; sağlık sorunları ile malul, nüfusunun yarısı hasta, büyük bölümü uyuşturucu, alkol kullanan, çeşitli bağımlılıkları olan sorunlu toplum; Aldatan put ürünü ve uyuşturan ironi ürünüdür...
İnsani boyut, barış içinde, onurlu, güvenli, mutlu yaşam ve hukuksal hak;
Toplumsal eğitim, hayat bilgisi, sosyolojik tesanüt ve yitik toplumsal huzur!..
Tahmin ve tahayyül edilemeyecek kronik sorunlar, iç karartıcı ve yüz kızartıcı olaylar.
Hasılı: 1923 -38 milli iktisat, milli kültür-milli şuur, manevi mukaddesler ve yerli malı ile ihya olmuş; 1938 -1950 dışa bağımlılık furyasına sürüklenmiş ve yabancı sermaye işgaline uğramış; 1950 -1960 makul-mantıklı, maddi-manevi, milli, ilmi ve kültür dengelerini yeniden kurulmuş; 1960 isyan ve kalkışması sonrası özelleştirme, peşkeş, yerli mal ve ürünlere, esnaf ve zanaatkâra karşı savaş hali yaşamış bir millet!...Bu çelişkiler yumağı, bunalım, buhran ve derinleşen kriz hayatı olumsuz etkilemiş ve etkilemeyi de sürdürmektedir.
Cinnet ve cinayetler artıyor!.
Dolayısıyla, toplumumuzda sıkça görülen cinayetlerin sebebi cinnettir.
Cinnet, artan tempoyla adeta toplumsal şiddete dönüşüyor. Gerçekte bireysel bir durum, ruhi sorunların doruk noktası olan cinnet, aniden ortaya çıkmaz, yoğun bir birikim sonucudur. Cinnet'i; ekonomik, sosyal, psikolojik, siyasal ve kültürel olmak üzere pek çok nedene dayalı olarak algılamak ve açıklamak mümkündür. Ağır depresyon geçiren insanların hedeflerine ulaşmak için kendileri de dâhil başkalarının canına kıymak istedikleri; alkol ve madde bağımlılığı ile yaşadıkları sanrılar sonucu cinnet geçirdikleri görülmektedir.
Örnek: "Oğlunun kıtır kıtır kestiği Münevver'in çöpte biten yaşamını, takdiri ilahi'ye bağlayan katil babası Nida;
Konya'da tesettürlü metresinden doğan çocuğu boğup, onunla birlikte ormana gömen 4 çocuk babası Zekeriya; Adıyaman'da 9 çocuklu bir aile meclisi kararıyla, kümese gömülerek infaz edilen 16 yaşındaki Medine; Diyarbakır'da üvey kardeşi tarafından tecavüze uğradığı için, öz babası tarafından elektrik kablosuyla boğulan 18'indeki Gülseren.
Babası boğarken, kıpraşmasın diye boğulan kız kardeşinin ayaklarını tutan ağabey. Baba ve ağabey ablasını öldürürken seyreden küçük kardeş..."
Cinneti tahrik ve teşvikte yarışan unsurlar da var:
"Elektrikler, sular sı sık kesiliyor, doğal gaz ve suyolları da arada bir patlayıp, yargıcı savcısı birbirine giren devlet gibi çatlıyor. Bir ahlak erozyonu yaşıyor Türkiye, hiç olmadığı kadar. Günah rekorları kırılıyor. İlla ki kasıtlı olması da gerekmiyor, bu günahların. İstanbul Üsküdar'da, hatalı ve yasak dönüş yaparken 16 yaşındaki Ömer'i öldüren minibüs şoförü bir cani değil midir? Ya kendi çocuklarını, karılarını alçakça satan, dilendiren, seks kölesi olarak kullandıranlara ve demeli? İyi imamdan iyi avukat, iyi öğretmenden usta doğramacı, taksi şoföründen vinç operatörü, inşaat işçisinden minibüs şoförü, tornacıdan kasap, çapacıdan asfaltçı olmayacağı için, kimsenin kendi işini yapamadığı, eğitimine uygun iş bulamadığı Türkiye; işinin ehli olmayan onursuz/sorumsuz kişilerin elinde binlerce insanın sağlığından, canından, malından olduğu, çocuklarını yitirdiği bir ülke...
Sayın Sınacı
Ağustos 23rd, 2010 at 10:44Yazınızı okudum ve faydalandım.
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi